Üniversiteler, evrensel düşünme evleri. Bilim ve araştırma buralarda evrensel şekilde yapılır. Modern üniversite, Batı'da aydınlanma ve hümanist felsefe ruhuna dayanır. Kapitalizm ve nasyonalizmin ürettikleri, bu ruhu kimi zaman ciddi bir şekilde zedeleniyor.
Bilim yapmak ve araştırmalar gerçekleştirmek temelde dogmalara karşı savaş açmaktır. Dogmatizme mesafeli davranmaktır. Nitekim Batı tarihinde Kilise ve Nasyonalizm dogmatizmine karşı üniversiteler büyük mücadeleler vermişler. Baskıcı, mutlak ve tekçi yaklaşımlara karşı evrensel, çoğulcu ve serbest bilim üretimini başlatmışlar. Cambridge, Oxford, Sorbonne, Heilderberg, Berlin, Frankfurt Üniversiteleri böyledir. Burada yetişen filozoflar, sosyologlar, siyaset bilimciler ve teologlar Batı aydınlanmasına ve bilimine öncülük ettiler. Frankfurt Üniversitesi, Frankfurt Okulu'nu doğurdu. Birçok bilim insanı burada kapitalizmi ve modernliği en acımasız bir şekilde eleştirdi. Yeni yaklaşımlar ve yeni yollar ortaya koydular.
68 Kuşağı, Batı üniversitelerinde boy verdi. Adorno, Bourdieu, Foucault, Sartre bu ortamlarda yetiştiler, fikirler geliştirdiler. Krizde olan Batıya yeni fikirlerle yardım etmeye çalıştılar. Edward Said, Oryantalizm teorisini ABD'de, üniversitede geliştirdi. Bilim dünyasına yeni bir soluk getirdi. Sosyolog Bourdieu, Homo Akademicus çalışmasıyla üniversitelerin yaşadığı derin problemlere de işaret eder. Ancak Bourdieu, kitaplarını, araştırmalarını ve özgün çalışmalarını üniversitelerde yaptı. İşçilerle ve eylemcilerle sokakta yürüyerek akademik mağarayı da aştı. Bilimin topluma fayda ve onu aydınlatma yönünü bizzat eylemleriyle gösterdi.
Batı üniversiteleri bugünlerde aydınlanma ruhu, bilim ve özgürlük konularında sınavdan geçiyor. Berlin'de, dünyanın en önemli bilim merkezlerinden birinde, Prof. Dr. John Kean'in anlaşması iptal edildi. Köln'de, Prof. Dr. Nancy Frazer de aynı akıbete uğradı. Gerekçe, Gazze'ye destek eylemleri. Onlar, İsrail'in yaptığı katliamları kınayan bildirilere imza attılar. Bilimin mesuliyetini üstlendiler. ABD'de, Atlanta'daki Emory Üniversitesinde çok daha berbatını gördük. Polis, üniversitenin Felsefe Bölüm Başkanı profesöre ve ekonomi profesörü Caroline Fohlin'e ters kelepçe takarak ve kampüste sürükleyerek tutukladı.
ABD Üniversitelerinde öğrenciler ayakta. Adeta yeni bir 68 kuşağı hareketi yaşanıyor. Harvard, Colombia, Texas, Yale, Minnesota, Michigan, Ohio, Massachusetts gibi önemli üniversitelerde öğrenciler protestolarda bulunuyor. Üniversite kampüslerinde çadır açıyorlar. İsrail'in Gazze'de yaptığı katliamları protesto ediyorlar. İsrail'e finansal desteğin kesilmesini istiyorlar. Bugün aşırı sol parti vekili Rima Hasan da Sorbonne Üniversitesindeki protestocu öğrencileri ziyaret etti. Netanyahu, bütün bunlardan rahatsız. Emir veriyor baş katil: "Yahudi karşıtı çeteler Amerikan Üniversitelerini ele geçirdi. Durdurulmalı".
Batı üniversitelerinde özgürlük ve evrensellik yeniden fanatizmle karşı karşıya geliyor. Dogmatizm bu defa kiliseden gelmiyor. Engizisyon mahkemesini de kilise kurmuyor. Hitler de ortalarda yok. Doğrudan Netanyahu ve Siyonizm ortama hâkim! Onlar akademik özgürlüğü boğuyorlar, bilimsel özgürlüğün Filistin'e düşen payını yok ediyorlar. Akademisyenleri, "kitap yüklü merkepler" halinde tutmak istiyorlar. Buna direnenlerin de ya iş akitlerini sona erdiriyorlar ya da ters kelepçeyle kampüslerde tutukluyorlar. İngiliz, Yahudi, Hristiyan kimliklerine bakmıyorlar. Siyonizm'e tavır almaları, Siyonizm yalanlarını ifşa etmeleri ve katliamlarını protesto etmeleri yeterli.
Bir zamanlar Yahudilere yapılan baskılar için yürüyen ve eleştirilerde bulunan akademik zihniyet, şimdi de bu vicdanı Filistinliler için ortaya koyuyor. Bugün Nancy Frazer ve John Kean öyle insanlardır. Birisi Yahudi, diğeri İngiliz. Ama onlar insanlara insan olarak bakıyorlar. Bilimlerini insanlara adalet için kullanıyorlar. Üniversitenin evrensel bilim zihniyetini eylemleriyle ortaya koyuyorlar.
Emory Üniversitesi kampüsünden ters kelepçeyle sürüklenen kadın profesör, Batı Üniversitelerinde dolaşan Siyonizm hayaletine karşı aklın, bilimin ve insanlığın ruhudur. Üniversitelerde çadırlar açan ve yürüyüşler yapan öğrenciler vicdanın sesidir. Siyonizm'e itaatsizliğin görkemli eylemleridir.
Ergün Yıldırım, Star Gazetesi