Türkiye: Strateji değişikliği ve hava kuvvetlerinin yeniden konuşlandırılması
Türkler 10. İncirlik/Adana Tanker Üssü'nün adını, 10. Ana Jet Üssü olarak değiştirdi. Bu karar, Türk stratejisi açısından da önemli değişikliklerin unsurlarını içeriyor.
Bu değişiklik, jeopolitik gelişmeler ışığında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin dönüşümü bağlamında alınan kararlar zincirinin bir halkası olması nedeniyle, Türkiye'deki savunma politikasının ve askeri doktrinin yeni yönelimi açısından özel bir önem taşımakta.
İncirlik'teki Türk hava üssünün inşasına Türkiye'nin NATO'ya katılmasından bir yıl önce, 1951 yılında Amerikalılar tarafından başlanmış ve 1954 yılında kullanıma açıldı.
Akdeniz'e 56 km mesafededir. Suriye'ye ve Akdeniz ve Süveyş'ten Avrupa'ya ve Irak ve Suriye'den Akdeniz-Avrupa'ya giden ikmal-enerji yollarına yakın olması nedeniyle konumu büyük stratejik öneme sahip.
Üssün operasyonel rolünün yükseltilmesinde son beş yılda yapılan değişiklikler, Doğu Akdeniz'in enerji-jeopolitik değerinin artmasını takiben Türkiye'nin güney deniz bölgelerine olan ilgisinin artmasıyla ilgili.
Ancak 10. Ana Hava Üssü'nün adının değiştirilmesi ve operasyonel rolünün yükseltilmesinin duyurulmasının nedeni esas olarak İsrail'in Türkiye'ye yönelik bir numaralı tehdit olarak tanımlanmasıyla ilgilidir ve bu unsur Türkiye'nin şu anda hazırlanmakta olan yeni Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde (Kırmızı Kitap olarak da bilinir) ve Türkiye'nin askeri stratejisinin oluşturulmasında ona bağlı olan tüm kurumsal belgelerde yer alacak.
Özellikle de Irak'ta yeni bir büyük askeri operasyon için siyasi ve operasyonel hazırlıkların yapıldığı ve bunu Irak topraklarında kalıcı askeri üslerin kurulmasının izleyeceği şu günlerde PKK ile mücadele ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye ve Irak'taki operasyonları gibi zorluklar karşısında, Malatya ve Diyarbakır'daki hava üslerinin takviye edilmesi beklenirdi.
Bunun yerine Türk hükümeti, Hamas terör örgütüne verdiği açık destek nedeniyle Tel Aviv ile tehdit mesajları alışverişinde bulunduktan sonra İncirlik hava üssünü geliştirmek için harekete geçti.
Türk tarafı, füze programı henüz İsrail içindeki hedefleri vurmaya hazır olmadığı için İsrail topraklarına yönelik güçlü bir hava cephaneliğine sahip olması gerektiğine inanıyor.
Bu da ancak İncirlik'te konuşlu KC-135 havada yakıt ikmal uçakları tarafından desteklenebilecek savaş uçaklarının kullanılmasıyla mümkün.
Öte yandan Türk askeri liderliği, İsrail'in bu üssü hedef alan olası bir saldırısına karşı, dolaylı bir caydırıcı kalkan olarak üssün içinde bulunan Amerikan nükleer silahlarının varlığına güvenmektedir.
Son yıllarda Türk hava kuvvetleri Ege'ye yönelmişken, Doğu Akdeniz'deki ve özellikle İsrail'deki gelişmelerin Türkiye'yi hava gücünü güneye doğru da yönlendirmeye zorladığı gözlemlenebilir.
Yani Türk Hava Kuvvetleri, Ege'ye yönelik tüm bu operasyonel unsurları muhafaza ederken, Doğu Akdeniz'deki ve özellikle İsrail'deki gelişmeler nedeniyle ilgisini güneye de çevirmekte ve böylece dış tehditlere karşı cepheyi genişletmekte.
Korgeneral Lazaros Kambouridis
Kaynak: Pentapostagma