Rüya gibi olmaz mı? İnsan öldürmekten, ülke karıştırmaktan, ajanlık faaliyeti yapmaktan bıkıp usanmayan Safevi Şia’sının ve Pers üstünlüğüne dayalı İran emperyalizminin cora giden, cora giderken de ardında neredeyse 30 yıldır süren bir yıkımdan başkasını bırakmayan Şii hilali hayalinin ardından bölgede doğacak bir Sünni dolunayı öyle böyle değil, bütün hikâyeyi değiştirebilecek kudrette bir “tarih kırılması” olur.
Elbette romantik de değilim, saf da… Bu dediğim zor olur, hem de çok zor olur ama bu hayal, insanın peşinden koşması gereken bir hayaldir bence.
İki sebepten böyledir bu.
İlki şu: Ayrı ayrı nedenlerle olsa da Filistin, Mısır, Lübnan, Suriye, Ürdün ve Irak halkları layık oldukları, hak ettikleri, özlem duydukları hayatları yaşama hakkı olan insanlardır. Nedenleri farklı farklı da olsa bu bölgede sıkışıp kalan insanların “artık yeter” dememeleri için ellerinde hiçbir gerekçeleri de kalmamıştır. Hem Suriye devriminin karakteri, hem de görüldüğü kadarıyla bu devrimin gideceği “temiz yol” bölgedeki insanların hemen hepsi için bir “umut” olmuştur. O yüzden Suriye’den gelecek en küçük olumsuz haberin hepimizi üzeceği bir döneme girmiş bulunmaktayızdır. “Suriye bunu başardıysa biz de başarırız” cümlesi bu insanlar için çok kıymetli bir cümledir çünkü. Suriye’nin başına bir şey gelmesine izin veremeyiz bu bakımdan.
İkincisi şu: Sünnilik, diğerinin, ötekinin, başkasının, kendine benzemeyenin hukukuna da yaşam hakkına da hürmet eden bir üst kavramdır. Sünni devletlerin tarihsel olarak ürettiği tecrübeler bize bunun böyle olduğunu fazlasıyla ispat etmiştir. Bu bağlamda Suriye’de oluşacak ve “Sünni çoğunluğun Sünni akılla iktidar olacağı” bir devlet modelinde kimse mutsuz olmayacak, herkes kendi “yaşam”ı ile yoluna devam edebilecektir. BU da çok ilham verici bir meseledir. Bu bakımdan bir vazifemiz de Suriye’nin Sünni akıldan daha sert bir yerden devletleşmesini temin etmek isteyen emperyalistlerin oyunlarına direnmek olmalıdır.
Ne demek peki Sünni dolunayı? CHP’li dış politika uzmanı değilseniz Türkiye Cumhuriyeti Devleti haritasının güneyine ve doğusuna dair az ya da çok bir bilginiz var demektir. Ve tabii yine CHP’li bir dış politika uzmanı değilseniz haritamızın güneyinde ve doğusunda işlerin değişmeye başladığını fark etmişsinizdir.
Örneğin Lübnan’da Hizbullah, belini ne zaman doğrultacağını bilemediği bir tünele girdi. Bu tünelin sonunda bence Hizbullah’ın kâbus gibi çöktüğü bir Lübnan değil, ülkedeki tüm inanç gruplarının ve etnik yapıların temsil edildiği çoğulcu bir Lübnan olabilir, hatta olacaktır. Burada bu geçişi temin edecek katalizör ülkenin Türkiye olacağını ben değil, Lübnan’ın Başbakanı söylüyor malum. Sünnilerin hak ettiği temsiliyeti elde ettiği ve “biz doğrudan Türkiye’ye bağlıyız” diyen Trablusşam ahalisinin güçlendiği bir Lübnan’da işler çok değişir.
Örneğin Mısır’da insanların Sisi’nin olmadığı bir yeni dönem hayali kurdukları da çok açıktır. Burada da Mursi sürecinden şerbetli muhaliflerin emperyalistleri yenecekleri yeni bir dönem bekleyebiliriz.
Örneğin aslında tarihsel olarak “Sünni aklın merkezlerinden biri” olan Bağdat-Irak coğrafyasında da Şii hilali şeysi kapsamında yaşanan/yaşatılan istikrarsızlığın tarihe karışma ihtimali çok yüksektir.
O zaman yeni sorumuz şu: Sünni dolunayının hayata geçmesi için gereken zemin nasıl temin edilir?
Burada benim ilk cevabım “yıkıcı değil, yapıcı bir emperyal güç olarak Türkiye’nin bu işe her bakımdan liderlik etmesi” olacaktır.
Türkiye, elde ettiği güçle haritasının güneyine ve doğusuna istikrar getirecek bir öncü rol oynayabilir. Suriye’de, Irak’ta, Lübnan’da Türkiye’nin önünde bu rol için tarihi fırsatlar galerisi açılmıştır.
Elbette “Sünni dolunayı”nın mümkün olması için gayret sarf edenler olduğu gibi, bu ihtimali doğmadan öldürmek isteyenler de vardır ve faaliyettedir. Dolayısıyla mesele hem çok ciddi bir meseledir, hem de biraz acelemiz vardır.
Yakın gelecekte Filistin’in özgürleşmesi ve İsrail’in durdurulması bence bu tarih kırılmasına bağlı olacaktır. Suriye devriminin yoluna hasarsız devam edebilmesi, Trabluşşam ahalisinin yeniden ayağa kalkması ve Mısır’da bir yönetim değişikliği bölgede havayı bütünüyle değiştirme gücü olan bir hareketlenmedir.
Allah güç, kuvvet, basiret ve feraset versin hepimize. En önemlisi de Filistin’in özgür, Mısır’ın mutlu, Lübnan’ın huzurlu, Suriye’nin şenlikli olduğu yeni bir dönem ihsan etsin bize. Hepimizi gayret edenlerden eylesin.
İsmail Kılıçarslan, Yeni Şafak