Gunter Grass’ın ölüm haberi ajanslara düştüğünde, aklıma onun birkaç yıl önce İsrail’e ve saldırganlığına dair yazdığı “şiir” aklıma geldi. Gençliğinde Nazilerin ordusunda görev yaptığı için yıllarca İsrail’e ses çıkaramadığını, kendi ayıbının yüzüne vurulacağından çekindiğini yazacaktı Alman yazar. 87 yaşında öldü, ama ölmeden evvel Avrupa Birliği’ne, İsrail’e getirdiği eleştiriler sebebiyle zaten “istenmeyen adam” hâline dönüşmüştü. “Teneke Trampet”in yazarı, Nobel ödüllü Gunter Grass, “Batının ikiyüzlülüğünden yoruldum” diye yazdığı şiiri ile teneke trampetini son kez çalmıştı belki de… İşte o şiirinden bir bölüm:
(…)
Yaşlanmış ve son mürekkebimle,
Şimdi neden söylüyorum ilk defa,
Nükleer silahlı İsrail
Zaten kırılgan olan dünya barışını
Tehdit ediyor mu?
Çünkü söylenmesi gerekiyordu,
Yarın çok geç olabilirdi
Çünkü biz Almanlar olarak
Yeteri kadar suç yüklüyüz
Yeni bir suça aracı olabilirdik.
Ve hiçbir mazeretin
Bizim suçumuzu silemeyeceği
Öngörülebiliyordu.
Ve ilave edeyim: artık susmayacağım
Çünkü Batının ikiyüzlülüğünden
Artık yoruldum,
Ayrıca umuyorum ki,
Pek çok insan
Sessizlikten kurtulmayı,
Belirgin bir tehlike nedeni olan
Şiddete çağrıdan vazgeçilmesini
Ve İsrail’in nükleer potansiyelinin
Bedelsiz, sınırsız ve sürekli
Kontrol edilmesini isteyecektir.
 
Ancak o zaman hepsi;
İsrailliler, Filistinliler ve daha fazlası,
İşgal altındaki bu bölgede yüz yüze düşman yaşayan,
Çılgınlık tarafından işgal edilmiş bütün insanlara
Ve sonunda bize de yardım etmeye,
Bir çıkış yolu bulacaklar.
 
EDUARDO GALEANO:
‘GERÇEK, SANILDIĞINDAN ÇOK DAHA KARMAŞIK’
Gunter Grass’la aynı gün 75 yaşında ölen Eduardo Galeano, Latin Amerika edebiyatının en önemli isimlerinden biriydi. Yazar, hikâyeci, şair, kültür tarihçisi, çizer, romancı, gazeteci, denemeci, araştırmacı… Eserlerine baktığımızda bunların hepsi ve belki de daha fazlası. “Az kelimeyle çok şey anlatmanın derdinde” olduğunu söyleyen yazar, futbol, mitoloji, çocukluk, aşk, ekonomi-politik, müzik, savaş, dans, sinema, iktidar, öfke, devrim, yoksulluk, şiddet, kapitalizm, ırkçılık, habercilik, kölelik, sömürge, oyun ve daha fazlası hakkında yazmıştır.
En ünlü kitabı, “Latin Amerika’nın Kesik Damarları” birçok ülkede yayınlamış, milyonlarca satmıştır. Kitap Amerikan kapitalizminin tarihini anlatıyor ve emperyalizmi tenkid ediyordu ve 1970’lerde yayınlanmıştı. Yıllar sonra şöyle demişti kitabı hakkında Galeano:
- “O zamanlar solcu entelektüeller bir şeyin ciddi sayılması için sıkıcı olması gerektiğine inanıyorlardı. Bu yüzden sıkıcı değilse ciddi de değildi. Daha sonra, talihime bakın ki, askerî diktatörlük kitabı çok ciddi bulup yaktı. En iyi reklamım ve pazarlamam da bu oldu.”
Hugo Chavez 2009 yılında “Latin Amerika’nın Kesik Damarları”nı Obama’ya hediye edince, kitap satışları birden fırladı ve eser yeniden konuşulmaya başlandı. Bunun üzerine Galeono kendisi ile yapılan bir röportajda şöyle diyecekti:
- “‘Kesik Damarlar’ politik ekonomi üzerine bir kitaptı. Gelgelelim ne gerekli eğitimim ne de hazırlığım vardı. Kitabı yeniden okuyabileceğimi sanmıyorum.  Doğrusunu söylemek gerekirse geleneksel solun bu kitabı fena halde sıkıcı. (…) Gerçek epey değişti. Ben de epey değiştim. Gerçek sanıldığından çok daha karmaşık, çünkü insan tabiatı çeşitlilik arz ediyor. Benim yakın durduğum bazı siyasî kesimler, o çeşitliliği sapkınlık olarak görürdü. Maalesef bazıları hâlâ öyle. Çeşitliliği tehdit olarak görüyorlar. Maalesef, hiç de öyle değil.”
“Bu demokrasi öğretmenleri, askerî diktatörlüğün fabrikaları aslında. ABD ve bazı Avrupa ülkeleri demokrasiyi öğretmeye muktedir olduklarını sanıyorlar. Ben kimseye bir şey öğretmek istemiyorum. Tek istediğim, anlatılmayı hak eden hikâyeler anlatmak. Hepsi bu.” diyen Galeono, “keskin” sınırları olmayan, insana dokunan ve ondaki derin çelişkileri ortaya koyan denemeler ve hikâyeler yazmaya devam etti.
Galeano, 1940'ta Uruguay'ın başkenti Montevideo'da doğmuştu. Küçüklüğünde futbolcu olmak istiyordu. Henüz 14 yaşındayken Sosyalist Partinin dergisi olan El Sol’da çizgi romanı yayınlanmıştı. Uruguay'da gerçekleşen askerî darbeden sonra bir süre hapis yattı, daha sonra ülkeyi terk ederek Arjantin'e yerleşti, Buenos Aires'te “Crisis” dergisini kurup yönetti. 1970’de “Latin Amerika’nın Kesik Damarları”nı kaleme aldı. 1973'ten sonra Arjantin ve İspanya'da sürgünde yaşadı. 1985'te Uruguay'a geri döndü. Galeano, iki kez Casa de la Americas Ödülü'nü kazandı. “Ateş Hatıraları” adlı üçlüsü, Uruguay Kültür Bakanlığı Ödülü'ne lâyık görüldü. 1989'da Washington Üniversitesi tarafından American Book Award Ödülü'nü kazandı.
Pek çok eseri Türkçe’ye de çevrildi. Ateş Hatıraları, Latin Amerika'nın Kesik Damarları, Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri, Biz Hayır Diyoruz, Tepetaklak, Zamanın Ağızları, Yürüyen Kelimeler, Kucaklaşmanın Kitabı, Gölgede ve Güneşte Futbol, Söz Mezbahası, Görüşmeler, Gözlemler, Görünümler, Aynalar, Ve Günler Yürümeye Başladı, bunlardan bazıları.

Baran Dergisi 431. Sayı