Hadise, geçtiğimiz günlerde Yunanistan açıklarında meydana gelen göçmen teknesi faciasında hayatını kaybedenler. Yunan sahil güvenliğinin kasten yahut ihmalkâr davrandığına yönelik iddialar gündemdeyken ölü sayısının 500’e yükselmesi beklenen facianın bir cinayet olduğuna dair suçlamalar da söz konusu.

Peki, konu hakkında konuşulan şeyler neler?

Tabiî ki öncelikle magazin. Neymiş efendim, İngiliz bir zenginin de içinde bulunduğu Titanik’in enkazını görmek için dalan bir mikro denizaltı kayıpmış, dünya çapında boğulan mülteciler gündem edilmezken bu konu konuşuluyormuş.

Yahu milletin ne konuştuğundan size ne? Dünya çapında hukuk insanların konuşmalarına göre mi işliyor? Kimse neden Birleşmiş Milletleri, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğini, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyini, BM Yüksek Adalet Divanı’nı sorgulamıyor da milletin ne konuştuğunun peşinden koşuyor.

Paravana dikiz!

Milletin neye baktığını, daha doğrusu milleti nereye bakmaya yönlendirdiğinizi bol bol konuşun; ama müesses nizâmın etrafında şekillendiği en temel müessese olan Birleşmiş Milletleri sakın konuşmayın. Yok ya.

Biz şimdi merak ediyoruz?

Her konunun uzmanı olarak ekranlarda konuşanlardan biri muhakkak bunun da uzmanıdır ve umuyoruz ki cevaplarlar.

Yunanistan’ın 500 mültecinin ölümüne sebebiyet veren bu katliamı karşısında Birleşmiş Milletler’in üzerine düşen bir vazife var mıdır? Yâni Birleşmiş Milletlerin alâkalı organları yaşanan bu hadiseyi gerekirse yargı konusu yapmak üzere soruşturuyor ve bu soruşturma neticesinde Yunanistan suçlu bulunacak olursa cezalandırılacak mıdır? Bu bir.

İkincisiyse, Birleşmiş Milletlerin üzerine düşen bir vazife yok mudur?

Eğer ki BM’nin üzerine düşen bir vazife var da yerine getirmiyorsa yahut BM’nin üzerine düşen bir vazife yoksa, bu Birleşmiş Milletler müessesesi müesses nizamın başat aktörü konumundaki esas beşli çete diyebileceğimiz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimî üyelerinin menfaatlerini dayatmaktan başka ne işe yarar?

Madem ki “Dünya beşten büyükse”, şimdi, bunun sorgulanması-sorgulatılmasının tam yeri, tam zamanı değil de nedir?

Zenginlerin denizaltısı konuşuluyormuş da, Yunanistan tarafından batırılan mülteci teknesi konuşulmuyormuş.

Tüm bu hadiseler cereyan ederken BM ne yapıyor diye merak ettiyseniz onu da hemen cevaplayalım: “Birleşmiş Milletler Mülteciler Örgütü (UNHCR) Türkiye şubesi, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde, UNHCR ile gerçekleştirdiği multimedya iş birliği kapsamında dünyaca ünlü sanatçı Platon’un büyüleyici eserlerinin sergilendiği ‘Evden Uzakta Umut’ adlı dijital sergiyi düzenledi. Dünyanın çeşitli yerlerindeki çatışma ve zulümden kaçan ve şu anda Türkiye’de yaşayan mültecilerin fotoğrafları, etkileyici kısa bir belgesel eşliğinde evrensel olan özgür, güvende, saygın, değerli ve ait olma isteklerini keşfediyor

Görüş: Elm sokağı rejimi Görüş: Elm sokağı rejimi

Yavuz Beyoğlu