Gazze'deki soykırım ve direnişi dünya siyasi tarihi, ileride nasıl yorumlayacak? Yorumlarken, "aktörlerin konumu ve tutumu nasıl analiz edilecek" diye düşünürken, Gazze ve bu direnişin adeta turnusol kağıdı olarak her şeyi ayyuka çıkaracağını görüyor gibiyim!

Dünya siyaseti, bu kadar çaresiz kaldığı dönemler yaşadı ama kökten sistem çöküşü ile karşı kaşıya kalmamız, yeni sistemin nasıl olacağına dair de endişe ve belirsizlikleri körüklüyor.

Eski sistem çöküyor, burada sual yok. "Yerine nasıl bir sistem devreye girecek, ne kadar insanın ölmesi, yok olması bekleniliyor" sorusunu veremeden olmuyor!

Dünyadaki savunma bütçelerine baktığımızda, sürecin uzayacağına dair kanaatin hasıl olması korkutuyor.

Çünkü sadece insan hayatları değil, yok edilmek istenen değerler sistemi olması, sürecin algoritmasını okuyabilmemizi gerekli kılıyor.

O nedenle, değerler sistemleri üzerine kafa yormalıyız.

Tüm savaşan, karşı karşıya gelen taraflar, kendi değerler sisteminden bahsediyor.

Değerler sistemi anlayışı bile, tarafların hedeflerine göre değişiyor!

En korkuncu ise aile, toplum, dini ve kültürel değerlerin hedefte olmasıdır.

Gazze'de vahşet ile anladık ki, insan üzerine kurgulanan kutsal değer olarak belirlenen ne varsa hepsi toprağa gömülüyor.

Fransız devrimi sonrası dünya siyasi sistemine dahil olan, Batı'nın kendisinin mimarı olduğu umum beşeri değer sistemi çöktü.

Açlık bedenlerimizi ve zihinlerimizi mahvediyor Açlık bedenlerimizi ve zihinlerimizi mahvediyor

Böyle derin krizler sonrası muhakkak düzlüğe çıkma süreci olmuştur. Dünya tarihi örneklerle doludur.

Ama bir sistem çökerken, yeni sistemin ayak seslerini de duymamız gerekiyor.

Gazze'de olanlar ile anladık ki, bu kuralsız vahşeti başlatanlar, aslında yeni süreci değil eskiyi daha kalıcı kılmak, elindekileri daha da çoğaltmak için bu kadar sınırsız şeytana dönüşüyorlar.

İsrail durmuyor, durmak istemiyor! Çünkü istediğine halen ulaşamadı. "ABD" isimli küresel güç durdurmuyor ve istediğine ulaşmayı bekliyor.

Peki, istedikleri nedir? Ne zaman doyacak, ne zaman duracak?

İşte asıl soru da budur. Tehdit sadece Gazze ve Filistin için değil. Tehdit dünya içindir!

Küresel değişim masasına, tam anlamda genişletilmiş sınırları ile oturmak istediği açıktır.

Bunca masumun göz göre göre öldürülmesine seyirci kalmak ve dünyanın vicdanının çökmesine şahitlik etmek, nereye kadar sürecek?

Taraflar ve saflar belirleniyor.

Soru şudur; kimin yanındasın, kime hizmet edeceksin?

Karınca kadar olup, yangına su taşıyarak tarafını net olarak mazlumdan yana belirleyenlere selam olsun.

Sevil Nuriyeva, Star Gazetesi