İkiyüzlü Scholz: Gazze halkı çok büyük acılar çekti İkiyüzlü Scholz: Gazze halkı çok büyük acılar çekti

İsrail ve Hamas arasında ateşkes sağlandı. Başta Filistin halkı olmak üzere Kassam mücahitleri verdikleri mücadele ile İsrail'i ateşkese mecbur etti.

Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde de Mescid-i Aksa Tufanı'nın İsrail'e karşı mücadelede yeni dengeler oluşturduğunu ve halkın 471 gün boyunca fedakarlıklarla özgürlük mücadelesi verdiğini söyledi.

Filistin’in gerçek çocukları olan ve ailelerini terörist İsrail eliyle kaybetmiş olan Hamas, yenilmez dedikleri İsrail’e diz çöktürdü. Bu da Gazze halkının Hamas’a olan desteği ve direnişiyle oldu.

7 Ekim’den beri ise terörist Yahudilerin borazanlığını yapan içimizdeki Kemalist tayfa, Filistin’deki 80 senelik işgali görmezden gelircesine Hamas’a saldırdı. Hatta içlerindeki Fatih Altaylı gibi İngiliz’den doğma, Yahudi’den olma tipler ise İsrail’in avukatlığına soyundu.

Cehaletiyle rezil olanlardan biri de İlber Ortaylı

Aksa Tufanı’nın ardından, Filistin’in itibarını zedelemek, Yahudi dostlarına selam göndermek ve Yahudilerle aynı zihniyette buluşan Kemalistlere yaranmak için “Filistinli demek, toprak satan demektir” yalanını yayan Batıcı Kemalistlerin tarihçisi İlber Ortaylı, 15 aydır canlarını, mallarını ve çocuklarını feda eden Filistin halkından; yanına ABD’yi alarak bir avuç toprak için bombalar yağdıran İsrail’e karşı direnen Kassam Mücahitlerinden özür dileyecek mi?

Gerçek tarihçiler ne diyor?

Filistinliler elbette topraklarını satmadı. Ki bunu şu an bile Gazze halkı direnişiyle gösterdi. Fakat biz tekrar hatırlatmış olalım.

Tarihçi İbrahim Tatlı, Hamas'ın "Aksa Tufanı" operasyonu sonrasında ortaya atılan "Filistinlilerin topraklarını sattığı" iddiasının tamamen yalan olduğunu vurguluyor. Tatlı'ya göre, bu tür iddialar, Filistinlilerin mücadelesini baltalamayı ve Hamas'a olan desteği azaltmayı hedefliyor. Tatlı, "Filistinliler Yahudilere toplu bir şekilde toprak satmadılar. Bireysel satışlar olsa da bu durum genel resmi değiştirmez" diyor ve ekliyor: "Bu iddiaları ortaya atanlar, tarihi gerçekleri ve mantığı göz ardı ediyor." Tatlı, Osmanlı'nın Siyonizm ortaya çıktıktan sonra Filistin'de Yahudi nüfusunun artmasından endişe duyduğunu ve toprak satışını engellemek için tedbirler aldığını belirtiyor. İngiliz işgali döneminde Yahudi nüfusunun artmasına rağmen, Filistinlilerin toprağı satma konusunda isteksiz olduklarını dile getiren Tatlı, "Filistinliler geçimini tarımdan sağlıyordu ve bu toprakları satmaları mümkün değildi" diyor. Tatlı ayrıca, Yahudilerin genellikle çorak arazileri aldıklarını ve Filistin topraklarının Osmanlı toprağı olduğunu hatırlatarak, İngilizlerin desteğiyle toprakların gasp edildiğini belirtiyor. 1948'de İsrail'in kurulmasıyla Filistinlilerin silahsız bir şekilde yenilerek göç etmek zorunda kaldıklarını söyleyen Tatlı, "Filistinlilerin toprak sattığı iddiası akıl dışıdır ve kötü niyetlidir" diyerek sözlerini tamamlıyor.

“Bu iddia Siyonist propagandasıdır”

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi'nden Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, "Filistinliler topraklarını sattı" iddialarının bir Siyonist propagandası olduğunu ve vicdansızlık içerdiğini belirtiyor. Kurşun, İngiltere'nin Balfour Deklarasyonu ile başkasına ait toprakları Yahudilere vermesinin bugünkü çekişmelerin başlangıcı olduğunu ifade ediyor. Osmanlı döneminde "Filistinli" kavramının olmadığını, alım-satımların Osmanlı vatandaşları arasında yapıldığını ve Osmanlı'nın Yahudilere Filistin'de toprak almasını yasakladığını dile getiriyor. Yahudilerin işgalci olarak bölgeye girmeye başlamasıyla fetvalar çıkarıldığını ve Yahudilere arazi satmanın haram kılındığını belirten Kurşun, "Bu iddiaları tekrar etmek, Siyonizme ve İsrail'in bölgeyi insansızlaştırma politikasına yardımcı olmaktır" diyor. Kurşun ayrıca, Siyonizm anlayışına göre Filistin topraklarının insansız olarak görüldüğünü ve İsrail'in kuruluşunda Filistinlilerin topraklarından uzaklaştırıldığını vurguluyor.

“Topraklar işgal yoluyla yer değiştirdi”

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği'nden Dr. Ahmet Emin Dağ, 5 milyondan fazla Filistinli mültecinin topraklarını gönüllü olarak terk etmediğini veya satmadığını ifade ediyor. Dağ'a göre, bu iddia, İsrail işgal yönetiminin ürettiği en büyük iftiralardan biri. Toprakların İngiliz işgali döneminde el değiştirdiğini ve 1948'den sonra İsrail işgalinin başladığını, bu nedenle toprak satışının zaten söz konusu olmadığını dile getiren Dağ, "Filistinlilerin gönüllü sattığı toprak oranı çok düşüktür. Toprakların çoğu işgal ve kamulaştırmalar yoluyla el değiştirmiştir" şeklinde konuşuyor.

“Osmanlı toprak satışına karşıydı”

Tarihçi Erhan Afyoncu, Filistin topraklarının en uzun barış dönemini Osmanlı Devleti zamanında yaşadığını belirtiyor. İngiltere'nin Yahudileri himaye etmesiyle birlikte zengin Yahudilerin Filistin'i vatan yapmak için harekete geçtiğini ifade eden Afyoncu, Osmanlı Devleti'nin Yahudilerin Filistin haricinde yerleşmesi şartıyla kabul ettiğini ve toprak satışını yasakladığını dile getiriyor. II. Abdülhamid'in keyfi satışların önüne geçmek için önlemler aldığını ve boş arazileri satın alarak çiftlikler kurduğunu ifade eden Afyoncu, Osmanlı yönetiminin engelleme çabalarına rağmen usulsüzlükler ve rüşvetler nedeniyle bazı satışların gerçekleştiğini ancak 1945'te bile Yahudilerin elindeki toprak oranının sadece yüzde 5 civarında olduğunu belirtiyor.

“Siyonistlerin talepleri reddedildi”

Doç. Dr. Akif Çarkçı, Filistin'in Osmanlı toprağı olduğunu ve Siyonistlerin yerleşme taleplerinin reddedildiğini belirtiyor. Herzl'in Abdülhamid'i ikna etmeye çalıştığını ancak Abdülhamid'in Filistin'de yerleşme ve özerklik verme taleplerini reddettiğini ifade eden Çarkçı, Osmanlı'nın toprak satışlarını yasaklamasına rağmen bazı ihlallerin olduğunu ve Yahudilerin çeşitli yollarla bölgeye yerleştiğini dile getiriyor. İttihatçıların Siyonistlerle ilişkisinin karmaşık olduğunu ve kimi İttihatçıların Siyonistlere sıcak baktığını ancak nihai olarak İttihatçıların da Abdülhamid'in politikasına döndüğünü belirten Çarkçı, hem Abdülhamid hem de İttihatçıların, Filistin'de bir Yahudi yurdu kurulmasına karşı çıktığını ve Filistin dışına yerleşme şartıyla Yahudilere yardımcı olabileceklerini ifade ediyor.