Ayasofya altıncı asırda Doğu Roma İmparatoru I. Jüstinyen tarafından yapıldığı günden 16. asra kadar dünyanın en büyük ibadethanesidir. Hristiyanların inşa ettiği en eski ve en görkemli katedraldir. Biz açımızdan ise aradığı manâya 1453’te kavuşana kadar mahzun ve mahpus olarak sevgilisini, Peygamberin müjdesini bekleyendir.

Fethin ardından İslâm’ın bâtıla olan üstünlüğünün sembolü hüviyetine bürünen Ayasofya, 1935 senesinde Batı’ya jest olarak müzeye çevrilir ve bu sefer Müslüman Anadolu halkının ruhuna vurulan pranganın sembolü haline gelir.

Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in tabiriyle “Ayasofya, muayyen bir idare ve zihniyetin getirdiği ruhî, ahlakî, içtimaî, iktisadî, idarî, siyasî felaketler eliyle Batı dünyasına takdim edilen hediye kutusu üzerinde fiyonklu kordeladır. Topyekûn şahsiyetlerini düşmana teslim edici böyle hediyeleri veren milletler ise, hediyeyi alanlar nazarında hakir ve zelildir.”

1931 senesinde, Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Bizans Enstitüsü namına, Thomas Wittemore, caminin mozaiklerini temizlemek ve tamir etmek bahanesiyle Türkiye’den müsaade ister. O dönem Cumhuriyet ilân edilmiş, Kemalistler İslâm’ın Anadolu’dan kazınması için elinden gelen gayreti sergilemektedir. Amerikalıların teklifi reddedilmez. Ayasofya Camii, 1931 senesinde restorasyon bahanesiyle kapatılır.

3 Şubat 1932’de (Kadir Gecesi’nde) Müslümanlar Ayasofya’ya akın eder; fakat caminin etrafı polis-jandarma doludur ve on binden fazla Müslüman sükût-u hayâle uğrar. Caminin üst katlarında, balkonlarında; kafalarında silindir şapkaları ellerinde ise purolarıyla elçi, memur ve hatta papazlardan müteşekkil gâvurlar, Müslüman cemaati seyretmektedir. Adeta artık Müslümanların bu ülkenin sahibi olmadığının mesajı verilmiştir.

1934 ortalarında Maarif Vekaletine getirilen Abidin Özmen, Ayasofya’nın müze haline getirilmesi için çalışmalara başlar. Buna mukabil halkın tepkisinden çekinerek “Tamirat dolayısıyla ibadet mekânı geçici olarak ibadete kapatılmıştır.” denilir. Maarif Vekâleti, kendi binalarını ve Fatih Medresesini yıkar. Ocak 1935'te bahçe, dehlizler, caminin etrafı açılır. 1 Şubat 1935’te ise Ayasofya Müzesi namıyla bina halka sunulur. İbadet mahalli ise ilk etapta kapalı tutulur.

Müslümanların nefretini körükleyecek hâdiseler bu kadarla sınırlı kalmaz. Ezân vakti geldiğinde Ayasofya’nın minarelerinden şu ses yükselir: “Tanrı uludur, Tanrı uludur!” Ezanın ardından Kur’ân-ı Kerim de Türkçe okunur. İlk Türkçe ezan Ayasofya’da Müslümanların hayreti, kâfirlerin sevinç içindeki seyirleriyle okunur. Bu da yetmezmiş gibi, ertesi gün yayınlanan tüm gazetelerde yaşananlardan Müslümanlar çok memnun olmuşçasına bahsedilir ve “Türkçe Kuranı halk misalsiz bir huşu içinde dinledi” manşetleri atılır.

İslâm’a savaş açanların Ayasofya’yı müzeye dönüştürmekten maksatları, İslâm’ı hâkir görmek, onu çağ dışı, ancak müzede sergilenmeye lâyık bir inanış şeklinde ele almaları dolayısıylaydı. Onların niyetleri her ne olursa olsun, Ayasofya ile müzeye kaldırılan İslâm değil, son beş asırlık zaman diliminde aşk ve vecd ateşini harlayamamış, İslâm anlayışını yenileyememiş, zamanın ruhunu elinden kaçırmış ve bunun neticesi olarak da uzun yıllar süren savaşlardan sonra Anadolu’ya kendisini dar atmış, harab, bitab “Müslüman”dı.

2019 yılında 1 Şubat ve 16 Mart tarihlerinde İbdacıların öncülüğünde Ayasofya’nın cami olarak açılması için iki büyük eylem yapıldı. Türkiye’nin bağımsızlık sembolü olan Ayasofya için binlerce Müslüman Ayasofya Camii önünde toplandı.

İbdacıların bu eylemleri Türkiye ve Batı dünyasında büyük yankı uyandırdı.

ayasofya eylemi 2019

Halkın haklı Ayasofya talebinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gündemine girmesine vesile oldu ve Erdoğan 31 Mart yerel seçimlerinden önce 24 Mart 2019 tarihinde “Ayasofya’yı cami olarak açabiliriz. Müze statüsünden çıkar. Zaten daha sonradan buraya böyle bir statü verildi. CHP zihniyetinin attığı bu adımı değiştiririz.” açıklamasında bulundu.

24 Temmuz 2020 senesinde Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Danıştay’ın bu kararı ile Ayasofya'da 86 sene sonra ibadetin yolu açılmış oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ayasofya’nın ibadete açılmasına ilişkin kararnameyi imzaladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya'nın Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek ibadete açılmasına yönelik Cumhurbaşkanlığı Kararını "hayırlı olsun" mesajıyla paylaştı.

ayasofya-ilk namaz

Ayasofya'nın 24 Temmuz'da açılması Haçlılara ve içimizdeki Batıcı işbirlikçilere de açık bir meydan okuma oldu.

Üstad Necip Fazıl’ın “Türk’ü yoktan var ettiğini iddia eden bir zümre ve (klik) zihniyeti, Ayasofya ile Türk vatanını, göklerdeki aslî ve hakikî vatanıyla beraber satmıştır.” dediği Ayasofya özgürlüğüne kavuşmuş oldu.

Şimdi asıl mesele Üstad’ın “Ayasofya açılacak... Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün mânalar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlayacak!..” dediği mânaları idrak edebilmekte...

Not: Bu çalışma Baran Dergisi’nde yayınlanan eski yazılardan derlenmiştir.