Yoldaşım Enis Nakkaş 22 Şubat Pazartesi günü hayatını kaybetti. 69 yaşında olan Nakkaş Şam’da bir hastanede koronovirüs sebebiyle öldü.
İsrail’in saldırı düzenlediği Türk gemisi Mavi Marmara’nın kahramanlarından olan Lübnanlı avukatım Hani Süleyman ile konuştum. Anlattığına göre, Nakkaş’ın cenazesinde FHKC’den birçok kişi vardı. Elbette Hamas ve el-Fetih’ten de katılımlar oldu. Ayrıca İran elçiliğinden ve Devrim Muhafızlarından da katılım gerçekleşti. Cenazenin akabinde katılanlar Naccache için, Carlos’un özgürlüğü için ve George İbrahim Abdallah için slogan attı. Bazı insanlar hâlâ mücadeleyi sürdürüyor.
Filistin davasının kahramanlarından Enis Nakkaş’ı unutmamalı ve kendisine hep saygı duymalıyız. Nakkaş Lübnanlı bir Sünnî’ydi. Daha sonra Şii olduğu söylendi. İsrail 1970’lerde Lübnan’ın güneyine ilk kez saldırdığında Nakkaş tecrübeli bir asker, bir komutandı. Zaten Nakkaş da Lübnan’ın güneyinde, İsrail sınırında, işgal altındaki Filistin topraklarının yakınındaki Beyrut Arap Üniversitesi’nin eski bir öğrencisiydi. İsrail bu bölgeye binlerce asker ve tank ile saldırdı. Tüm Filistinliler Lübnan’a çekilmişti. Enis Nakkaş bu savaşta geri çekilmeyen tek kişiydi. Burada teslim olmadı ve İsrail’e karşı direndi. Neticesinde İsrail geri çekildi ve Nakkaş bir kahraman olarak anıldı.
O özel bir adamdı. Uzun boylu birisi değildi, kızıl saçları vardı. İnsanlara yardım etmeyi severdi. Son derece cesurdu. Filistin davası için birlikte çok mücadele verdik. OPEC operasyonunda benden sonraki komutan vazifesindeydi. Uluslararası tanınmasını sağlayan hadiselerden birisi de bu olmuştu, herkes tarafından bilinir. Elbette mizacından kaynaklı bazı sıkıntılar vardı; o hep saldırmayı, hücum etmeyi düşünüyordu, beklemeyi sevmiyordu. Bilakis ben de son derece soğukkanlıyımdır ve her şey için en uygun yolu bulmaya çalışırım. Nakkaş sürekli kavganın içinde olan biriydi zaten. OPEC operasyonunda bu mizacını gördüm; benim arkamda koşuyordu ve rastgele açtığı ateşle bir yetkili öldürülmüştü. Ben daha ziyade her şeyi kontrol etmeye ve kontrol altında tutmaya çalışıyordum.
Nakkaş, yine bu mizacı sebebiyle bir operasyonda yakalanmıştı. İran devrimini desteklemişti ve daha sonra İranlılar tarafından Pehlevi İran’ın son Başbakanı Şapur Bahtiyar’a suikast yapması için Paris’e gönderildi. Şapur Bahtiyar ile yüz yüze gelmesine rağmen suikast teşebbüsü başarısız oldu ve burada bir sivil ile iki polis öldü. Zira geçen hafta, Bahtiyar’ın Ali Vakili Rad tarafından daha sonra yapılan bir suikastla öldürüldüğünü söylemiştim. Nakkaş, polisleri ve sivilleri öldürmekten mesul tutularak yargılandı. Esasında o dönemde Fransa’da emniyet ile alakalı bir problemi de yoktu. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı Fransa’da. Fakat 10 yıl yattıktan sonra 1990’da dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Francois Mitterrand tarafından çıkarılan özel af ile tahliye edildi. Elbette kimse kusursuz değildir, Nakkaş’ın kusuru da haddinden fazla cesur olmasıydı.
Filistin davasının bir kahramanı olarak anılan Enis Nakkaş bir Sünnîydi. İran devrimini desteklemişti; çünkü Şah bizim düşmanımızdı. Nakkaş da İran devrimine her türlü desteği vermeye çalıştı. Unutulamamalı ki, Türkiye çoğunluğu Ehli Sünnet itikadına bağlı olan bir ülke. Karşılaştırdığımızda o dönem için Lübnan ise çoğunluğu Hıristiyan olan bir ülkeydi. Oradaki Müslümanlar Türkiye ile dayanışma içindeydi, Enis Nakkaş da öyle. Türkiye’deki hükümeti kesinlikle karşı değildi; bir İslâm devrimi gerçekleşmesini ve yayılmasını arzu ediyordu.
Ve ben de Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arkasında birleşerek bağımsızlığına ve İslâm dünyasındaki tarihî pozisyonuna geri dönmesini ümid ediyorum.
Allahü Ekber! - 27.02.2021
Baran Dergisi 738.Sayı