Sovyetler Birliği, Afganistan’ı işgal etti; Afganistan’da 27 Nisan 1978’de muhalif solcular tarafından demokratik cumhuriyet ilan edildi. Yönetim ve ordu, Sovyetlerle yakın temas içindeydi. Afganistan’da Rusya yanlısı siyasilerin iktidara gelmesi ve halk karşıtı gelişmelerin yaşanması sorunlara neden olmuştu. Halkın kendini ifade etmeye çalışması iktidarı elinde bulunduran güçleri rahatsız etmiş ve olası bir halk hareketinin önüne geçmek için Rusya’dan yardım istenmişti. Durumdan rahatsız olan Sovyetler 27 Aralık 1979’da Afganistan’ı işgal etmişler ve 9 yıl süren bu işgalde insanlık dışı katliamlara imza atmışlardı. Böylece 9 yıl sürecek olan fiili işgal ve zulüm süreci başlamış oldu. 1,5 milyon Afganlının hayatını kaybettiği tahmin edilen işgal sebebiyle 5 milyon Afganlı da mülteci kamplarına sığınmıştı.
Afgan Cihadı’nda Mücahitler, 9 yıl boyunca en zayıf silahlarla ve imkânsızlıklar içinde çağın en gelişmiş ordularından biri olan Kızılordu’ya karşı, modern zamanların en büyük direnişini zaferle taçlandırmış ve bu konuda tüm dünya mazlumlarına model oluşturmuşlardır. Hindistan, savaşta Sovyetleri işgale çağıran Marksist Afgan hükümetine destek vermiştir.
Yıllar süren savaşta Afgan mücahitler sadece savaşı kazanmamış, yenilmez dedilen Sovyet ordusunu püskürtmesinin akabinde Sovyetler Virliği'nin dağılmasında ciddi bir rol oynamışlardı. Sovyetler Birliği resmi rakamlarına göre işgalci Ruslar işgali esnasında 13 bin 621 askerini kaybetti. Bu, her gün 4 Rus askerinin öldüğünü gösteriyordu. İşgalci Rus ordusunun savaşta yaralanan, sakat kalan ve hasta olan asker sayısı ise 470 bin civardında idi.
Can ve mal kaybı oldu ama Sovyetler Birliği'nin kaybettiği en önemli değer saygınlığı, prestiji oldu. Batı dünyasının korkulu rüyası, maddi ölçütlerle dünyanın en geri kalmış ülkelerinden biri olan Afganistan'da yenilgiye, hatta büyük bir hezimete uğramıştı. "Süper Güç" Afganistan'da kartondan bir aslana dönüşmüştü.