Mehmet Akif Çeç: Üstadın eserlerine gelince; çoğu şiirlerini ve dizelerini ezbere bilen biri olarak, bahsettiğimiz mevzularla alakalı sadece iki örnek vereyim. Feza Pilotu şiiri, modern bilime, modern epistemolojiye, pozitivizme büyük bir meydan okuma ve aynı zamanda da İslamî bir epistemolojiye ve ilm-i kelama prolegomena mahiyetinde bir şiirdir.
Üstad Necip Fazıl’ın eserlerine, gençlik yıllarımızdan itibaren vukufiyetimiz var. Üstadın, edebiyatla düşünceyi mezceden çizgisini de önemsiyorum. Büyük Doğu hareketinin bu ülkeye, bu millete katkı ve hizmetlerini burada anlatmaya gerek bile yok. Salih Mirzabeyoğlu’nun, Büyük Doğu çizgisini kendi tarz, üslup ve tefekkürü ile sürdürmesi, yukarıda gelenekten bahsederken değindiğimiz sürekliliğe, kendini yenileme, yeniden üretme meselesine de daha hususi anlamda bir örnek olarak düşünülebilir. “Üstad her şeyi söylemiş, bize de artık sadece onu ezberlemek ve tekrarlamak düşer” demek yerine aynı çizgiyi, entelektüel cehdle üretmeyi tercih etmiş, ki doğrusu da budur zaten. Geleneğin dinamizmi ve kendini yenilemesi ile ilgili söylediklerimiz, lokal planda burada da geçerli. İslam entelektüel tarihindeki şerh ve haşiye geleneği de benzer bir şey aslında. Şerh ve haşiyelerin hepsi aslında özgün birer telif eser değerinde aynı zamanda. Hatta bazı şerhlerin, ana eserin önüne geçtiği çokça örnekler de var. Buradaki amaç bilgiyi, düşünceyi açmak, çoğaltmak, yenilemek, yeniden üretmek. Ekoller de böyle bir şeydir, ekolün temel yaklaşımları çerçevesinde her kuşakta yeni ve özgün üretim devam eder, bu olmazsa olmaz. Mezhepler de böyledir; bir kurucu müçtehidler vardır, dört mezhep imamları gibi, bunların içtihadları ile mezhepler ortaya çıkmıştır; bir de her bir mezhebin kendi içinde, o mezhebin temel yaklaşımları doğrultusunda her dönem içtihadlar üreten müçtehidler vardır. Geleneğin kendini yenilemesi ve yeniden üretmesi de bu şekilde gerçekleşmiş ve devam etmiş olmaktadır.
Röportajın tamamı için TIKLAYINIZ