●Yargıtay, bir erkeğin eşinin zina yaptığını kanıtlamak için evine yerleştirdiği gizli kameranın hukuka aykırı olduğuna ve delil olarak kullanılamayacağına karar verdi. İstanbul'da yaşanan hadisede, eşini aldatan kadın, eşinin ilgisizliği ve kendisini evden uzaklaştırması sebebiyle boşanma davası açmış, erkek ise eşinin iş arkadaşıyla samimi olduğunu söyleyerek karşı dava açmıştı. Her iki tarafın da eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle çocuğun velayeti anneye verildi. Avukat, hukuka aykırı yollarla delil toplamanın suç teşkil edebileceği konusunda uyarılarda bulundu. Yargıtay, yerel mahkemenin kararını onaylayarak erkeğin itirazını reddetti.●Ankara'da bir kadın, kim olduğu bilinmeyen bir kişi tarafından uğradığı kezzap saldırısından boşanma aşamasındaki eşini sorumlu tuttu. İki buçuk ay cezaevinde kalan şüpheli koca ise delil yetersizliği sebebiyle serbest bırakıldı. İftira sebebiyle hapse girdiğini söyleyen koca, eşi tarafından defalarca aldatıldığını ileri sürdü.
●Antalya'da bir öğretmenin, önce okuldaki kadın öğretmenle ilişki yaşadığı, ardından ise öğrencinin velisiyle ilişki yaşadığı iddiaları ortaya çıktı. Soruşturma sonucunda öğretmen hakkında kınama cezası verildi.
●Konya'da, eşinin 2015'te dünyaya getirdiği çocuğun babası olmadığını, DNA testiyle öğrenip boşanma ve soy bağının iptali davası açan M. Y. (42), "Hala kabul edemiyorum, geceleri uyuyamıyorum. Çocuğun babasının kim olduğunu bilmiyorum. Kimse çıksın ortaya, bana yaptığı eziyetin cezasını çeksin" dedi.
Namussuzluk normalleştiriliyor
Batı menşeli kanunlar Türk milli kültürü ve geleneksel sosyal yapısını bozdu. Evlilik dışı birleşmeler hukuk eliyle adeta meşrulaştı. Özellikle nafaka temini için gayri ahlaki evlilikler çoğaldı. Türkiye'nin sosyal ve kültürel değerlerine ters düşen yasalar eliyle erkekler adeta finansal köle yapıldı.
Zinanın serbest olması sebebiyle özellikle “sanat” camiasının elbise değiştirir gibi her hafta eş değiştiriyor olması, bunun dizi ve filmler aracılığıyla topluma yansıtılması ve adeta normal hale getirilmesi, millette de büyük yaralar açtı.
Zina cinayetlere zemin hazırlıyor
Kemalist hukuk eliyle aile mefhumu, namus, ahlak, şeref gibi kavramlar yok ediliyor, gayri ahlaki işler normalleştiriliyor. Toplumumuzda yaygınlaşan zina, özellikle cinayetlere de zemin hazırlıyor.
Hükümet ve ilgili kurumlar acilen aile kurumunu koruyacak, çocuklara ahlaki değerleri aktaracak, içtimai düzeni yeniden tesis edecek yeni reformlar yapmalı.
Yerli ve milli değerlere uygun hukuki düzenlemeler, toplumsal uyumu ve aile yapısını da güçlendirecek.
Türkiye kendi değerlerine, kendi din ve kültürüne uygun yeni bir hukuki düzenlemeye girmediği müddetçe Türk toplumunun geleneksel aile yapısı tamamen yok olacak.
Zina suç mu?
Türkiye'de zina, 1996 yılına kadar hukuken bir suç olarak kabul ediliyordu ve Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerinde yer alıyordu. Ancak, 1996 yılında yapılan bir değişiklikle zina suç olmaktan çıkarıldı ve ceza kanunlarından kaldırıldı.
2004 yılında Türk Ceza Kanunu'nda yapılan bir başka reform ile zina, kısa bir süre için tekrar suç kategorisine alındı. Ancak bu değişiklik, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne uyum süreci kapsamında yapılan eleştiriler ve Anayasa Mahkemesi'nin 2004 yılındaki kararıyla iptal edildi. Anayasa Mahkemesi, zinayı suç kapsamına alan maddelerin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve özellikle kişisel özgürlükler ile eşitlik ilkesine ters düştüğüne hükmetti.
Bu karardan sonra, zina Türkiye hukukunda suç olarak kabul edilmiyor ve ceza yasalarında yer almıyor.
Kısacası zina Türk Ceza Kanunu'nda bir suç olarak tanımlanmıyor ve cezai bir yaptırımı bulunmuyor. Ancak, Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesi gereğince, eşlerden birinin zina yapması diğer eş için boşanma davası açma hakkı doğuruyor.
Baran Dergisi