Necip Fazıl Kısakürek’in ilk gençlik çağında kaleme aldığı polisiye roman “Meş’um Yakut” yayınlandı. İlk basım tarihi 1928’den sonra âdeta unutulmuş olan bu eser, nihayet üzerindeki tozlar silkelenerek gün yüzüne çıkarıldı.
Lâtin harflerine aktarımı, Sema Oruç tarafından gerçekleştirilen eserin basımı, “Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı” tarafından yapıldı.
SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYINIZ
1928 yılında Latin harflerine geçişten hemen önce basılmış olan bu eser, o dönemlerde yayımlanan popüler polisiye romanlara bir katkı olarak görülür, ancak Necip Fazıl eserin adını bir daha anmamış ve tekrar yayımlamamıştır. Eserde, polisiye romanın zor bir türü olan "kapalı oda muamması" (closed room mystery) tekniği kullanılmış ve olayların çözümü hipnoz ile açıklanmaya çalışılmıştır.
Romanın konusu
Roman, zengin bir adam olan Gazanferpaşazade Muhlis Bey'in Çifte Havuzlar'daki köşkünde işlenen bir cinayet üzerine kuruludur. Muhlis Bey, zengin dul Mısırlı Saadet Hanım'la evlenmiş ve bu evlilikten sonra Saadet Hanım'ın başına gelen trajik olaylar dizisini izleriz. Saadet Hanım'ın atalarından kalan uğursuz olduğuna inanılan bir yakut yüzük bu trajedilerin temelini oluşturur.
Muhlis Bey, Saadet Hanım'ın servetine el koymak için onu kaçırır ve herkesin öldüğünü sanmasını sağlar. Ancak asıl olay, Saadet Hanım'ın kızı Nigar'ın odasında boğazı kesilerek öldürülmesiyle başlar. Cinayet, çözülmesi zor gizemlerle doludur ve ilk başta cinayetin baş şüphelisi olarak görülen Mürüvvet adındaki müzik hocası olayların merkezine çekilir. Ancak daha sonra, olayların ardında Muhlis Bey'in hipnoz yoluyla Sebati Bey'e Nigar'ı öldürttüğü ortaya çıkar.
Cinayetin çözümünde kilit rolü özel dedektif Remzi Çetinkaya oynar. Cinayetlerin çözümü sırasında gizli geçitler ve hipnoz teknikleri devreye girer. Muhlis Bey'in servet hırsı ve planları, Saadet Hanım'ın ortaya çıkmasıyla tamamen bozulur ve hikâye sonunda Muhlis Bey yakalanarak adalete teslim edilir.
Baran Dergisi