Salih Mirzabeyoğlu’nun doğumu ve nesebi
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu, 9 Mayıs’ı 10 Mayıs’a bağlayan gece saat 00.22’de Erzincan’da doğdu. Babası Muammer Şerif Erdiş, onun babası İzzet Bey ve onun babası Mutki aşireti reisi Hacı Musa Bey; bu şekilde “Seyfü’l İslâm-İslâm’ın kılıcı” lakaplı Halid bin Velid hazretlerine kadar uzanan bir şecere... Babaannesi Hanife Süphandağı’nın annesi ise Hazret-i Ebubekir soyundan...
Salih Mirzabeyoğlu’nun kronolojik hayatı için TIKLAYINIZ
Öğrenim hayatı
1962 yılında Eskişehir Fatih Sultan Mehmet İlkokulu’ndan mezun olan Salih Mirzabeyoğlu, 1965’te Mehmetçik Ortaokulu’ndan, 1968’de Atatürk Lisesi’nden mezun olur. Akabinde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanarak İstanbul’a gelir; fakat son sınıfta birkaç dersi varken fakülteyi bırakır. Yazmaya ise ilkokul yıllarından itibaren başlamıştır.
Salih Mirzabeyoğlu'nun hayatını kendi kaleminden okumak için TIKLAYINIZ
Çıkardığı ilk dergi: Gölge
1 Kasım 1975’te Türkiye’de İslâmcı mücadelenin ilk kavga dergisi Gölge, “Murad edilenin Gölge’si kabul edilebilirsek buradayız, hedefimiz aslı gibi olmaktır.” niyetiyle çıkıyor. Kumandan, Gölge ile birlikte yazılarını “Salih Mirzabeyoğlu” ismiyle yazmaya başlarken hâkim fikre mensup olan Müslümanların mahkûm tavırdan kurtulmasının tohumları bu dergiyle atılıyor.
Akıncı Güç Dergisi
Sağ-sol kavgalarının doruk noktasına ulaştığı, Müslümanların ise bu kavgada hedef hâline geldiği demlerde 30 Mayıs 1979’da çıkan Akıncı Güç, Ak-Genç’in yayın organıdır. İlk sayısında 100 binlik bir satış başarısına erişmiştir. Kumandan Salih Mirzabeyoğlu Gölge ve Akıncı Güç’le beraber “Akıncı” isminin fikir ve mânâ babası olurken Üstad ile buluşmasının vesilesi de Akıncı Güç’tür. Ayrıca Mirzabeyoğlu’nun ilk eseri olan Bütün Fikrin Gerekliliği de bu dönemde (Mayıs 1979) yayınlanmıştır.
Akıncı Güç ve Gölge hakkında detaylı bilgi için TIKLAYINIZ
Üstad Necip Fazıl Mirzabeyoğlu’nu müjdeliyor
Akıncı Güç dergisinin ilk sayısı Salih Mirzabeyoğlu’ndan habersiz bir şekilde Üstad Necip Fazıl’a ulaştırılır. Üstad, Akıncı Güç kadrosunu “Müjdelerin Müjdesi” diyerek karşılar ve 10 Haziran 1979 tarihinde Ortadoğu gazetesinde yayınlanan yazıda şunları söyler: “Gece yatağıma uzanıp dergilerini açtığım zaman ne görsem iyi? Bir baştan öbür başa Büyük Doğu idealinin destanı... (...) 15 yıllık oluşunun harcı içinde alın terim, hummalı nefesim ve olanca kımıldama gücüm yatan ‘Millî Türk Talebe Birliği’nin nihayet ölü kalıplar içinde donduruluşu, tek ümit hâlinde yöneldiğim Ülkücü gençliğin de ruh adalelerine büyük vecd ve tefekkür cereyanını vermeye henüz fırsat bulunmayışı önünde, bu, en beklenmedik yerden kendi kendisine yükselen ses, bana müjdelerin müjdesini getirdi: Onlar benim ardımdan gelmeyecek, ben onların arkasından koşacağım!” Bu yazının ardından 16 Haziran 1979’da Kumandan Salih Mirzabeyoğlu ile Üstad Necip Fazıl, Üstad’ın Erenköy’deki köşkünde buluşurlar ve vefatına kadar hiç ayrılmazlar. Üstad’ın o dönem çıkardığı ‘Rapor’ların 7. sayısından 12. sayısına kadar kapağında bulunan “Necip Fazıl ve Yeni Dostları” ifadesindeki “Yeni Dostlar” Akıncı Güç kadrosudur.
Necip Fazıl'ın Mirzabeyoğlu'nu müjdelemesi hususunda detaylı bilgi için TIKLAYINIZ
‘İbda Yayınları’nın kuruluşu
Gölge ve Gönüldaş yayınlarının ardından 1 Ağustos 1984’de İbda Yayınları kurulur ve fikrî faaliyetler hız kazanır. Bu tarihten vefatına kadar tüm yönleriyle bir dünya görüşü ortaya koyan Salih Mirzabeyoğlu’nun İbda Yayınlarından 60’ın üzerinde eseri yayınlanır. Bu eserlerinde hukuktan edebiyata, iktisattan hikemiyata, sanata, siyasete, fiziğe, matematiğe kadar tüm sahalara el atmış olması, örgüleştirdiği dünya görüşünde zerre açık bırakmadığını da gösterir niteliktedir.
Salih Mirzabeyoğlu’nun eserleri
"Bütün Fikrin Gerekliliği İktidar-Siyaset-Hareket", "İstikbâl İslâmındır-Denenmemiş Tek Nizam", "Tilki Günlüğü (6 cilt)", "Başyücelik Devleti-Yeni Dünya Düzeni", "Telegram-Zihin Kontrolü", "Parakuta-Para'nın Romanı", "Yağmurcu-Gerçekliğin Peşinde", "Hukuk Edebiyatı-Nizam ve İdare Ruhu", "İşkence-Gözlem", "Şiir ve Sanat Hikemiyatı-Estetik ve Ahlak", "İktisat ve Ahlak-İktisada Giriş", "Hikemiyat-Tefekkür ve Hikmet", "Kavgam-Necip Fazıl (2 cilt)", "Marifetname-Süzgeç ve Şekil", "Dil ve Anlayış-Dil ve Diyalektik", "İslama Muhatap Anlayış-Teorik Dil Alanı" "Necip Fazıl'la Başbaşa-İntiba ve İlham", "Kültür Davamız-Temel Meseleler", "İdeolocya ve İhtilal-Kavganın İçinden", "Yaşamayı Deneme-Kim'in Romanı", "Kökler-Necip Fazıl'dan Es-Seyyid Abdülhakim Arvasi'ye", "Müjdelerin Müjdesi-Hikayeler", "Gölgeler-Roman", "Sahabilerin Rolü ve Manası-Fikir", "Hakikat-i Ferdiyye-Fikir", "Üç Işık-Fikir", "İbda Diyalektiği-Fikir", "Kayan Yıldız Sırrı-(şiir)", "Aydınlık Savaşçıları-(şiir)", "Erkam (Hayat-Sayı-Matematik) (fikir)", "Büyük Muztaribler-Düşünce Tarihine Bakış (4 cilt)", "İnsan (Erkek-Kadın)-(fikir)", "İnsan (Büyük Doğu-İBDA) (2 cilt)", Sefine-Fikir", "Madde Nedir?", "İman ve tefekkür", "Berzah-Fikir", "Esatir ve mitoloji", "Ölüm Odası-BYedi (5 cilt)"
Cuma Eylemleri ve Panik Operasyonu
ABD, Irak’ı işgal teşebbüsünde bulunurken kuyrukçuluğun hâkim pozisyonda olduğu Türkiye’de “Zalim Saddam” söylemleri havada uçuşuyordu. Böyle bir ortamda, İbda cepheleri meydana atılıp “Saddam sen oradan, biz buradan” sloganlarıyla Türkiye’nin Amerikan işgaline iştirak etmesinin önüne geçti. 25 Ocak 1991’de düzenlenen “Cuma eylemleri”nin oluşturduğu panikle, Kemalist rejim tarafından bir operasyon düzenlenerek Kumandan Salih Mirzabeyoğlu ve 25 kadar İbdacı 1 Şubat 1991’de gözaltına alındı ve altısı tutuklandı. “Amerika karşıtı izinsiz gösterileri, başörtüsü ve Ayasofya eylemlerini tertib etmek ve İBDA-C adlı yasadışı İslâmî bir örgüt kurarak laik-demokratik düzeni yıkıp Türkiye dâhil bütün Ortadoğu’yu kapsayan federe bir İslâm devleti kurmak için faaliyette bulunduğu” iddiasıyla tutuklandı. 12 Nisan 1991’de 163. Maddenin kaldırılmasıyla tahliye oldu.
28 Şubat’ta Salih Mirzabeyoğlu
1990’larda Müslümanları Anadolu’dan süpürmek adına Batı menşeli bir süreç başlatıldı. 28 Şubat olarak adlandırılan bu dönemde Müslümanlar türlü zulümlerle sindirilirken İbda Cepheleri tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi darbenin karşısına dikildi. Kumandan Salih Mirzabeyoğlu fikrî faaliyetlerini yoğun bir şekilde sürdürürken 29 Aralık 1998’de İBDA-C terör örgütü lideri olmak iddiasıyla çocuklarını okula götürürken gözaltına alındı. Kemalist basın haberi “Salih Mirzabeyoğlu hücre evinde yakalandı” şeklinde servis etti, bunun yanı sıra İbdacılar hakkında türlü kara propaganda yöntemleri kullanıldı.
99 yılında cezaevlerinde bulunan İbdacı sayısı yüzlerle ifade edilmekteydi. Kumandan Salih Mirzabeyoğlu dik duruşunu sürdürdükçe İslâm düşmanları daha çok kudurdu, daha çok bilendi. Kumandan Salih Mirzabeyoğlu 1999’u Müslümanların “Kurtuluş Yılı” ilân edince rejimin paniği daha da arttı. 5 Aralık 1999’da Metris cezaevinde İbdacıların bulunduğu koğuşa Kemalistler tarafından düzenlenen operasyon Kemalist askerlerin İbdacılar tarafından rehin alınmasıyla son bulurken, 25 Ocak’ta otomatik silahlar ve bombalarla düzenlenen “Noel Baba” operasyonunda gönüldaşımız Sancar Kartal şehid olur, birçok gönüldaşımız yaralandı; Kumandan Salih Mirzabeyoğlu da askerler tarafından linç edilmek istendi. 2 Nisan 2001’de tiyatro kabilinden bir yargılama neticesinde dönemin DGM’si tarafından idam cezasına çarptırıldı; idam cezasının kaldırılmasıyla cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrildi.
Mirzabeyoğlu'na verilen idam cezası hakkında detaylı bilgi için TIKLAYINIZ
Telegram işkencesi
Yeni bir dünya düzeni teklif eden, sadece teklif etmekle kalmayıp onu aksiyona döken Salih Mirzabeyoğlu, hem fikri, hem de aksiyonu sebebiyle global müesses nizam nazarında tehlike arzetmektedir. Hayatı incelendiğinde, yaptıkları gözden geçirildiğinde bunu anlamak hiç de zor değildir. İşte bu sebeple Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, insanlık tarihinin gördüğü en aşağılık işkence metoduna, elektro manyetik dalgalar marifetiyle yapılan “Telegram”a maruz bırakıldı. 2000 senesinin Mart ayında Kartal F-Tipi Cezaevi’nde başlayan işkenceyi başta anlamlandıramayan Salih Mirzabeyoğlu, 2003 senesinde Telegram adlı eserini kaleme alarak muztarib olduğu işkencenin hem adını koydu, hem de n’idüğünü ve neye muhatap bırakıldığını ifşa etti.
Telegram hakkında bilgi için TIKLAYINIZ
Fettoş Gülen'in Mirzabeyoğlu'na yaptırdığı işkenceler hakkında bilgi için TIKLAYINIZ
Cezaevinden tahliye
3 Nisan 2011 tarihinde, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’na idam cezası verilmesinin 10. senesinde, Baran dergisinin öncülüğünde Galatasaray Lisesi önünde ilk “Salih Mirzabeyoğlu’na Özgürlük” eylemi gerçekleştirildi. Bu eylemle başlayan özgürlük kampanyası çok geniş kitlelere ulaşırken kamuoyunda Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun özgürlüğüne kavuşması gerektiği yönünde bir konsensüs oluştu. Bu atmosferde yapılan yeniden yargılama başvurusunun kabul edilmesinin ardından Kumandan Salih Mirzabeyoğlu 22 Temmuz 2014’te Bolu F-Tipi Cezaevi’nden tahliye edildi.
“Adalet Mutlak’a” konferansı
Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, cezaevinden çıkmasının ardından sevenleriyle ilk ve tek buluşmasını Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirdi. 29 Kasım 2014’te gerçekleştirilen “Adalet Mutlak’a” başlıklı konferansa İstanbul’dan ve diğer illerden binlerce insan katıldı.
“Adalet Mutlak’a konferansının tamamını dinlemek veya okumak için TIKLAYINIZ
Salih Mirzabeyoğlu’nun fikriyatı, dünya görüşü veya İbda
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun kurduğu İbda, zamanımız insanının fert ve toplum meselelerine çözümler ihtiva eden bir dünya görüşü, medeniyet teklifidir. İbda, aynı zamanda bir devlet modeli de ortaya koyar ve ihtilâlci bir hareket tarzıyla bunun aksiyonunu da güder. İbda, Büyük Doğu’ya sıradan bir bağlılık ile değil, Büyük Doğu yanında yeni bir bina inşa ederek Büyük Doğu’yu yürüten orjinal bir asliyet hâlinde inşa edilmiştir. Yani İbda, yürüyen Büyük Doğu’dur. İbda külliyatından gösterirsek: “İslâm ruhunun eşya ve hâdiseler karşısında ‘nasıl’ tavrını temsil eden Büyük Doğu gövdesine mukabil İbda, onun taşıyıcı ‘niçin’ kanatlarıdır, onun içindir, onun gayesidir ve gayesi odur!.. İbda, İslâm hikemiyatını ve İslâm fıkhını (anlayışını) dinamik planda yürüten, sistemleştiren devlet ve toplum projesi olarak tatbikini isteyen ihtilâlci bir fikir hareketidir.
İbda, Mutlak Fikir ölçülerini eşya ve hadislere, değişen zaman ve mekân şartlarına uygun bir şekilde tatbik etmek üzere yenilenmiş anlayışla yani İslâm’a Muhatap Anlayışla, yeni bir nizâm, yeni bir toplum ve yeni insanla beraber ezel kadar eski ebed kadar yeni yaşanmaya değer bir hayatı meydana getirmenin fikir ve aksiyon planındaki mihrakıdır.
İbda fikriyatı, çağımızda yepyeni bir dil ve diyalektik ile zuhur edendir. İbda, İslam’ı eşya ve hadiselere tatbik fikri olduğu kadar, asırlardır gerçekliğinden koparılmaya, kaybettirilmeye çalışılan İslami ruh ve anlayışı yeniden aslına bağlamanın da sistemidir.
İbda'nın temel vasıflarına dair detaylı bilgi için TIKLAYINIZ
İbda, yeniliği arzulayan bir fikir yapısıdır
İbda; ne yeni bir mezhep, ne bir tarikat, ne bir parti, ne bir dernek ve ne de bir örgüttür. O İslam’a Muhatap Anlayış Davası sorumluluğunu üstlenmiş bir fikir ve aksiyon hareketidir. “Mutlak Fikir”in kanatları altında, Allah’ın ahlakıyla ahlâklanma ve tertemiz pırıl pırıl olarak her şeyi orijinal halinde muhafaza etme ve onu herkesin kendi fıtratı dairesinde yüceltme şuurudur.
İbda fikriyatı, nisbetini dâima muhafaza ederek örgüleştirilmiş, eşya ve hâdiselerin dinamizmi karşısında statik kalmayan, donma ve alışkanlıklara müsaade etmeyen bir fikir sistemidir. Siyâsi yahut başka bir hâdise karşısında ikide bir görüşü beklenen siyâsi parti lideri, kurumu yahut dernek başkanı mesabesinde görülüp beyanı istenen değil, ortaya koyduğu fikir sistemiyle muhatablarına nasıl fikredilmesi ve davranılması gerektiğini de öğreten, hareket tarzını ilhâm edendir.
İbda’nın en temel vasıflarından biri de diyalektik sahibi oluşudur. Dışta bırakma düzeni olarak, diyalektik, şekil ve formdur… Eşya ve hadiseler karşısında ruhun “nasıl” tavrına karşı, akıl “niçin”lerle yaklaşır ve fikir meydana gelir; fikrin içine işlemiş işletici sıfat, ruhun merkezi fakültesi ahlaktır ki, kendisinden meydana geldiği fikri, ileriye doğru zuhur ettirir!)…
İbda’nın temel vasıflarını özetlersek: Ahlâk davasını en başa alması... Bir dünya görüşü oluşu ile birlikte, devlet ve cemiyet modeli (Başyücelik sistemi) teklif edişi... İslâm diyalektiğini örgüleştirmesi... Estetik meselesini başa alması... İslâm tasavvufu önünde Batı Tefekkürü’nü hesaba çekişi. İslâm hikemiyatı binasını kurması. Aksiyon cephesi örgüleştirerek, İslâmcı hareketi hedeflendirmesi... İslâm’a muhatap anlayışın manivelası “kendinden zuhur” diyalektiğini ortaya koyması şeklinde sıralanabilir.
İbda hususunda daha detaylı bilgi için TIKLAYINIZ
Mirzabeyoğlu şehit edildi
Cezaevinden çıktıktan sonra fikrî faaliyetlerini yoğun bir şekilde devam ettiren, “Ölüm Odası B-Yedi” eserini yazmayı sürdüren Salih Mirzabeyoğlu, 7 Nisan 2018’de Abdullah Kiracı ile yaptığı telefon görüşmesini kaydettirerek “benim bir sağlık sorunum yok, başıma bir şey gelirse Telegram dolayısıyla olacaktır.” dedi. 4 Mayıs 2018 Cuma günü ise Telegramcıların tansiyonunu manipüle etmesi neticesinde beyin kanaması geçirerek Yalova Devlet Hastanesine kaldırıldı ve burada ameliyata alındı. 7 Mayıs’ta İstanbul Siyami Ersek hastanesine sevk edilen Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, 16 Mayıs 2018 (1 Ramazan 1439) günü öğlen saat 12 sularında şehadet şerbetini içti. 18 Mayıs Cuma günü ise Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Eyüp Sultan Mezarlığı’nda, Üstad Necip Fazıl’ın ayakucundaki ebedî istirahatgâhına defnedildi.
"Bana bir şey olursa bilin ki Telegram’dan"
Salih Mirzabeyoğlu’nun, maruz kaldığı Telegram işkencesinin son dönemde dozunun artması ve Telegramcılar tarafından ısrarla ölümle tehdit edilmesi üzerine, “beyin kanaması” geçirmesinden 19 gün önce konu ile alâkalı olarak Abdullah Kiracı'yı arayarak görüşmesini kaydettirdi. Görüşmede, "Bana bir şey olursa, bilin ki Telegram'dan" dedi.
Kaydın tamamını dinlemek veya okumak için TIKLAYINIZ
Hazırlayan: Aylık Baran Dergisi