İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısı sekizinci ayına girdi.

Gazze’den gelen görüntülere, ağır yıkıma ve 35 bin şehide bakan birisi İsrail’in bu savaşı kazandığını düşünebilir.

Hâlbuki savaşı büyün boyutları ile yakından takip edenler; bütün bu barbarlık, vahşet ve ağır yıkım örtüsünün altında İsrail’in adım adım bir yenilgiye doğru gittiğini görebilir.

Gelin, hep beraber yedi ayın sonunda Gazze Savaşı’nda tarafların ne durumda olduğuna yakından bakalım.

İsrail savaşın başında ortaya koyduğu Filistinlileri Gazze’den sürmek, Hamas’ın askerî altyapısını yok etmek, esirleri kurtarmak gibi hedeflerinden hiçbirine ulaşamadı.

Sahadan gelen görüntüler, Kassam Tugayları’nın savaşın ilk günlerinden daha şiddetli bir şekilde direnişi devam ettirdiğini ve İsrail’e çok ağır kayıplar verdirdiğini gösteriyor.

İsrail basınına bakıldığı zaman bu kayıpların çoğunun gizlendiğini, bir kısmının ise kaza ve dost ateşi olarak açıklandığını görüyoruz.

İsrail büyük ihtimalle Gazze’de paralı askerler de savaştırıyor ve bunların kayıplarını hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.

Diğer taraftan, gelen görüntülere göre İsrail ordusunun sözde temizleyip çekildiğini iddia ettiği birçok noktada Kassam Tugayları kontrolü yeniden ele alıyor.

Dolayısıyla Netanyahu yönetiminin, Refah kentini Kassam Tugayları’nın son kalesi olarak lanse etmesi sadece bir propagandadan ibaret.

Görüldüğü üzere İsrail Gazze’de askerî manada stratejik bir başarı kazanabilmiş değil. İsrail’in sadece taktik manada bazı başarılar kazandığını söyleyebiliriz.

Diğer taraftan kuzey cephesinde İsrail ile Hizbullah arasındaki gerilim her geçen gün tırmanıyor. Bir noktadan sonra İsrail, kuzeyden de cephe açmak zorunda kalacak ve bu durum, İsrail ordusu ile ekonomisi için çok daha ağır kayıplar verileceği anlamına gelecek.

Diplomasi alanında ise İsrail’in uluslararası kamuoyunda tarihinde hiç olmadığı kadar yalnızlaştığını söyleyebiliriz. İsrail’in Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım suçu ile yargılanıyor olması bunun en net göstergesi.

Bütün bu olup bitenlerden tek kazançlı çıkanın Netanyahu’nun kendisi olduğunu söyleyebiliriz.

Zira Netanyahu’nun iktidarını devam ettirmesi savaşın devam etmesine bağlı.

"Ortadoğu'da güç dengeleri değişiyor ve bu Türkiye'nin yükselen dolunayı" "Ortadoğu'da güç dengeleri değişiyor ve bu Türkiye'nin yükselen dolunayı"

Bunu tüm dünya gördüğü gibi İsrail hükûmeti içerisindeki farklı siyasi aktörler de görüyor.

Biden yönetiminden de güç alan bu aktörler arasında özellikle Savunma Bakanı Gallant’ın son dönemde Netanyahu’ya karşı sesini yükselttiğini görüyoruz.

Gallant temel olarak, Netanyahu’nun Gazze’de Hamas sonrası yönetimi kimin devralacağı ile ilgili somut bir planı olmamasını eleştiriyor. Gallant ayrıca İsrail’in Gazze’de ne askerî ne de sivil olarak yönetimi ele almayacağını açıklamasını istiyor. Zira bu durum, İsrail ordusu için sürekli saldırılara açık olacağı bir bataklıkta yıllarca debelenmesi demek.

Netanyahu’nun böyle bir plan açıklaması mümkün değil; zira ne Hamas’ı tasfiye edebiliyor ne de kendisi yerine Gazze’yi kontrol edecek bir gücü ikna edebiliyor.

Gördüğünüz gibi İsrail’in Gazze’de başardığı bir şey yok; hatta her geçen gün daha da derin bir şekilde batağa saplanıyor.

Doç. Dr. Enes Bayraklı, Diriliş Postası