Modern zamanların son Auschwitz’i olarak Sednaya hapishanesi. Esad yönetiminin “insan mezbahası” olarak adlandırılmış. Ve bu hapishanenin alt katlarındaki insanlara hâlâ ulaşılamıyor. Modern dünya bugün Nazi Almanya’sındaki gibi tüyler ürpertici bir durumla karşı karşıya. Ama nedense Batı medyasında kıyametler kopmuyor. Hiçbir Batılı iktidar Beşar Esad’ın yaptığı bu vahşetleri kınamıyor. Bu haliyle insan denilen varlık hâlâ şaşırtmaya devam ediyor. Her şeye rağmen bu vahşet urunu bir şekilde patlatan iktidarın Türkiye’ye ait olması birçok açıdan şaşırtıcı. İtiraf etmek gerekir ki bu olaya işin insani tarafından bakıldığında gerçekten hayranlık uyandırıcı. İktidar ölçtü biçti ve Ortadoğu’da Soğuk Savaş döneminden kalma en büyük en sinsi Baas rejiminin urunu patlattı. Esad rejiminin iç yüzünü modern dünyanın gözüne soktu. Kabul etmek gerekir ki, 22 yıllık iktidarındaki onca gelgitli politikasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun politik eliti artık siyaseti Türkiye’deki ortalama siyaset anlayışının çok üstünde bir genle yapıyor. CHP’nin siyaset esnaflarının ona ulaşmasına imkân yok.
- Sednaya Hapishanesi! "Asker içeriye girip birini öldürmeden çıkmazdı"
- "İnsan mezbahası" olarak adlandırılan Sednaya cezaevi
- Sednaya Cezaevi'nde hücrede doğan çocuklar hayata dair hiçbir şey bilmiyor
- Nusayri rejiminin korkunç zulmü: Sednaya
- AFAD Sednaya'da aramalara başladı
Demek ki Beşar Esad’ın baskı rejiminden kaçıp Türkiye’ye sığınan mültecilerin hissettiği ama Türk halkına bir türlü izah edemediği hayaletin tam adı Sednaya hapishanesiymiş. Kim ne derse desin tarih Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Suriye’deki Baas rejimini deviren ve modern zamanların son Auschwitz’ini ifşa eden bir politikacı olarak yazacak. Beşar Esad sonrası Suriye’de yaşanacak siyasî gelişmeler, İsrail’in bölgedeki yayılma politikasını bundan bağımsız olarak tutuyorum. Ortadoğu’da bu denli köklü bir değişimi gerçekleştirebilen bir iktidarın Siyonist İsrail’in yayılmacı politikasını bölgedeki siyasî ve askeri aktörleri kullanarak bloke edemeyeceğini düşünmek bana pek mantıklı gelmiyor. Çünkü Türkiye olarak artık başka bir yerdeyiz.
Normalde bu denli bir vahşetin dünyaya ifşa edilmesini müteakiben geçiş hükümetinin Şam’da bir Nürnberg mahkemeleri gibi mahkemeler kurup Beşar Esad döneminde işlenen suçlara karışmış bütün Baasçı pislikleri yargılamaları ve cezalarını infaz etmeleri gerekir. Bu aynı zamanda yeni kurulan Suriye iktidarına hukukî açıdan meşruiyet de sağlar. Yani Beşar Esad iktidarını insanlığa karşı işlediği mahkemece sabit şu suçlardan dolayı devirdik!
Tekrar ediyorum. Tarih, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, modern zamanların son Auschwitz’ini ifşa eden bir politikacı olarak yazacak.
Bizim Milli Görüşçülere gelince; şu Soğuk Savaş döneminden kalma politik kehanetleri bir kenara bırakın artık. Modern dünya bir makine mühendisinin aklının alamayacağı kadar karmaşık ve değişken olgularla dolu bir yer.
Yusuf Kaplan, Yeni Şafak