Dünya hareketli bir süreçten geçiyor ve her gün Burma’dan Katalonya’ya, Kolombiya’dan Filistin’e birçok yerde yeni hadiseler meydana geliyor. Bu çok önemli hadiselerden birisi üzerine; İspanya’nın tüm baskılarına rağmen Katalonya’da yapılan bağımsızlık referandumu üzerine konuşabiliriz. 
İspanya Krallığı, 15. yüzyılın sonlarında, Kastilya Kraliçesi ile Aragon Kralı’nın evlenmesinin ardından kuruldu. Bu iki krallık İspanya tarihinin en önemli aktörleri sayılabilir. Bunlardan evvel Batı Akdeniz’in en önemli krallıklarından birisi Katalonya Krallığı’ydı. İtalya’dan İspanya’ya kadar yarımadanın büyük bir bölümünü kontrol altında tutuyorlardı. Daha Batısı ise Müslümanların kontrolü altındaydı. Kastilya ve Aragon Krallıklarının birleşmesiyle modern İspanya’nın temelleri atıldı ve Katalan hâkimiyetine son verildi.
Katalanların köklü bir tarihleri, dilleri ve kültürleri var. Gerçekten önemli bir tarihleri var. Bunun en bariz kanıtı; o bölgede konuşulan en eski Latin orijinli dilin Katalan dili olmasıdır. İspanyolca, Galiççe, Fransızca, Korsikaca; tüm bu diller Katalanca’dan sonra gelir. Söylediklerim linguistik (dil bilimi) araştırmaları ve politik tarih araştırmaları neticesinde ulaşılan gerçeklerdir. Bu araştırmalar, Katalanların tarihini, dillerini, kültürlerini ve siyasî sınırlarını ortaya koymaktadır. 
Köklü bir tarihi olan Katalanlar, bundan evvel defalarca bağımsızlık için mücadele ettiler ve şimdi tekrar bağımsızlıklarını elde etmek bu mücadeleyi sürdürüyorlar. İspanya İç Savaşı sırasında da Katalanlar bağımsızlık için mücadele veriyorlardı, hatta Katalanların bu mücadelesi iç savaşın önemli sebeplerinden biri olarak gösterilir. O dönemde Katalonya’da ideolojik bir direniş sürdürülüyordu. Komünist organizasyonlar oldukça güçlüydü. İlginç olarak çok fazla parçaya bölünmüşlerdi. Troçkici ya da Stalinist değillerdi; onlar Marksist-Leninist’ti. Biliyorsunuz Troçki, Stalin’in düşmanıydı. Her neyse, Katalonya’daki bu farklı Komünist gruplar sebebiyle, Katalonya’nın silahsızlandırılmasına müsaade edildi. İç savaş sırasında Franko birlikleri Katalonya’ya rahatça girebildi; çünkü bölgenin Sovyet Komünistleri tarafından silahsızlandırılması buna zemin hazırladı. Franko dönemindeki şartlardan dolayı tam bağımsızlık mücadelesinde muvaffak olamayacaklarını anladıklarından, bu mücadeleden vazgeçtiler; fakat en azından özerklik kazanabilmeyi hedeflediler. Özerklik yanlıları İspanya’ya bağlı özerk bir bölge olma amaçlarına Franko döneminden sonra kurulan demokratik rejim döneminde ulaştılar. 
Katalan nüfusun büyük bir çoğunluğu İspanya Krallığı topraklarında yaşamakta… Öte yandan Katalonya toprakları çok fazla göç alan bir bölge. Bu göçmenler İspanya’nın dört bir yanından gelen insanlar ve büyük bir çoğunluğu Katalan değil, göçmenler; Katalonya topraklarında Katalanlardan daha fazla nüfusa sahipler. Bu göçmenlerin büyük bir kısmı Katalan asıllı olmadıkları için Katalan dilini konuşmadıkları gibi İspanya’ya bağlı kalmayı da istiyorlar. 
Göçmenler arasında Arap asıllı Müslümanlar da bir hayli fazladır. Katalanların Arap asıllı İspanya Müslümanlarıyla tarihî bir takım münakaşaları ve mücadeleleri olmuştur. Biliyorsunuz Müslümanlar İspanya’yı tamamen fethetmiş ve Müslümanlaştırmıştı. Barselona Kontluğu döneminde Müslümanlarla karşı karşıya geldiler. Bugün yaşanan göçlerle birlikte Katalonya’da yüzbinlerce Müslüman yaşamakta. Müslümanlar için Katalanlar ile İspanyollar arasında bir fark yoktur. Geçtiğimiz haftalarda Barselona’da gerçekleştirilen saldırı Müslümanlarla ilişkilendirilmeye çalışıldı. Eğer gerçekten Müslümanlar tarafından gerçekleştirilen bir saldırı ise büyük bir hatadır; ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Katalanlar, İspanya Krallığı’na muhalif ve düşman olan herkesi müttefik olarak görürler. 
İspanya devleti birçok illegal faaliyeti olan bir devlettir. Mesela, Bask bölgesinin bağımsızlığı için mücadele eden militanlar seneler evvel silah bıraktı. Buna rağmen bu mücadeleden dolayı cezaevlerinde bulunan birçok insan var ve cezaevlerinde bulunan Basklılar bir bir hayatını kaybediyor. Seneler evvelki mücadeleden dolayı bu insanların hâlâ cezaevlerinde tutulması, hatta cezaevlerinde hayatlarını kaybetmeleri inanılır gibi değil ve bunun tek suçlusu İspanya devletidir. Üstelik bu insanların mücadelesi haklıdır, burada haksız olan illegal Madrid rejimidir. 
Esasında İspanya iç savaşını kazanan insanlar İspanyol vatanseverleriydi. Fakat daha sonra General Franko, Almanya ve İtalya gibi faşist dış güçlerle ittifak yaptılar ve ülkede ajanlar faaliyet göstermeye, bu devletler İspanya’nın politikalarına müdahale etmeye başladılar. Daha sonra demokratik bir rejim kuruldu. Katolik kökenli bu rejim döneminde, devletin baskıları bitmedi, aksine daha da arttı. Dış güçlerin yönlendirmelerine oldukça açık olan İspanya’nın böyle bir devlet olduğundan belki birçok kişi haberdar değildir; fakat bu hafta Katalonya’da gerçekleştirilmek istenen referandum sırasında yapmış oldukları müdahale İspanya’nın gerçek yüzünü herkese göstermiştir. 
İspanya bu referandumun anayasal olarak illegal olduğunu ve neticesi her ne olursa olsun tanımayacağını söylese de, tam bağımsızlık Katalanların tarihî olarak bir hakkıdır. Katalanlar politik bir aktör olma hakkına sahip. Adil olmak bunu gerektirir ve bu hakkı elde etmek için verilen mücadeleye herkes saygı göstermelidir. 

Allahu Ekber
01.10.2017

Tercüme: Faruk Hanedar

Baran Dergisi 560. Sayı