Eyüpsultan Mezarlığındaki kabri başında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Necip Fazıl Kısakürek'i anma programı düzenlendi.
“Necip Fazıl Kısakürek”i sevenler ortak paydasında buluşulan anma programına Aylık Baran dergisi, Aylık Baran dergisi yayın kurulu üyesi Kazım Albay, eğitimci-yazar Muzaffer Doğan, Hacı Osman Tolun İmamhatip Lisesi öğrencileri, Büyük Doğu Fikir Ocakları İstanbul Başkanı Özden Yılmaz, Kayseri Eğitim ve Kültür Vakfı üyesi İbrahim Ulueren, Rusya İslam Üniversitesi Ufa/Başkortostan Türkiye Temsilcisi Sadık Özlevent, bir kısım gönüldaş ve Üstad'ı sevenler katıldı. Üstad'ı anma programına öğrencilerin katılması da büyük bir canlılık kattı.
Necip Fazıl'ın mezarı başında okunan Yasin-i Şerif'in ardından bir dua yapıldı. Duanın ardından eğitimci yazar Muzaffer Doğan Üstad Necip Fazıl'ın hayatına kısaca değindi ve "Bugün Üstad Necip Fazıl'ı 40. yılında anıyoruz. Onun yolundan yürüyenler ve davasına dost olanlar olarak burada toplandık. Üstad yarım asırdır Büyük Doğu davası için mücadele etti. Bu dava için 17 yıldır zindanlarda kalan Salih Mirzabeyoğlu'nun da vefatının yıl dönümü olarak onu da buradan anmış olalım. Allah her ikisine de rahmet etsin." dedi.
“Necip Fazıl her şeyden önce bir ahlak adamıdır”
Aylık Baran Dergisi yayın kurulu üyesi Kazım Albay, "
Üstadımızın vefatının 40. senesinde kabri başında toplanmış bulunuyoruz. Onu senede bir gün değil her gün anmak ve Büyük Doğu İdeolocyasını hayata tatbik edebilmek şuuruyla birkaç hususa temas etmek istiyorum.
Necip Fazıl, çağımızda Müslümanların ıztırabını derinden duymuş ve onlara kurtuluş reçetesini sunmuş bir aksiyoner mütefekkirdir. Onun hayatını dikkatle incelediğimizde, şairliğinden hatta fikrinden önce hareket adamı olduğunu görürüz. O, Allah Resulü’nün gongu çalıp Kureyş müşriklerini İslâm’a davet etmesi misali, cemiyet meydanına atılmış, “Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak” diye haykırmıştır. Pozitivizim, çağdaşlık, modernizm gibi isimlerle içimize kadar girmiş olan Batı ve Batıcı anlayışları kritik ederek Büyük Doğu ismiyle fikriyatını ortaya koymuştur. Öyle ki sanatını da fikrinin ve imanının emrine vermiştir. “Biz şiiri iman için bilmişiz!” demiştir. Necip Fazıl tavizsiz duruşu ve ileriye atılışı ile her şeyden önce bir ahlâk adamıdır. Böyle bir ıztırabtan doğan fikir eserleriyle de hem beynimize hem kalbimize hitap etmiştir. Fikirlerini telkin diline uygun estetik bir zarfla sunduğu için de sanatçıdır. Özetle Necip Fazıl, çağımızda İslama muhatap anlayışın “nasıl”ını yenileyen, içtimaî ve siyasî toplum projesi sunan ve aksiyona geçerek İslamcı mücadeleyi başlatan bir kişi olmuştur.
Necip Fazıl'ın yetiştirildiği bir mütefekkir olan ve Eyüp kabristanında onun yanı başında yatan İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun Necip Fazıl tanımlamasını vermek, Üstad’ı hakikatiyle anlamamıza da misal olur. Necip Fazıl hakkında şöyle diyor Mirzabeyoğlu:
“Beş asırlık tarih dilimimizle birlikte içinde bulunduğumuz çağın nabzını yakalayan ve ideali aramayla toprağa bağlanma arasındaki bir berzahta kıvranan insanoğlunun oluş ıstırabını hakikatin hakikatine nispetle heykelleştiren adam. Davanın aşkını, vecdini, diyalektiğini, estetiğini, dost ve düşman kutuplarını işaretleyen, hedeflendiren, istikametlendiren; İslam’ı eşya ve hadiselere tatbik edebilmenin “nasıl”ını çerçeveleyen adam… Bunun sembol şahsı, Büyük Doğu Mimarıdır!”
Necip Fazıl ve Salih Mirzabeyoğlu gibi insanların fikirleri eskimez. Necip Fazıl, “Biz sussak mezarımız konuşacak!” demişti. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum da bu büyüklerin sesine ihtiyacı her daim hatırlatıyor. Mesela Necip Fazıl’ın siyasî tesbitleri bugün de canlılığını korumaktadır.
Konuşmanın tamamı için TIKLAYINIZ
“Üstad’ın hedefi İslam nizamıydı”
Üstad Necip Fazıl’ın büyük bir düşünce adamı olduğunu ve emsali az bulunan bir seviye ifadesine malik olduğunu belirten Kayseri Eğitim ve Kültür Vakfı üyesi İbrahim Ulueren, “Üstad büyük bir şahsiyetti. Deha, bir cins kafaydı. Bütün gücüyle inandıklarını anlatmaya çalıştı ve inandığı değerler uğruna mücadele etti. Üstad’ın tefekkür dünyası hem bizim tarihimiz bakımından hem geçmişimiz ve geldiğimiz nokta bakımından hem de istikbale doğru geleceğimizin bir muhasebesi, bir değerlendirmesi ve aynı zamanda Batı ve Doğu dünyasının da derinlemesine, düşünce zemininde yerli yerine konulması bakımından sağlayan bir temele sahipti. Türkiye’de ve dünyada anılması ve fikirlerinin yerli yerine konulması için Üstad’la hesaplaşılması gerek. Üstad’ı anlamadan hiçbir şey anlaşılmaz. İslam dünyasının düşünce adamları içerisinde nefsini idealize etmeyen tek adamdır Necip Fazıl. Necip Fazıl’a sorarsanız size birtakım adresler gösterir; İmam Gazali, İmam Rabbani, Abdulkadir Geylani, İmam Azam, dört mezhebi ve kaynaklarımızı gösterir. Necip Fazıl kendi nefsini aradan çıkararak bizi bu büyük şahsiyetlere götüren adamdır. Çağımızdaki küfür cephesi bu yüzden sevmez Üstad’ı. Üstad’ın küfür cephesine bakışını bu sebepten kibir olarak görenler olmuştur. Halbuki son derece mütevazı, son derece dinlemesini bilen, konuşmasını mükemmel bilen insandır. Maalesef fikriyatı bugün tam anlamıyla konuşulmuyor, pratik planda da hiçbir şekilde ele alınmıyor. Bu sebepten Üstad’la devletin de hesaplaşması lazım. Aynı şekilde entelektüellerin de hesaplaşması lazım. Üstad’ın hedefi İslam nizamıydı. Vakalar aleminden bundan başka ümidim yok diyor.” diye konuştu.
“Fikirlerini sanata sararak sunan adam”
Üstad’ın küçüklüğünden itibaren tanıyan ve konferanslarına katılan emekli Emrah Doğan, "Üstadı lise yıllarında tanıdım. O zaman yasaklı yazarlardandı. Eski bir kitapçıda bir kitabını görmüştüm ve ilk orada ardından yapmış olduğu konferansta tanıdım. Okuduğu Sakarya şiirinden etkilenmiştim. Hem sesinin hem de şiirinin tesirine kapılmıştım. 50 sene oldu onun fikirlerinden ışığından istifade ediyorum. O bir deha ve fikirlerini de çok büyük bir ustalıkla sanata sararak sunan bir insan. Onun bir şiirini, bir piyesini, bir yazısını nerede okursanız okuyun hemen farkedersiniz. Türkiye'de içine düştüğümüz buhranı en iyi çözen ve en iyi şekilde tahlil eden ve hâla günümüz meselelerine de çözüm sunan bir ideolocyanın sahibi. Onu okuyunca ruhum tazeleniyor, kendimi 18 yaşında hissediyorum. Her okuduğumda da yeni şeyler öğreniyorum. Pörsümez düşünceleri var.” dedi.
Rusya İslam Üniversitesi Ufa/Başkortostan Cafer Sadık Özlevent, "Necip Fazıl Kısakürek'i çok küçük yaşlarda tanıma fırsatı oldu. MTTB'de Üstad'ın faaliyetleri hususunda koşturduk. Üstadla yaşama mücadele edebilmenin fırsatını buldum. Bugün vefatı sebebiyle andığımız Üstadın yarın da doğum günü. Bu vesileyle Allah'tan rahmet diliyorum." dedi.
Necip Fazıl’ı sevenler arasında samimi bir sohbet oldu. Kanal 24, Akit Tv muhabirleri de Necip Fazıl mevzuuna ilgileri çok sıcak oldu. Anadolu Ajansı tarafından da Üstad’ı anma programı haberleştirildi.
Kaşgari Dergahı’nda verilen yemekte samimi bir irtibat sağlandı. Üstad’ı sevenler birbirleriyle ortak noktalarını pekiştirdiler. Haberleşme ve irtibat noktalarını kuvvetlendirdiler. “Yâri görmediysek bile yâri görenleri gördük.” neşesi içinde birbirlerinden ayrıldılar.
Muzaffer Doğan, Kazım Albay ve beraberindekiler Ak Parti ve MHP seçim çadırlarını ziyaret etti.
Muzaffer Doğan kendine has coşkulu bir eda ile birlikte “Necip Fazıl’ın vefatının kırkıncı yılı dolayısıyla kabri başında ziyaretten geldiklerini ve Üstad’ın bu iki partinin tabanlarını İslâm potasında birleştirmeye gayret ettiğini, kurtarıcı fikir çizgimizin Büyük Doğu olduğunu” ifade etti. Her iki seçim çadırında da bu coşku karşılık buldu. Ak Parti seçim bürosunda bulunan yeni seçilen İstanbul 2. bölge milletvekili Sena Nur Çelik ve parti yetkilileriyle de hatıra fotoğrafı çektirildi. Kendilerine Aylık Baran dergisi verildi ve dergi ilgiyle karşılandı.
Haber: Baran Haber