Turgut Cansever'in "Şehir ve Mimari" adlı kitabı, mimarinin felsefi temellerinden şehir planlamasına, mimari üsluptan kültürel kimliğe kadar uzanan geniş bir yelpazede derinlemesine düşünceleri ele alıyor.

Cansever'in mimari anlayışının özünde, İslam'ın evrensel değerleri ile yerel ve tarihi gerçeklerin uyumlu bir şekilde birleştirilmesi yatıyor.

Kitap dört ana bölümden oluşuyor ve Cansever, mimari ve şehircilik üzerine düşüncelerini farklı açılardan ele alıyor:

I. Mimari Üzerine Düşünceler:

Bu bölümde Cansever, mimarinin temel felsefesini irdeliyor ve modern mimarinin yanılgılarını eleştiriyor. Ona göre mimari, insanın çevresini şuurlu bir şekilde şekillendirmesinin ifadesidir ve bu şekillendirme, insanın inanç sistemiyle, ahlaki değerleriyle ve kültürel birikimiyle ayrılmaz bir bütünlük oluşturmalıdır.

Cansever'in mimari anlayışının temel taşları şunlardır:

  • Tezyinicilik: Cansever, İslam sanatının temel özelliği olarak "tezyiniciliği" öne çıkarıyor. Bu kavram, yapılan her işin bir "süs" karakterinde olması ve insan eliyle yapılanın sınırlılığını vurgulayarak, varlığın sınırsızlığına işaret etmesi anlamına geliyor.
  • İnsan Ölçeği: Cansever, modern mimarinin dev boyutlu ve insanı ezen yapılarını eleştiriyor ve mimarinin insan ölçeğinde ve insanı çevreleyen bir sanat olması gerektiğini savunuyor.
  • Kültürel Süreklilik: Cansever, Osmanlı-Türk mimari mirasının modern mimariye entegre edilmesi gerektiğini vurguluyor. Ona göre bu miras, hem estetik hem de fonksiyonel açıdan günümüz mimarisine ilham kaynağı olabilir.
  • Standartlar ve Yerellik: Cansever, mimaride standartların kullanılmasının önemini kabul ediyor ancak bu standartların, yerel şartlara ve kültürel değerlere uygun olarak uyarlanması gerektiğini belirtiyor.
  • Yaşanan Sanat: Cansever, mimarinin "yaşanan" bir sanat olması gerektiğini savunuyor. Bu, insanın mimariyi sadece seyretmekle kalmayıp, onun içinde yaşayarak, onu deneyimleyerek ve onunla etkileşime girerek anlamlandırması anlamına gelir.

II. Şehir ve Yapı Sorunları:

Bu bölümde Cansever, şehir planlamasının ve yapı faaliyetlerinin toplumsal ve kültürel boyutlarını ele alıyor. Ona göre şehirler, insanın toplumsal ve kültürel hayatının merkezidir ve bu sebeple, şehir planlaması insan odaklı olmalı ve insanların ihtiyaçlarını ve değerlerini göz önünde bulundurmalıdır.

Cansever, şehir planlamasında şu ilkelere vurgu yapıyor:

  • Koruma ve Canlandırma: Cansever, tarihi şehirlerin ve yapı stokunun korunmasının ve canlandırılmasının önemini vurguluyor. Ona göre yeni gelişmeler, mevcut kültürel değerleri yok etmek yerine onları tamamlamalı ve onlarla uyumlu bir şekilde gelişmelidir.
  • Yeni Şehirler: Cansever, artan nüfus ve yeni faaliyetler için yeni şehirler kurulması gerektiğini savunuyor. Bu sayede mevcut şehirler, yoğunlaşmanın ve yıkımın baskısından korunabilir.
  • Planlı Gelişme: Cansever, şehirlerin ve bölgelerin planlı bir şekilde gelişmesinin önemini vurguluyor ve bu planlamanın, ekonomik, sosyal ve kültürel faktörleri göz önünde bulundurması gerektiğini belirtiyor.
  • Kamu Görevleri ve Barınma Standartları: Cansever, kamu görevlerinin ve barınma standartlarının eşit bir şekilde dağıtılması gerektiğini savunuyor ve konut yapımında lüks ve israftan kaçınılması gerektiğini belirtiyor.

III. Tasarım ve Uygulamalar:

Müslümanlar, siyonist İsrail ile devam eden ticareti protesto etti Müslümanlar, siyonist İsrail ile devam eden ticareti protesto etti

Cansever bu bölümde, kendi mimari projelerini ve tasarım anlayışını örneklerle açıklıyor. Beyazıt Meydanı Yayalaştırma Projesi, Demir Turizm Kompleksi, Ertegün Evi ve Türk Tarih Kurumu Binası gibi projeler, Cansever'in mimari felsefesinin somut örnekleridir.

Bu projelerde Cansever, şu prensipleri uygular:

  • Tarihi Süreklilik ve Yenilik: Cansever, projelerinde tarihi unsurları korurken aynı zamanda çağdaş mimari anlayışını da yansıtıyor.
  • Doğa ile Uyum: Cansever, projelerinde doğayı ön plana çıkarır ve yapıları doğaya uyumlu bir şekilde tasarlıyor.
  • Yerellik ve Evrensellik: Cansever, projelerinde yerel malzemeleri ve teknikleri kullanırken aynı zamanda evrensel mimari değerleri de yansıtıyor.

IV. Söyleşiler:

Bu bölümde Cansever, mimari ve şehircilik üzerine çeşitli konularda verdiği röportajları ve konuşmaları bir araya getiriyor. Bu söyleşilerde Cansever, modern mimarinin yanılgılarını, Türk mimarlık mirasının önemini, yeni bir mimari kültürün nasıl oluşturulabileceğini ve Türkiye'nin mimari alandaki potansiyelini ele alıyor.

Sonuç:

Turgut Cansever'in "Şehir ve Mimari" adlı kitabı, mimariye felsefi, kültürel ve toplumsal bir bakış açısıyla yaklaşan kapsamlı bir eserdir. Cansever'in mimari anlayışı, günümüzde Türkiye'nin ve hatta dünyanın karşı karşıya olduğu çevresel ve kültürel sorunlara ışık tutan önemli bir kaynak niteliğindedir.

Baran Dergisi