Ölüm, akılla kavranabilmiş gerçeklerden olsaydı; onu sebepler zincirine katar, dünya saçmalıklarına karıştırırdık. Ölümle sebep-sonuca paydos diyoruz. Arsız aklımızın “niçin” sorusuyla asılıp durduğu, her şeyimizi kuşatan ölüm. Akıl, ölümü aklın erişemeyeceği sır kabul etmek durumunda.
Bu yüzden ölüm, insanoğlu için apayrı bir “keşif ve tecrübe” oldu. Kişiye göre, yapayalnız ölümlere muhatap, sınırlı idrakimiz...
Ya idrakin sınırlarını ölüm pahasına zorlayanlar?
Geçtiğimiz Mayıs başında yeni çıkmış bir kitap edinmiştim; adı, “Fikirleri İçin Ölmek-Filozofların Tehlikeli Hayatları”
Costica Bradatan’a ait kitabın 214. Sayfasında şöyle bir cümle geçiyordu: “Bir filozof için fikirler yalnızca vakit geçirilecek şeyler değil, aynı zamanda uğrunda ölünebilecek şeylerdir.”
Bu cümleyi okur okumaz hayatını fikrine adamış, dünyayı kendine “ölüm odası” yapıp son eserine de bu adı vermiş fikir adamı Salih Mirzabeyoğlu’nu hatırladım.
Jacques-Louıs David’e ait, 1787 tarihli ABD Metropolitan Müzesi’nde bulunan “Socrates’in Ölümü” adlı meşhur tablosunu kitabının kapağında kullanan Bradatan, o tablo hakkında aynı sayfada şu düşünceleri paylaşıyor:
“Entelektüel cesaret, özgüven, kişinin kendi fikirlerine duyduğu inanç, ölümden önceki dinginlik, vücudun kırılganlığına karşı ruhun üstünlüğü, geçici olana karşı sonsuzun üstünlüğü, insana dair her şeyin geçici doğası, erdemli hayatın tatminkârlığı, gerçek mutluluğun akıl yaşamıyla alakalı olması, inancın daha yüce bir varoluş biçimi olması, siyaset dünyasına karşı filozofun üstünlüğü, kalabalığa karşı istisnai bireyin üstünlüğü, insan adaletinin kusurluluğu, bir başkaldırı ve direniş eylemi olarak felsefe, aklın muhalifliğinin, otonomisinin ve bağımsızlığının önemi. Bir hapishane hücresinin daracık mekânı hiçbir zaman bu kadar çok şeyi aynı anda kapsamayı başaramadı.”
Bu vesileyle, adı ve hayatı fikir ve aksiyonla iç içe geçmiş Mirzabeyoğlu’nu rahmetle anarken, ailesine, sevenlerine ve tüm gönüldaşlara sabr-ı cemil diliyorum.
Rahmetle
BD-İbda çizgisinde yayınlanan Beklenen Nizam-Beklenen Yeni Nizam (2001-2004) dergilerinin basımında birlikte çalıştığımız Büyük Doğu emektarı ağabeyimiz Veli Avcı, Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Ailesine sabır, sevenlerine baş sağlığı diliyoruz.
Baran Dergisi 594. Sayı
Trend Haberler
Puta dokunan yanıyor: 10 Kasım’ı eleştiren doktor tutuklandı!
“Putlara tapınma!” dediği için tutuklanan Dr. Mehmet Arslan serbest bırakıldı
‘Putlara tapınma!’ deyip tutuklanan doktora HÜDA-PAR’dan destek
"Divanu Lugati't-Türk" sergisi, Türk dünyasını dolaşacak
Kemalist Yargıyı Cimer'e şikâyet etmek!
15 Temmuz’un son şehidi: Halil Algan