Tüm Müslümanların Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bu sene bayramlar biraz buruk geçti, Mekke ve Medine’nin mukaddes toprakları sadece bazı yerel gruplar tarafından ziyaret edilebildi. Hac vazifesini birçok Müslüman yerine getiremedi salgın sebebiyle.

***

2006’nın sonunda, aralık ayında, Saddam Hüseyin asılarak idam edildi. İdam edilmesine konu olan mesele ise İran, ABD yahut başka bir devletin ajanı olmadığını düşündüğüm; fakat Saddam Hüseyin’e karşı olan bazı Şii liderlerin öldürülmesiydi. Saddam Hüseyin karanlık mihraklar tarafından yargılanarak idam edildi. Saddam Hüseyin, cesaretli ve saygıdeğer birisiydi; kahramanca öldü! Allah şehadetini kabul etsin…

***

Biraz da global vaziyetten bahsedelim. Berbat bir sürecin içerisinden geçiyoruz. Ben bu süreçte hapis hayatımı sürdürüyorum. Global salgın sebebiyle ziyaretlerin rutininde birtakım değişimler ve karantina kuralları çerçevesinde uygulamalar yapılıyor. Ziyaretçiler için 14 günlük karantina kuralları geçerli. Vaziyet tehlikeli olduğu için dikkatli davranıyorum. En azından kendim adına söylersem sabırlı olmam gerekiyor. Pandemi/global salgın denilen şeyin nasıl bir trajedi olduğunu gördük. Cezaevindeki insanların bile hayatı değişti. Ne olursa olsun hayatta kalmak için çabalıyoruz.

Bu sürecin en kötü duruma düşen devletleri ABD ve Brezilya oldu, çünkü hükümetler çok yanlış kararlar aldı. Masum insanlar bu hatalar sebebiyle çok acı çekti. Hükümetlerin bu hususta sorumlulukları vardı ve bunu layıkıyla yerine getiremediler. Gerekli tedbirleri alamadılar ve salgının yayılmasının önüne geçemediler. Halklarını gerektiği şekilde koruyamadılar.

Dünya iki yüzlü çıkarcılar tarafından yönetiliyor. Mesela Fransa; salgına hiç hazırlıklı değildi, esasında neredeyse tüm devletler aynı vaziyetteydi. Salgın ülkeye ulaştıktan sonra birtakım düzenlemeler yaptılar ve tedbirler aldılar. Maalesef Fransa’da farmakoloji endüstrisi dış kaynaklı Amerikan şirketleri tarafından kontrol ediliyor. Bazı ilaçların varlığı bu şirketlerin çıkarlarına ters düşüyor.

Daha evvel Marsilyalı bir doktordan bahsetmiş ve özel birisi olduğunu söylemiştim. Profesör Doktor Didier Raoult, hastalığa karşı kullandığı bir ilaç ile insanların daha az acı çekmesini ve sabır gösterebilmelerini sağlamıştı. Bu adama karşı müthiş bir karalama kampanyası yürütüldü. Kendisi zaten bu ilaçla hastalığın kökten çözülemeyeceğini, bu ilacın sadece tedaviyi kolaylaştırıcı bir yönü olduğunu söylemişti. Bahsettiği de zaten mevcut olan bir ilaçtı, yeni bir ilaç değildi. Söyledikleri gerçek olmasına mukabil dört bir koldan adama saldırmaya başladılar. Hükümet de bu kirli davranışları ve saldırıları örtbas etti. Akıllı bir adam olan Macron ise Raoult’a sahip çıktı. Seçimler neticesinde hükümet değişti. Yeni bir başbakan göreve başladı ve bununla beraber kabinede de önemli değişiklikler oldu. Şimdi ise Doktor Raoult, eski hükümetten bazı yetkililere kendisi hakkında yalan bilgiler paylaşmak ve iftiradan suç duyurusunda bulundu.

***

Daha önce de bahsettim, yeni bakanların bazılarını tanıyorum, özellikle Adalet Bakanı’nı iyi tanıyorum 1995’te benim avukatlığımı yapacaktı, kendisiyle görüştük, beni cezaevinde görmeye geldi, enerjik ve neşeli birisiydi; fakat daha sonra korktu ve çekildi. Korkmasının sebebi davama müdahil olan insanlarla yüzleşip onların gücünü görmesiydi. Bana yapılan illegal muameleler onu şaşırttı. Müsbet tavrını hatırlıyorum. Şimdi Adalet Bakanı oldu, onu tekrar göreceğimi düşünüyorum. Ümid ediyorum, illegal bir şekilde burada tutulmamla da alakadar olacaktır. Bunu yapabilecek kadar kuvveti var artık.

Ben güçlü bir adamım ve hayatta kalmaya devam ediyorum. Fakat izolasyonumun onuncu yılından itibaren illegal bir şekilde uykuma dahi müdahale etmeye başladılar, uyumama izin vermiyorlar. Bu sürede şeker hastalığı ortaya çıktı ve kontrol altında tutabilmek için dikkat ediyorum.

Burası belki de hiçbir kanıt veya şahit olmadan suçlandığı ve 30-40 yıl cezalar aldığı tek ülkedir. Ben de 25 yıldan uzun bir süredir cezaevindeyim. Fransa insan haklarının merkezi olarak bilinir fakat burada insan haklarının varlığından söz etmek mümkün değil. Benim davamda hakkımda müsbet ifade verenler dahi olmasına rağmen Mossad tarafından kurulan tuzağa itibar edildi.

Çok iyi avukatlara sahibim. Isabelle, Fransa’nın en iyi avukatlarından birisi. Benim normal bir mahkûm olmamam gibi avukatlarım da sıradan avukatlar değil. Venezüella’ya dönebilmem için çaba sarfediyoruz.

***

Başta Saddam Hüseyin’den bahsetmiştim onunla bitirelim. Saddam rejimi çok hatalar yaptı. Fakat ileriyi öngörerek, birinci Amerikan müdahalesinin ardından İzzet İbrahim ed-Duri’yi direnişi örgütlemesi için görevlendirdi. İkinci Amerikan müdahalesinin ardından Duri, direnişi örgütledi. Bu direniş bugüne kadar devam etti. Müslüman direnişçileri eğitim silahlandırdı. Saddam Müslüman adamdı, İzzet İbrahim ed-Duri ise daha iyi bir Müslümandı. Duri, tıpkı Türkiye’deki gönüldaşlarım gibi Nakşi’ydi. Saddam hainler tarafından satıldı; ama o da, Duri de asla ihanet etmedi.

Allahü Ekber!

08.01.2020

Baran Dergisi 708. Sayı