7 Ekim 2023 - İşgalci Siyonist Yahudilerin 40 senelik fiilî Filistin zulmünün yanında, Kudüs’ün Amerika tarafından İsrail’in başkenti olarak kabul edilmesi, sürekli yaşanan Mescid-i Aksa baskınları, her gün onlarca Filistinlinin katledilmesi, Filistin topraklarının her bölgesinin yerleşim yeri adı altındaki işgalinin hızlanması ve bölgedeki Müslüman ülkelerin Filistin’in aleyhine olacak şekilde Siyonist rejim ile anlaşmalar imzalamaları neticesinde, bir varlık yokluk gerekçesiyle Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugayları İsrail’e karşı Aksa Tufanı Operasyonu’nu başlattı. İsrail’in bu operasyona cevabı ise Gazzeli sivillere yönelik soykırım oldu.

■7 Ekim 2023 - Varlıklarını, terörist Yahudilerle işbirliği yaparak, Yahudileri koruyarak, devleti Yahudilere peşkeş çekerek idame ettiren Yahudi yahut Yahudi tıynetli Kemalistler, Aksa Tufanı’ndan beri Hamas’ı hedef aldı. Topraklarını müdafaa eden Hamas’ı teröristlikle suçladı.

■9 Ekim 2023 - ABD'nin New York kentinde Times Meydanı'nda Filistin'e destek gösterisi düzenlendi.

■17 Ekim 2023 - Siyonist İsrail, Gazze'deki El-Ehli Baptist Hastanesi'ni bombalayarak bine yakın kişiyi katletti.

■18 Ekim 2023 - İsrail’in katliamları Türkiye’nin birçok şehrinde protesto edildi. Müslümanlar İsrail konsolosluklarına akın etti.

Necip Fazıl'ın polisiye romanı: Meş’um Yakut Necip Fazıl'ın polisiye romanı: Meş’um Yakut

■31 Ekim 2023 - Bolivya, İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesti.

■18 Ekim 2023 - Avrupa'nın birçok şehrinde Filistin'e destek eylemleri düzenlendi.

■1-6 Kasım 2023 - Ürdün, Şili, Kolombiya, Bahreyn, Honduras, Güney Afrika ve Çad İsrail'deki büyükelçisini geri çağırdı.

■14 Aralık 2023 - Berlin Hür Üniversitesinde bir grup, amfide Gazze’deki soykırımı protesto etti. Protestolar Avrupa’nın birçok üniversitesine yayıldı.

■21 Aralık 2023 - Gazze'de soykırım sürerken, Facebook ve Instagram gibi platformları yöneten Meta başta olmak üzere sosyal medya şirketleri, Filistinlilere karşı sansür uygulamaya devam ediyor. "Siyonist" kelimesini yasaklayıp, Filistin yanlısı hesapları kapatıp, paylaşımları engelliyorlar.

■29 Aralık 2023 - Güney Afrika Cumhuriyeti, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine UAD'de dava açtı.

■30 Aralık 2023 - İsrail'in Filistinlilerin organ çaldı.

■28 Şubat 2024 - ABD Hava Kuvvetleri askeri Aaron Bushnell, Gazze'deki soykırıma ortak olmayacağını söyleyerek İsrail'in Washington Büyükelçiliği önünde kendini yaktı.

■22 Nisan 2024 - ABD'nin New York kentinde başlayan Filistin yanlısı protestolar, ülkenin prestijli üniversitelerine yayıldı. Üniversite yönetimleri ile öğrenciler karşı karşıya gelirken, yüzlerce öğrenci gözaltına alındı.

■30 Nisan 2024 - Anadolu Akıncısı Hasan Saklanan, Müslüman Anadolu’nun şerefini, haysiyetini, izzetini canı bahasına müdafaa etti ve Kudüs’te işgâlci Siyonist askerlere yönelik bir saldırı gerçekleştirdi. Ardından şehadet şerbetini içti.

■1 Nisan 2024 - İran Devrim Muhafızları, İsrail'in Suriye'nin başkenti Şam'daki İran Konsolosluğu binasına düzenlediği saldırıda yedi subayın öldüğünü duyurdu.

■17 Nisan 2024 - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti'nin TBMM grup toplantısında “Kuvayi Milliye neyse Hamas da odur. Bunu söylemenin bir bedeli olduğunun da farkındayım. Ne suikast girişimlerinize ne de darbe kalkışmalarınıza boyun eğmeyeceğim” ifadelerini kullandı.

■2 Mayıs 2024 - Türkiye İsrail’le ticaretini durdurma kararı aldı.

■19 Mayıs 2024 - Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu için tutuklama emri çıkardı.

■27 Haziran 2024 - Bursa'da “Gazi’den Gazze’ye: Bir Nefes” isimli program düzenlendi. Programda Gazze'deki direniş ve bu direniş karşısında dünyanın vaziyeti ve Müslümanların neler yapabileceği konuşuldu. Sohbette İsrail’e yönelik boykotun önemine dikkat çekildi. Filistin davasına daha aktif bir şekilde sahip çıkılması gerektiği vurgulandı. Türkiye'den İsrail ordusunda görev alan katillerin vatandaşlıktan çıkarılması talep edildi. Yahudi emperyalizminin tekerine çomak sokucu işler yapılması gerektiği dile getirildi.

■25 Temmuz 2024 - ABD kongresinde “Onur Konuğu” sıfatıyla konuşan Netanyahu, binlerce Filistinlinin şehit edildiği Gazze'nin Refah kentindeki durum için, hiç sivilin öldürülmediğini öne sürdü. Konuşması sırasında içeride alkışlanan Netanyahu dışarıda çok sayıda Filistin destekçisi tarafından protesto edildi.

■28 Temmuz 2024 - Gazze'de savaş suçu işleyen çifte vatandaşlı siyonistlerin Türkiye vatandaşlığından çıkarılması ve yargılanması talebiyle Büyük Doğu Akıncıları Derneği öncülüğünde Beyazıt'ta bir eylem düzenledi. Eylemde Türkiye'deki siyonist katillerin yargılanması ve mal varlıklarına el konulması gerektiği çağrısı yapıldı. 21. yüzyılın Müslümanların çağı olacağı belirtildi. Müslümanlar boykota davet edildi.

■31 Temmuz 2024 - Hamas lideri İsmail Haniye, İran’ın başkenti Tahran’da düzenlenen alçak saldırı sonucu şehit oldu.

■6 Ağustos 2024 - Hamas, 7 Ekim'de İsrail'in güneyinde düzenlenen saldırıları planlayan ve Gazze'deki en üst düzey yetkilisi olan Yahya Sinvar'ı yeni lideri olarak seçti.

■7 Ağustos 2024 - Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhindeki soykırım davasına müdahillik beyanını Divan'a sundu.

■19 Ağustos 2024 - Kolombiya İsrail’e kömür ihracatını durdurdu.

■28 Ağustos 2024 - Yahudi askerler, hava kuvvetleri koruması altında Batı Şeria'nın kuzeyinde yer alan Cenin, Tulkerim kentleriyle mülteci kamplarına, Tubas yakınlarındaki El-Faria Mülteci Kampı'na baskınları ve saldırıları artırdı.

■2 Eylül 2024 - Amerika Birleşik Devletleri'ne (ABD) ait USS Wasp (LHD-1) adlı amfibi hücum gemisi İzmir Limanı'na demir attı.

■6 Eylül 2024 - Batı Şeria'da İsrail karşıtı eylem sırasında terörist İsrail askerlerince açılan ateş sonucu Ayşenur Ezgi şehit oldu.

■8 Eylül 2024 - İsrail, Hizbullah Hareketi’nin kalesi niteliğindeki Dahiye’nin Burj el-Beracine, Kifaat, Şuveyfat, Hades ve Leylaki bölgelerindeki binalara onlarca saldırı gerçekleştirdi ve yüzlerce kişiyi katletti.

■27 Eylül 2024 - Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İsrail’in gerçekleştirdiği suikast sonucu pek çok siville beraber katledildi.

■İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları neticesinde Aksa Tufanı’nın birinci sene-i devriyesinde görüşmüş oldu ki, siyonistler Gazze ile sınırlı kalmayacak ve Arz-ı Mevud dedikleri topraklarda hâkim olmak üzere savaşı Suriye’den başlayarak bölgeye yayacaklar.

aksa tufanı-1

AKSA TUFANI İÇİN NE DEDİLER?

Ayçin Kantoğlu:

“Filistin’de yaşanan birçok hadiseyi idrakler almıyor. Ben bazı videoları gördüğümde "Ben bunu yapamazdım, böyle davranamazdım" diyorum.

Değil mi? İnsan kendisiyle çok tenakuza düşüyor. Yani nasıl olabiliyor? Biz de evlat yetiştiriyoruz. Ve biz de çocuklarımızın kirpiği eğildiği zaman yüreğimizin, canımızın çekirdeği sızlıyor. Şimdi nazlı evladını, o biricik emelini, ümidini toprağa veriyorsun kendi ellerinle. Ve hamd ediyorsun. Tabiî, bunun gidemeyeceği mevzi olmadığını herhalde herkes görüyor. Siyonistler imkân olsa bu mesajın gittiği her yeri bombalarlar. Göğe yükselen ahları bombalarlar. Mevla’ya, arşa çıkan duaları bombalarlar ama güçleri buna yetmiyor. Dolayısıyla Gazze'nin etkisi dünyanın her yerinde, en ücra, en uzak köşelerde bile kendisine asker edeceği insanları topluyor. Batı'da gördüğümüz bu mânadaki arayış Gazze ile sanki yola girecek gibi. Bu elbette Batı toplumları için bir müjde. Peki bizim için ne? Buna bakmak lazım. Çünkü onlar arayışlarını tamamlamadılar. Ama biz sanki bulduğumuzla kalmış gibiyiz. Öyle olduk. O yüzden toparlanmak lazım.”

Cemal Toptancı:

“Türkiye'nin savaşa katılması memleketin kurtuluşu olacaktır. Bizim bir savaşa ihtiyacımız var. Bizim İsrail'le mutlaka bir savaşa ihtiyacımız var. Bizim kan dökmemiz lazım. Yani kanımızın dökülmesi lazım. Çünkü düşünce alanında, söz söyleme alanında tükendik. Refah seviyemiz yükseldikçe kendi öz kültürümüzden, öz benliğimizden uzaklaştık. Birkaç gündür İstanbul'dayım. Burada yiyecek ve içecek mekanlarına bakıyorum. Her şey yabancılaşmış. Kültürel istilaya altındayız. Hâliyle bu benim inancıma da zevâl getiriyor. Her yönüyle kendisine yabancılaşan insanımız bu savaşla da diriliş bulacak. Savaş bizi diriltecek. Savaş bizi birleştirecek.”

Murat Özer:

“Filistinlilerin toplam nüfusunun yarısı kadarı, Filistin'de yaşayan işgal altındaki topraklarda yaşayanlar kadar, şu anda dünyada mülteci olarak yaşıyor. Yani bu, 7 Ekim'e kadar, mücadeleler ne kadar ağır koşullar altında verilmiş olursa olsun, Filistinliler mülteci durumuna düşmüşler. Fakat 7 Ekim'den bugüne kadar, yani yaklaşık bir yıl geçecek ve hiçbir Filistinli mülteci durumuna düşmüş değil. Bu belki de en büyük kazanımdır. Filistinliler kendi topraklarında şehit olsalar da orada yaşamaya devam ediyorlar. 40.000'den fazla şehit vermiş durumdalar. Ama bu tabii ki, yani diğer bölgedeki durumlarla mukayese edildiğinde, mesela Suriye'deki Nusayri rejimine karşı verilen mücadelede 1 milyon şehit var, milyonlarca mülteci var. Yani bu son 11 yılıyla mukayese edildiğinde, Filistin mücadelesi, hiçbir şekilde son bir yılda karşılığında çıkan şeye bir tek bile mülteci verilmiş değil. Filistinliler topraklarını terk etmiyorlar. Bu, İsrail'in asla kabul edemeyeceği bir şeydi. Çünkü İsrail'in bütün savaş stratejisi Filistinlilerin Filistin toprakları dışına sürülmesi üzerine kurulmuştu.

7 Ekim harekatıyla beraber aslına bakarsanız birinci şey bu oldu ve bu başarılı oldu. Bütün dünyanın özellikle İslâm dünyasının gündemine bunu getirmeyi başardılar. Arap rejimlerinin İsrail'le yakınlaşma teşebbüsü tamamıyla ortadan kaldırılmış oldu. Hatta Suudi Arabistan daha da ileri gitti ve Filistin'deki bu soykırım bitirilmeden asla bir daha masaya dönülmeyeceğini açık ve net bir şekilde söyledi.”

İHH Mütevelli Heyeti Üyesi Osman Atalay:

“Şu an yapmamız gereken şey, hukukçular, sivil toplum örgütleri, insanî yardım ve tabii ki Ak Parti hükümeti, Filistin’i sürekli gündemde tutmalı. Ak Parti hükümeti sürekli Avrupa'da bunu gündeme getiriyor, Dışişleri Bakanı toplantılar yapıyor. Aynı zamanda Ortadoğu ülkeleriyle de bu yapılıyor. Bu güzel bir başlangıç oldu ve devam ettirilmesi gereken en önemli ayağı sivil toplum. Hukukçular, sivil toplum, insanî yardım, bunlar hem Arap ülkeleriyle, özellikle Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün hedef alınarak ve yine batı ülkelerinde sosyal demokratlar ve Filistin davasına destek veren ülkelerle ilişkilerin sürekli diri tutulması gerekiyor. Yani Gazze Refah Kapısı'nın insanî yardıma ve ilaca açılması için gündem yapılmalı. Meydanlardaki yürüyüşlerimiz, bağırış çağırışlarımız artık biraz daha somut, dikkat çekici çözümlere Batı tarafından, daha organize, örgütlü şekle dönüşmeli. Hukuk tarafından da teknik olarak her şey ortaya dökülmeli. İsrail'in bu işi yaptığını artık herkes biliyor, gördü. Artık insanlar sosyal mecralarda o görüntülerden etkilenmiyor, insanların gözü doydu ama biz iki şeye dikkat çekmeliyiz. İnsanlar ilaç, su ve gıdasızlıktan ölmeye başladı. Bunun için yapmamız gereken şey Mısır kapısını, Ürdün kapılarını açarak gıda ve ilacın, suyun girmesini sağlamak, normal bir süreci başlatmak. Bunun için Mısır, Suudi Arabistan'a ve Ürdün’e -ki bunlar önemli ülkelerdir- baskı yapılması ve yine uluslararası alanda Avrupa'da özellikle, siyasî partiler, üniversitelerle hukuk mücadelesi yaparak Filistin’e yardımın girmesi sağlanmalı.”

Önder Ankara İmam Hatipliler Derneği Eğitim Komisyonu Başkanı Alparslan Aydar:

“7 Ekim'den hemen sonra ABD ve İngiltere tarafında Akdeniz'e gönderilen savaş gemilerinin silah donanımı Cihat Yaycı’nın ifadesiyle bölgedeki tüm ülkelerin sahip olduğu silah donanımından daha fazlaydı. İran ve İsrail birbirleri üzerinden meşruiyet sağlayan düşman kardeşler olduğu dikkate alındığında o gemilerin bizim için geldiği gerçeği asla unutulmamalıdır. Türkiye her şeyden önce böylesine büyük bir çatışmaya hazır değildir. Türkiye, dünyanın büyük bir savaşa hazırlandığı bu atmosferde içerideki toplumsal çatlakları bir an önce tamir etmenin yolunu bulmalıdır.

Batı dünyası kaostan beslenir. Önce tüm kuvvetleriyle üzerinize çullanırlar ardından azınlık bir grubu çoğunluğun başına bekçi dikip giderler. Sonrası ya diktatörlük ya da iç savaştır.

Bu şartlar altında iktidar ve muhalefetiyle boykot en güçlü silahlarımızdan biridir. İktidar kanalı tüm olumlu çaba ve adımlarına rağmen iyi bir sınav verememiştir. Önceleri yasaklanmayan ticaretin kamuoyu baskısı karşı konulamaz bir noktaya geldikten sonra ticaretin yasaklanması çok önemli bir gelişmedir. İsrail'in yargılanmasının sonuçlarını bekleyerek uluslararası arenada meşruiyet arayışı ile izah edilmeye çalışılan söz konusu gecikmenin insanların vicdanında meşru bir karşılık bulduğunu söylemek kolay değildir.

Yerli üretimin önündeki engelliler kaldırılmalı ve yerli yatırımcının siyonist uluslararası şirketlerin pençesine terk edilmesine mâni olunmalı. Milli sermayenin siyonist sermayenin cebine vergisiz aktarımının önündeki en büyük engellerden biri olarak ifade edilebilecek Troy Kart’ın sosyal medya hesabının yılda üç beş tweetle yetinmesinin izahı da mümkün görünmemektedir.

Yılmaz Bilgen’in haberine göre sayıları dört bine yaklaştığı tahmin edilen çifte vatandaşlar İsrail’de katliamın muhtemel ortaklarıdır. Fakat henüz yargılanmaları noktasında somut bir adım söz konusu değildir. Seçimden önce İsrail ile ticaret üzerinden iktidarı kıyasıya eleştiren muhalefet, belediyeler üzerinden elde ettiği kısmî iktidar dikkate alındığında tüm iddialarını unutmuş gözükmektedir. Muhalefet partilerinin sahip olduğu belediyelerde İsrail ürünlerinin ya da İsrail'e destek olan firmaların ürünlerinin şimdiye kadar çoktan boykot edilmiş olmaları gerekirdi. Sonuç hepimizin malumdur. Görünen o ki seçimden önce muhalefet tarafından ısrarla gündeme getirilen İsrail ile ticaret meselesi, milletin sergilediği boykot kararlılığını kırmak amacıyla gündeme getirilmiştir.

Tüm bunlar önemli olmakla birlikte ferdî anlamda nerede durduğumuz en önemli noktadır. İsrail'e taşınan petrolün yaklaşık üçte biri Bakü Ceyhan boru hattı üzerinden sağlanmaktadır. İktidar kanadının söz konusu uygulamasını haklı olarak eleştirirken boru hattının en büyük ortağı BP'den yakıt almaya devam etmenin ya da İsrail malları ve İsrail'e destek veren firmaların ürünlerini kullanmanın izahını yapmak zordur. Suçu başkalarına atmak kolaydır fakat bu bizlerin sorumluluğumuzu ortadan kaldırmaz.”

Röportajların tamamını Aylık Baran Dergisi’nin 32. sayısından okuyabilirsiniz.

Aylık Baran Dergisi