Yer Ortasu Köyü… Korucu ve dâhi devlete yakın; PKK’dan uzak, az çok Barzani ile ilişkili bir köy… Geçim kaynağı; kaçakçılık ve azda olsa hayvancılık… Kaçakçılık, bir nevi işi ve mesleği köylülerin… Hadise ekmek davası üzerinden değerlendirildiğinde Irak’tan kaçak mazota gidenlerin geri dönemediği bir çıkmaz… Ülkenin ekonomisinden, batakta sömürü ile dönen batıcı ekonomik rejimlerden bahsedecek değiliz ve dahi politik ve istihbari hataların eksiğinden ve gediğinden yola çıkacak değiliz. Bizi ilgilendiren kısım burası değil. Hali hazırda sistemle-rejimle “uzlaşmaz” hesaplar içinde olanların içinde İBDA(İslam) başı çekmektedir zaten. Ve yine rejimin, “değil 35 kişi” yüzyıla yakındır “İslam’a olan düşmanlıktan” bir milyona yakın müslümanı imha ettiğini bilen biriyiz. Ve bunun hesabını müsebbiplerinden sormak için gün sayan, fırsat kollayan,  kin güden bir dava ahlâkına sahip olarak ortadayız.
Bu şu demektir; Kemalist rejim kurulalı beri, başta İslam olmak üzere, Müslüman Türk, Kürt, Arap, ve Çerkezlere olmadık zulümler, gaddarlıklar ve katliamlar yaptılar. Acının en büyüğünü Müslümanlar çekti, Kürtler bu gurubun içindeydi. Sesleri solukları hep Nakşibendî kültürle yoğrularak İslamcı bir direnişle şekillendi. Ancak yıllar geçtikçe Kürt direnişleri üzerinden İslâm gölgesi kalkmaya başladı veya kalkması sağlandı. Sonrası malum; batılılaşmış Kürtlerin Kürtleri perişan eden, ölümlerden başka bir şey vermeyen, vaat etmeyen politikaları ile büsbütün çıkmaza giriş. Fakat Laik batıcı rejim Müslümanları düşman bellemeye, Kürd’ün ve Türk’ün İslamcısına asla tahammül etmemeye yeminliydi. Bu yüzden seksen yıldır Müslümanlar bu Laik Batıcı Türk ve Kürtlerin tasallutu, zulmü altında eziyet çekmektedir.
Yine en basitinden 28 Şubat Darbesi ve zulumatı hangi Kürd’e Kürtlüğünden dolayı zarar verdi? diye soracak kadar objektif ve onurlu bir siyaset güderek yüzyıllık “Laik, batıcı ve Kemalist” rejimin sadece ve sadece İslam milletine Kürt Türk ayırmadan sırf İslam’dan dolayı kan kusturduğunu, türlü fitne ve fesat içerisinde onu imhaya çalıştığını ve siyasi olarak, ekonomik olarak, askeri olarak iflas ettirmeye uğraştığını biliyoruz.
Sadece 28 Şubat döneminde binlerce Müslüman Müslümanlığından dolayı öldürüldü, binlercesi işkencelerden geçirilip içeri tıkıldı, milyonlarcası işten atıldı, evlerinden eşlerinden oldu. Binlerce kişi intihar edecek noktaya getirilip bırakıldı. Türkiye’nin en büyük camilerinin içindekilerle beraber bombalanması planları yapıldı. Peki sonuç! Şimdilerde birden demokrasi havarisi kesilen batıcı Kürtler ve Batıcı Türkler o gün neredeydiler. Kıçlarının üstünde ceviz kıran bu tipler o gün Müslümanlara karşı gerçekleştirilen bu katliamlara niçin ses çıkarmıyorlardı. Bırakın çıkarmayı bunlar, bilfiil Kürt Müslümanlara ve Türk Müslümanlara yapılan bu zalimane ve vahşiyane işkencelerin Laik-Batıcı tarafı değiller miydi? Diyarbakır, Siirt ve Batman’da gün geçmiyordu ki on-onbeş Müslüman öldürülmüş olmasın, o gün onları öldürenlerle bugün Ortasu köylüsü üzerinden hesap yapan Laik Batıcı Türk-Kürt aynı kişiler değilmiydi. Müslüman kanı oluk oluk akacak ki bu rejim ihya olsun, Türk Kürt birbirini kıracak ki bu ülkeyi işgal eden Batı ve Yahudi dölleri yaşamaya-işgale devam etsin. Olur ya bunları birbirlerine dost kılmamak gerek, nihayetinde KÜRD’ÜN VE TÜRK'ÜN BİRLİKTELİĞİNDEN-DOSTLUĞUNDAN BİR CİHAN DEVLETİ DOĞAR. Bunu biliyor iblisler ve bu yüzden türlü fitnelerlerle kazanı kaynatıyorlar.
Olan Müslüman Türklere ve Kürtlere oluyor, Ortasu Köyü mazlumları bunlardan sadece biri. Laik Batıcı Kürt ve Laik Batıcı Türklerin sözüm ona gözyaşları da Timsah gözyaşlarından başka bir şey değildir. Bu kanın dinmesinin yolu, Laik Batıcı Kürt ve Laik Batıcı Türklerden kurtulmaktır ve başkaca da yolu yoktur.
Uludere’de Ölüm Kol Geziyordu
Yer Uludere, Ortasu köyünden tam otuzbeş kişi… Kimin ne hesabı var orası meçhul, Allah her şeyin gizlisini en iyi bilen. Çirkin Siyaset kurban arıyor… Kanla beslenen “Vampir Politika” kurban arıyor… İsmailler yolda, bir düş değil belli ki. Birazdan “Vampir siyasi” lerin yürekleri ferahlayacak düşen her İsmail’de Kandil’den yükselen kahkahalar Ankara’da yankı bulacak. Biraz düşecek İsmail’ler; Telaviv huzur içerisinde Gazze’yi bombalayacak, ABD çaktırmadan İran’la flört edecek, Batı’ya sınırsız güvenen Tayyip kalelerinin düştüğünü hissedip sesi titreyecek, dili sürtecek. Kürt’ün 40 bin canına mal olmuş bir siyasetin müflis baronları “aynı nakarat-aynı tellak” zulüm şarkıları söyleyip “keşke daha çok Kürd’ün kanı aksa”da insanlar “Laik Kürt-Batıcı Kürt-Uygar Kürt” olan bizlerin davasına yönelse. M. Kemal’in davası da buydu Türk’ü ve Kürd’ü uygarlaştırmak! Dersim, Menemen, Şeyh Said, Şapka, Harf Davası… Sonuç ölüm ve katliam….
Yer Uludere, Ortasu köyünden tam otuzbeş kişi… Laik Batıcı Kürt ve Laik Batıcı Kürtlerden ortak eylemle 35 ölüm. Kınaları yakılmamış gençler var henüz, üç kuruş mazottan okul harçlığı çıkaran çocuklar, devlete sırtını dayamış, güvenmiş korucu evlatları var, asker çocukları var. Henüz türküleri söylenmemiş bu mazlumların üstünde “çirkin bir siyaset oyunu” döndü. Ve ölüm kustu F-16’lar… Hani Mavi Marmara’dan sonra görseydik İsrail semalarında bu F-16’ları emin olun Uludere şahlanır, dağlıca şahlanır, Keşan coşar, Konya aşkla yanar, Trabzon “bin canım sana feda” derdi. Lakin Laik Batıcı Kürt ve Laik Batıcı Türk’te tuzak peşinde… On yıllardır doymadılar kana; kana kana içtiler Türk’ün ve Kürd’ün kanını doymadılar. Ve doyuramadı Kürt ve Türkler bu kani içici Laik Batıcı Kürt ve Laik Batıcı Türkleri… Ve “vampir siyaset” işledi, Masum Kürt köylüleri üzerinden. Basına yansıyan hikâye şu; Ortasu Köylüleri Barzani’ye yakın. Barzani son günlerde PKK ile ters. Malum olduğu üzere ABD’nin büyük bir gücünü Irak’tan çekmesi ile birlikte, bölge güçleri ayakta kalabilmek ve iktidarlarını sürdürebilmek için, güçlü bir devletin desteğine muhtaç. Üç alternatif var; Türkiye, Suriye ve İran. Barzani açısından en mantıklı görünen Türkiye’ Hal böyle olunca Ortasu köyü boşuna seçilmemiş olur. Bir taşla iki kuş hesabı.
Ardından PKK içinde çift taraflı çalışan istihbarat ajanları(Ergenekon-PKK gibi) yanlış bilgilerle ve bölgede kaçakçılık yapan insanların üçlü beşli grupların, sinsi ve hainane bir davranış ile birikmesi ve toplu hedef olması için sıkıştırmalar ve yönlendirmeler yapılır. Ardından uçaklar Ortasu’lu köylülerin üzerine geldiğinde büyük bir trajedi yaşanmaya başlar, Olay Laik Batıcı Kürt ve Laik Batıcı Türklerin kulaklarına değince, şenlikli kahkahalar ve huzur dolu günlerin başlangıcı hesabı sevinçler ortalığı kaplar. Basını gören gizli bir maske takar; insan hakları, katliam falan. Yalan değil elbet, lakin katil sensin be adam kendi katliamına niye yalandan öfkeleniyorsun. Bu milletin kanını sen döküyorsun, kana sen doymuyorsun, bu milletin varını yoğunu 80 yıldır sen peşkeş çekiyorsun, bu milleti şapkada sen astın, Dersim’de sen astın, Ağrı’da sen astın, Menemende sen astın, 27 Mayıs’ta sen astın, 12 Eylül’de sen astın, 28 Şubat’ta sen astın. Ensest Çocuğu Altan ne zaman Kürt dostu oldu, Fahişelerle yatıp kalkan deyyuslar ne zaman Kürt ve Kürt dostu oldu, çocuklarını Avrupa’da okutup beşyıldızlı otellerde tatile gönderen batıcı Kürtler ne zaman Ortasu köyünün bir bidon mazot davası güden gencinin dostu oldu… Olan Ortasu köyünün masum gençlerine oldu. Canımız yandı, acımıza acı katıldı ve katiller; “Laik Batıcı Kürt ve Laik Batıcı Türkler” hala ortada şen sıpa gibi geziyor, masumlar gözyaşı döküyor; kana doymayan “Vampir siyaset” fikirsizlik çukurunda debeleniyor.
Hikaye devam ediyor, duracak gibide değil.
Ve Ortasu ağlıyor; Laik Batıcı Kürt ve Laik Batıcı Türkler “Noel-Yılbaşı” sebebiyle çılgınlar gibi eğleniyor, şarap patlatıyor, dans ediyorlar. Almanya’dan Kürt derneklerinden görüntüler geliyor Noel çılgınlıklarına dair, Yahudi dönmesi Sabataistlerin yuvalandığı Nişantaşı’ndan salya sümük iğrenç görüntüler eşliğinde “pompei” mahlûkları hatırlatılıyor, sonradan görme “Laik Batıcı Kürt ve Laik Batıcı Türkler”  taksimde iki “ford” arasında doyasıya orgazm oluyorlar. Şen sıpa politika gazetesi “Taraf” katliam’ın ertesi gazetesinde tam sayfa Yılbaşı eğlence, bira ilanları yayınlıyor. 2011’in en seksi kızları diyerek arka sayfasını bu fahişelere ayıracak kadar duyarlılık!! Gösteriyorlar. Ölen Kürtleri için güya gözyaşı dökerken Yılbaşı kutlamalarının en daniskasını yapmaktan geri kalmıyorlar. Bu nasıl iki yüzlülük, ne berbat bir ilişkidir.
Fakat Kürt evlerinde matem var, Türk evlerinde matem var. Müslümanlar harıl harıl içeri tıkılıyor, haklarında yüzlerce yıllık davalar açılıyor. En son örneği Mavi Marmara Aktivistleri, inanılmaz davalar söz konusu. Fakat Ensest Çocuğu “Taraf” gazetesi Anadolu’nun temel dinamiklerine dinamit koyup “yılbaşı fişeği” diye patlatıyor, Milletin dinine ananesine küfür ederken bunu özgürlük diye “duvarlara” yazıyor. Kürt düşmanı bu zevat, Kürt dostu gibi görünüp Kürdü Türk’e kışkırtırken ölen her “Kürt” kafatası için Batılı ve İsrail’li efendilerinden okkalı bir aferinle birlikte “Ha gayret” hesabı, cukkayı ve karıları sağlamlaştırıyor.
Ve Anadolu ağlıyor Ortasu’nun mazlum ve garip yetimlerine…


Baran Dergisi, 260. Sayı