Tarih 1999, Büyük Müjde; “Dik durun karşınızda leşler var” ve “1999 yılı Kurtuluş yılı”… İnkılâb bir sanatçı işidir ve ancak bir ihtilal-inkılâb sanatçısı dünyayı değiştirip dönüştürebilir… Mermer’e inen ilk çekiç kadar, şekil almaya başladığı ilk anlarda önemlidir. İlk çekici vuran sanatkar, beslendiği Mutlak Fikrin kanatları altında sanat eserini “göze hitap eden tarzda” ortaya koyduğu anda Müjdeyi de vermiştir; “DİK DURUN KARŞINIZDA LEŞLER VAR.”
“Kurtuluş” sırrı ve kurtarılmış olmanın rahatlığı ile inkâr psikozuna girenler, yaratılışın sırrına ne kadarda uygun davranıyorlar. Nitekim, Allah tarafından yaratılmış insan az bir kendine gelince, ilk iş Allah’ı, kendini yaratanı inkâr hastalığına düşer. Kurtulmamış-kurtarılmamış olsaydık şimdi bu hâlde miydik?.. İlahi lütuflar ve kerem sahiplerinin ikramları ve tevazuları... Hepsi hem bedahet halinde orta yerde ve hem de hikmetleri ile birlikte sırlanmış perdelerle kapalı… Müslüman Anadolu halkı O’nun önderliğinde Kısas’a doğru gidiyor. Sadece 28 Şubat değil, 28 Şubat’ın temsil ettiği tüm mana ve madde ile… Yani Batı ve Batıcı ile Yahudi ve Yahudici ile hesaplaşmanın arifesinde.
Allah’ın emrine pazarlıksız sahip çıkanların ve onun mücadelesini ona ortak koşmadan, “Allahsız iş yapılmaz” hükmü yerine “Amerikasız iş yapılmaz” şirk ifadesini koyanlardan olmadan, Yahudi ve Hıristiyan Küfür aleminin sevimli “Hoc’fendisi olmaktansa aynı küfür aleminin nefret edilen Selahaddin’i, Fatih’i, Abdulhamid’i olmayı murad eden bir grup insanın, kurtuluşumuzda payı büyük ve şimdiki rahatlığı da bu insanlara borçluyuz. Korkakların Amerika’ya kaçtığı, Avrupa Birliğine sığındığı, bugün en mühim yeri ele geçiren bir kısım zevatın dün söylediklerini ertesi gün reddettiği bir dönemde, Allahsız rejim mensuplarının, kandan beslenen vampirler gibi Müslümanların üzerine saldırdıkları bir zaman bu “İNSAN” insanlar DİK DURUN KARŞINIZDA LEŞLER VAR muazzam aksiyonunu göstermiş, tarihe “bir avuçtuk, gökte yıldızlara döndük” misali adlarını altın harflerle yazdırmışlardır.
Tarih 11 Eylül 2001, Dünya’nın gözü bir avuç Afgan Mücahidinde. Göklerde bir şölen var besbelli, yeryüzünün bütün gözleri bu Müslümanlara dönük… Yolculuk var şahadete ve zafere… “Kâfiri ininde vurma” operasyonu bütün ihtişamıyla zuhur edecek birazdan…
Kıyametin alametlerinden “yüksek yüksek binalar” ve yine “sığır çobanlarının hakimiyeti” tecelliler mekanında… Masmavi gökyüzünden iki ışık beliriyor, yeryüzü aydınlanacak, ruhlar dirilecek birazdan… Her mücahid biraz da şairdir, şiire dair ruhi bir iştiyakı arzusu vardır ve şimdi son şiirini yazmak üzeridir Afgan Akıncıları…
Yolculuk var, bir merkezden bir başka merkeze… “Sen oradan kıracaksın zinciri ben buradan/ Bir gün mutlaka kavuşacak ellerimiz” diyen Şair’in “EL”i belirir Anadolu’da, Metriste Akıncılar şahlanır, Bandırmada şehitler sıraya girer…
200 yıldır Barbarlığı ile insanlığa rahmet okutan katiller sürüsünün, hırsızlığı ve dolandırıcılığı meşrulaştırarak milyarlarca insanın emeğini sömüren emperyalistlerin, bir takım medya ve ayak oyunları ile milletleri birbirine kırdıran soykırım ustası kapitalist işgalcilerin yaşadığı yerler bu merkezlerden biri…
Çok uluslu teröstlerin az sayıdaki başları, kağıt üzerinde çekip çevirmekte dünyayı. İki önemli merkez; biri sömürgecinin ticaret merkezi, diğeri ise sömürünün güvenlik merkezi... Biri sömürünün muhasebesini yaparken diğeri güvenliğini sağlamakta… Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon… Sömürge binaları, ticaret ve istihbarat yuvaları, “kubur farelerine denk” hayatın mimarları, mühendisleri ve inşâ yerleri…
Namusunu Batıcı’nın çirkin emelleri arasında kaybetmiş, vatanının bombalanmamış tek karış toprağı kalmamış, her gün şehit haberleri gözleri çukurlaşmış Müslümanlar yürekleri bir nebze ferahlasın istiyor. Kısas istiyor haline, kısas istiyor derdine, kısas istiyor canına. Çünkü biliyor ki KISAS’TA BEREKET VARDIR.
Bakmayın günümüze kadar düşe kalka gelişine, 11 Eylül 2001, ABD özelinde Batının çöküş ilanıdır. Nihayetinde Müslümanlar bu zaferin ilan edilişi ile birlikte Batıya, ABD’ye azıcık yüklenebilseydi, bir defa tükürebilseydi suratına ve 11 Eylül Akıncıları’nın davasını sürdürebilseydi, bugün ABD diye bir devlet olmayacaktı. Yinede KISAS’ta bereket vardır hikmetinden nasiple yeryüzünün her bir tarafında Müslümanların üstündeki baskılar azaldı, zalimler bertaraf edilmeye çalışıldı ve bugün içten içe kaynayan Arap dünyası ve isyanların kaynağında bile 11 Eylül “Kâfiri İninde Vurma” operasyonunun etkisi vardır. Kâfir ABD, kâfir Avrupa Birliği ve kâfirlerle işbirliği halinde olan herkes KISAS’ın acısını damarlarında hissetti.
Kâfirin canı yandığında Ilıman İslam’ın baş hoc’fendisi hemen devreye girmiş ABD'deki 11 Eylül 2001 Tarihli Terörist Saldırı Münasebetiyle 06.11.2001’de şu taziye’yi yayınlamıştır. “Bütün terör faaliyetleri, kimden ve nereden gelirse gelsin, barışa, huzura vurulan en büyük darbedir. Hangi sebeple ve hangi maksada yönelik olursa olsun, hiçbir terör faaliyeti katiyen tasvip edilemez. Terör, bir kurtuluş mücadelesi şekli olamaz. Ayrıca terör, pek çok masumu da kurban alır. İnsanlık tarihinin şu son yarım asrını dolduran terör faaliyetleri, başlangıçta teröre maruz tarafa zarar veriyor gibi görülse de, nihai zararı neticede daima teröristlerin aleyhine olmuştur. Bu sebeple, ABD'deki bu terör hareketi, yalnız ABD'ye yapılmış bir hareket değil, dünya barışına karşı yapılmış menfur bir sabotajdır. Bunu, ancak insanlıkla alakası olmayan cani ruhlular yapmış olabilir...”
düşmanın üstüne gidemiyorsan eğer
eğer "yaradandan" çok korkuyorsan ondan
kölece de olsa yaşama tutkun
aşkınsa yaradana sevginden
ve fikir dediğin eğer
kaçanın can simidi
kuş tüyünden bir yataksa
öfkeden ıraksa
sığınaksa
ve inanç dediğin
yürüyeni durdurmaksa
sen! kötü kadından beter
git kuyruk salla düşmanına
yaran, zararsızlığını göster
ve seyret elde silah döğüşeni
Tarih 2011, 11 Eylül “Kâfiri ininde vurma” operasyonunun üzerinden tam 10 yıl geçmiş ve her yıl katlanarak artmış AB-D’nin acısı ve genişlemiş yarası. Şimdi leşi kalkmak üzere yeryüzünden. 2012’yi görmez diyenler kendilerine SEN YIKMAZSAN YIKILMAZ düsturunu iş ve gaye edinmiş. Müslüman’ın görevi son ana kadar, İslâm’ın yeryüzünü şereflendirmeye başladığı andan itibaren “küfür tek millettir” ölçüsünden hareketle, İslâm’ı kabul etmeyen kâfir Hıristiyanlarla, kâfir Yahudilerle, kâfir Budistlerle İslam’ın emrettiği ölçüler mucibince kan pahası can pahası mücadele etmek ve Hakkın sesini duyurmaktır. 11 Eylül’de yapılan da “Barbarlıkta sınır tanımayan Kâfirleri ininde vurma” operasyonudur ve SEN YIKMAZSAN YIKILMAZ düsturunun aksiyona dönüşmüş halidir.