15 Ağustos 2020’de, cezaevindeki 26 yılımı doldurmuş olacağım. Çok kötü şartlara mukabil direnmeye devam ediyorum. Mesela şu anda cezaevi tahmin edemeyeceğiniz kadar sıcak, Venezüella’dan dahi sıcak. Bildiğiniz gibi burası hedef alınmamak için yapılmış bir bina, hedef alınması son derece zor. Her şeye rağmen direniyorum, hasta değilim, altı gündür odamda hapisim. Aslında yedi gün daha kalacaktım, memurlar izole edildiğimi bildirmeyi unuttular. Koronavirüs testi yaptılar, virüse yakalanıp yakalanmadığımı anlamak için. Herhangi bir belirti yok, hasta değilim, bu yapılması zaruri bir test.

Burada son derece zor şartlar altındayız. Mahkûmların yarısından çoğu cinsel suçlar, cinayet, hırsızlık gibi kötü suçlar sebebiyle burada. Korsikalılarla ayrılmayı kabul eden siyasî mahkûm da yok. Tüm şartlara mukabil Venezüella’ya geri dönene kadar bu cezaevinde kalmak için direneceğim. Çünkü burası Paris’e diğer cezaevlerine göre daha yakın ve avukatlarımın ulaşması açısından daha kolay. Neler olacağını yalnız Allah biliyor. Yeni Adalet Bakanını tanıyorum. 1995’te avukatlığımı yapacaktı, benim vaziyetimi ve dosyamı görünce dehşete düşmüştü. Hiçbir şey yapamayacağını da biliyordu; çünkü güvenlik birimleri tarafından kontrol edilmeye başlamıştı. Bu yüzden beni savunmaktan vazgeçti; fakat iyi niyetliydi ve benimle görüşmüştü. Beni savunmayı kabul ettikten sonra ilerleyemedik. Yakından onla tekrar irtibata geçeceğim. Ağustos’un 20’sinden sonra avukatlarım Paris’e dönecekler. Çok fazla bir şey değişeceğini sanmıyorum; fakat selam göndereceğim. Avukatlarım gerçekten ehemmiyetli, birçok avukat benim avukatlarım kadar cesaretli değil. İstisnalar dışında avukatların çoğu yozlaşmış. Isabelle Countant Peyre avukatım olduğu için çok şanslıyım. Çok cesur birisi ve inandığı değerler uğruna mücadelesini sürdürüyor.

Koronavirüsün getirdiği berbat şartlar altındayız. Fransa’da insanlar ölmeye devam ediyor. Birçok insan hasta. 70 yaşın üzerindeki insanlar büyük bir tehlike altında. Ben de 70 yaşındayım ve kontrol altında olmam sebebiyle bir sorun yok. Zaten yıllardır da izole bir şekilde yaşıyorum. On senedir bu izolasyon daha yoğun bir şekilde sürüyor, on senedir uyumama müsaade edilmiyor. Çeşitli uyuşturucu ilaçlar da vermeye çalıştılar bana, öldürmek istediler; fakat ben hayatta kalmayı başardım. Yaşamaya devam ediyorum, sabahtan gece yarısına kadar üç şey yapıyorum, düşünüyorum, okuyorum ve yazıyorum. Tüm yapılanlara rağmen pes etmedim, etmeyeceğim! Che Guevera’nın “Hasta la victoria, siempre, patria o muerte, ganaremos.-Zafere kadar, daima, vatan yahut ölüm, kazanacağız!” Fidel Casto’dan başlayarak tüm devrimciler için geçerli olan bu sözler, dünyada direnişin de ifadesidir.

***

Türkiye, ümid ediyorum ki daha iyi günlere ilerliyor; fakat bazen hoş karşılamadığım gelişmeler de yaşanıyor. Hukuk sistemindeki bazı değişiklikler bunlar arasında. Baro düzenlemesinin hukuk açısından doğru olmadığını düşünüyorum. Gönüldaş Başkan Erdoğan’ın tavsiyesiyle, her şehirde farklı farklı baroların kurulması avukatlık müessesesi açısından karışıklığa yol açacaktır. Bu hususta neler yaşanacağını göreceğiz.

Türkiye, bağımsız bir hükümet tarafından idare ediliyor. Nüfusu Müslüman bir ülke. Gerçek Müslüman olan bir lider ve onun hükümeti tarafından yönetiliyor. İslâm’ı ve Osmanlı geleneğini muhafaza etmeye çalışıyorlar. Daha evvel ifade ettiğim üzere ümid ediyorum Türkiye yakın bir gelecekte bölgesel bir güç haline gelecek ve ülkeler için referans olacak.

Türkiye-Bulgaristan sınırında herhangi bir münakaşa yaşanmıyor, sınırlara saygı gösteriliyor. Fakat Yunanistan için aynı durum geçerli değil. Çünkü Türkiye-Yunanistan sınırı yapay ve eğreti. Türkiye’ye çok yakın adalar Yunanistan’ın hâkimiyeti altında ve bu da Türkiye’nin Akdeniz’e açılmasına mâni oluyor. Başkan Erdoğan’ın Akdeniz’de savunma yapması gerçekten ehemmiyetli ve müsbet bir hamle Türkiye adına; özellikle Libya-Türkiye hattı için… Türkiye buradaki ısrarını devam ettirmeli. Çünkü Türkiye Doğu Akdeniz’deki kaynakları emperyalistlere bırakmamalı.

Türkiye’nin Akdeniz’deki aktivitesi Suriye meselesinden de biraz uzak kalmasına sebep oluyor. Şahsî kanaatim Doğu Akdeniz’in şu anda Suriye’den daha ehemmiyetli olduğu. Suriye, 1950’lerin başından beri, yani daha Baas Partisi kurulmadan, Sovyetler Birliği tarafından desteklenmeye başlanmıştı. Şimdi de Rusya yanlarında yer alıyor.

Benim hâlâ cezaevinde olmam CIA ve Mossad’ın dünyada etkinliğini devam ettirdiğini gösteriyor. Memleketim Venezüella berbat bir vaziyette ve tehdit altında, memleketimin bu durumdan kurtulması için elimden geleni yapmak, tüm tecrübelerimden istifade etmelerini sağlamak, Bolivarcı rejimi ayakta tutmak istiyorum; fakat buna mâni oluyorlar. Koronavirüs, yurtdışından gelenler sebebiyle Venezüella’yı da etkiledi. Göçmenler Venezülla’ya geri dönmeye başladı; fakat hükümetin vaziyeti kontrol altında tutması çok iyi.

Türkiye’de de koronavirüs salgını devam ediyorum. Başkan Erdoğan gerekli tedbirleri alarak daha fazla insanın ölmesini engelleyecek ve Türklerin güvenli bir şekilde salgını atlatmasını sağlayacaktır, elbette diğer etnik grup ve inanç mensuplarının da… Çünkü sembolik olarak Osmanlı İmparatorluğu, Başkan Erdoğan liderliğinde Türkiye’de yeniden doğuyor.

Allahü Ekber!

08.08.2020 - Tercüme: Faruk Hanedar

Baran Dergisi 709.Sayı