Her geçen gün şartların daha da zorlaştığı bir dünyada yaşıyoruz. Yarım saat önce İzmir’de feci bir deprem olduğu haberini gördüm. Haberde şu âna kadar (31 Ekim 2020 akşam saatleri) 180 kişinin öldüğünden bahsediliyordu. Ümid ediyorum bu rakam doğru değildir, İzmir’deki gönüldaşlarımız bu depremden zarar görmemiş, iyidir. Ne olursa olsun sabırlı olmalıyız. Cumhurbaşkanı Erdoğan da son derece dayanışmacı bir tavır sergileyecek ve insanların daha fazla acı çekmemesi için tüm yardımları yapacaktır.
Bu arada herkesin Erdoğan’ın karşısında yer alması kötü. Niçin emperyalistlerin ve Siyonist destekçisi ülkelerin hepsi ona karşı? Bu garip değil mi? Çünkü Türkiye artık daha iyi bir hükümete sahip, bağımsız bir hükümete sahip. Elbette Erdoğan’ın tüm politikalarını kabul etmiyorum, özellikle Kürtlerle alâkalı siyasî pozisyonunu… Bu siyasetin barışçıl bir şekilde yürütülebileceğini düşünüyorum. Elbette Suriye ve Irak’taki Kürtlerin ABD tarafından manipüle ediliyor oluşunu da onaylamıyorum. Hatta Irak’ın bir kısmı İsrail tarafından kontrol ediliyor. Türkiye’nin merkezî şehirleri Başkanın bu politikalarını kabul etmiyor olacak ki son yerel seçimlerde onun aleyhine oy kullandılar. Erdoğan bu meseleyi barışçıl ve yapıcı yollarla parlamentoda çözebilir.
***
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Kovid-19 pandemisi ile alâkalı olarak halka hitap ederek sınırlandırıldığımızı, tüm Fransa’nın hapsedildiğini duyurdu. Dün namazdan sonra dua etmiştik; ama artık her şey yasak, Katoliklerin ibadetleri de yasak. Telefon için de bir kişiye izin verebilirlerdi; fakat bu durumda sıra olacaktı; anlayacağınız şartlar berbat. Bize tek faydası cep telefonu izni oldu. Geceleri arama yapabileceğiz. Elbette parasını ödeyeceğiz ve maalesef ücreti ucuz da sayılmaz. Esasında dışarıdakilere nazaran bizim için çok fazla fark eden bir şey olmuyor. Biz burada sadece hareket ediyoruz, her zaman hapisiz. Dışarıdakiler işlerini yapamıyor. Elbette istisnalar var. Mesela Isabelle Count Peyre Cuma günleri sabah, diğer günler ise akşamları duruşmalara katılıyordu iki aydır, en az 20 Kasım’a kadar bu şekilde devam edecek.
Isabelle, Fransa Paris’te ve diğer şehirlerde beş sene önce gerçekleştirilen terör saldırılarına suç ortaklığı yapmakla itham edilen insanları müdafaa ediyor. Isabelle’nin bir vazifesi var. Maalesef bu davada sanık sıfatında olan kişiler muhtemelen mahkûm edilecek. Bu davanın sanıklarından olan Türk asıllı Ali Rıza Polat’ı da Isabelle müdafaa ediyor. Hakkında hiçbir delil yok. Terörle mücadele savcılığı tarafından mahkûmlara karşı iddianame hazırlanıyor. Kötü neticelerin çıkmasından endişe ediyorum.
Adalet Bakanı’nın Eylül veya Ekim’de buraya gelmesi gerekiyordu. Kendisini görmek istiyorum, o da bunu biliyor. Asistanı, Isabelle ile konuşarak cezaevini ziyaret etmek için pek zamanı olmadığını söylemiş. Ne kadar kötü şartlarımız olduğunu görmesini isterdim. Her gün birçok insan pandemi sebebiyle hayatını kaybediyor; fakat biz güçlü olmak zorundayız. Maddi sıkıntılar artık sadece biz cezaevindekileri değil, dışarıdakileri de zorluyor. Fransız avukatlarım da bu vaziyetin içerisinde ve zor durumdalar. Türk avukatlarımın beni görebileceği yeni duruşmamın tarihi de henüz belli değil. Venezüella’ya dönene kadar bu zorluklarla başa çıkmam gerekiyor.
Kusura bakmayın hususi birtakım şeylerden bahsediyorum; fakat ben özel bir mahkûmum. Arkadaş canlısı, şakacı, tüm gardiyanların saygı duyduğu, kibar birisiyim. Afrika’dan Karayipler’e birçok milletten mahkûmun bulunduğu yerde onlar için bir kahramanım. Esasında yetkililer de bana karşı kibarlar, çünkü tüm olumsuzluklara rağmen tatsızlık çıkarmıyorum, illegal hiçbir şeye karışmıyorum.
Fransa’ya dönersek; ülkede çok enteresan ve kötü hadiseler yaşanıyor. Önce bir okulda bir öğretmen öldürüldü, ardından bir kilisede saldırı gerçekleştirildi. Charlie Hebdo, Peygamber’e saygılı olması gerekirken ısrarla terbiyesizlik yapmaya devam ediyor. Önceden bu dergiyi takip ederdim; fakat kapandı ve ardından yozlaşmış homoseksüeller tarafından tekrar açıldı. Gün geçtikçe marjinal bir dergi hâline geldi. Geçmişte Troçkist olan bir siyasî dergi Charlie üzerinden bugün o homolar Müslümanlara nefret kusuyor.
Fransa Cumhurbaşkanı akıllı bir adam olmasına rağmen bu mevzuda da yanlış yapıyor. Her gün daha fazla insan kendisini feda etmeyi göze alacak seviyeye geliyor. Kendilerini feda ederken de masum insanlara zarar verecek olmalarını umursamıyorlar.
Ali Rıza Polat, bundan beş sene önce gerçekleştirilen saldırılara silah temin etmek suçlamasıyla yargılanıyor; fakat bu silahların bu saldırılarda kullanılacağından haberdar değil. Dolayısıyla yargılanması gereken mesele de değişiyor. Hakkında elle tutuluyor hiçbir delil de bulunamadı.
Bahsettiğim mevzuları alâkasız görünse de “adalet”in gerekliliği bakımından bütün olarak değerlendirilmeli.
Fransa’da milyonlarca Müslüman yaşıyor ve Fransa’da doğup büyümüş yepyeni bir Müslüman nesil var şu anda. Ve bu nesil şiddet yoluyla reaksiyon ortaya koymayı yeğliyor. Kime zarar verip kime vermediklerini umursamadan kendilerine yapılana karşılık vermek istiyorlar. Ben şiddetin ne olduğunu bilen fakat desteklemeyen birisiyim. Şiddet kullandığım zamanlar oldu elbette, insanlık için mücadele ettim. Filistin’in mukaddes topraklarının hürriyeti için kavga verdim. Kavgamı buradan sürdürüyorum ve sürdüreceğim.
Allahü Ekber!
Baran Dergisi 721.Sayı