28 Şubat hedef olarak Müslümanları aldı. Şöyle söylemek daha uygun olur sanıyorum; islâmî düşünce, duyarlılık bu toplumda daima, en sıkışık zamanlarda umut olma, umudun kaynağı olma özelliğini hep sürdüre gelmiştir. Suyun üzerindeki tartışmaları çekişmeleri bir tarafa bıraktığımızda sadece cumhuriyet dönemi değil, öncesi dönemi de kapsayacak şekilde islâmî düşence, duyarlılık, uygarlık bir umut kaynağıdır. 80 sonrasına baktığımızda, aslında 80 ihtilâli de temelde bu kaynağı, bir bakıma saptırma, örtme, kendi tarafına çekerek veyahut ki onunla herhangi bir çekişmeye girmeden kontrol altına alma şeklinde değerlendirilebilir. 28 Şubat’ın farkıysa bunu çok açık hâle dönüştürmesi. Hem iç bakımdan hem dış hazırlayıcıları olması bakımından böyledir. Temelde İslâm’ın bir dünya görüşü ve uygarlık olarak umut kaynağı olarak sürdürmesini engellemek…
İslâm’ın yükselişini bir anda kestiler.
Müslümanlar dediğimizde meseleyi biraz somutlaştırıp daraltmış oluruz. Oysa İslâm’ın bir uygarlık, dünya görüşü olarak kabul edilmesinin önüne geçilmek istenmesi sadece içteki iktidar mücadelesiyle açıklanamaz. Mutlaka dış destekçilerinin olduğunu hesaba katmamız gerekir. Burada bir takım açık adresler verilebilir ve söylene gelmiştir. Bunun X veya Y şahsı olması çok fazla önem taşımıyor. Bunun hem içte hem de dışta İslâm’ın bir uygarlık olmasının önüne geçme. O’nun umut olma özelliğini toplumun nezdinde karartma, zedeleme şeklinde olmuştur. 28 Şubat sonrasındaki Türkiye’deki siyasî gelişmelere baktığımızda bunun bir taraftan örtürülmesi, diğer taraftan da mantığının sürdürülmesi gerekmektedir.
1000 yıl sürecek darbe denildi…
Çok şuurlu bir söz gibi gelmiyor bana…
Olacakları kestirecek olmasa da, dıştan alınan gazla, destekle kendini çok güçlü görerek söylenen bir söz.
Duygusal bir söyleyiş, dış kaynağa, kendi kaynağına çok fazla önem aksetmesiyle bağlantılı. Yoksa toplumların gelişmesinde 1000 yılın hesabını yapmak pek akıl kârı değil.
Elbette…
Önümüzdeki 50’li yılları planlayabilirsiniz; ama toplumsal gelişme bir anda başka bir yöne sapabilir.
İktidardaki partinin kadrolarında ve kendisine oy verenlerden o dönemin mağduru olmuş insanlar var; ama açıklamalarda hep 12 Eylülle yüzleşmekten bahsedilirken 28 Şubat’ın adı geçmedi. Bunun sebebi nedir?
Bu içteki bir takım yeni dengeler kurma çabası… Mağduru gibi gözükenlerin bir nevî şu veya bu şekilde çeşitli vaatlerle içinde olduğu, olmasa da bilgisine sahip olduğu yorumu biraz daha gerçekçi gözüküyor.
28 Şubatla hesaplaşılacakmış.
Hesaplaşma derken neyin kastedildiğine bağlı… Siyasî bakımdan bir hesaplaşma yapıldığında, bu belli şahıslarda düğümlenip kalır. Oysa bu bir zihniyet sorunu, zihniyetle hesaplaşma, iktidar veyahut ki kanun çerçevesinde asıl maksadı hâsıl etmeyebilir. 80 hareketinin gözüken isimlerini bugün yargılasanız pek fazla bir etkisi olmaz; sadece bir takım çevrenin öfkesini dindirmiş olursunuz. 80 ihtilaliyle birlikte yerleşmiş olan sistemin bir ileri merhalesi 28 Şubat… Yani küresel kapitalizmin kendi yasalarını, kurallarını, tavırlarını ve isteğini gerçekleştirmesidir bu. 24 Ocak kararları ve arkasından gelen 12 Eylül hadisesi. 28 Şubat da aslında bu ana zihniyetin bir merhale daha ilerisiydi. 12 Eylül hareketiyle birlikte zaten Müslümanların siyasî alanda gerileyeceği düşünüldü. Oysa 28 Şubat’a gelindiğinde şu veya bu şekilde Müslümanların etkisi arttı.
80 ihtilalinden sonra, gerek dışarıda Müslümanlara yapılan zulüm, gerek içerideki baskı sebebiyle zincir bir yerde kırıldı, Müslümanları tutamadılar.
Dolayısıyla 12 Eylül’ün mantığı temelinde, 28 Şubat bir ileri merhale olarak gerçekleşmiştir. Burada tabiî Müslümanlar dediğimizde bir takım kişiler, gruplar 28 Şubat’ın mağrduru gibi olsalar da, 28 Şubat’tan fayda da sağladılar. Meseleyi şahıs bazına indirerek çözmek istediğimizde biraz yanıltıcı oluyor. 28 Şubat’ın zihniyet temelinde tartışıldığını söyleyemeyiz. Oysa ki mutlaka bunun yapılması gerekiyor. Hem 28 Şubat’a başladığınızda 12 Eylül’e kadar gitmeniz gerek; ama şahıslar bazında değil. Birilerini belli suçlarından dolayı yargılamak meselenin sadece görüntüsünü değiştirebilir.
Teşekkür ederiz…
Ben de teşekkür ederim…