Türkiye’nin dış politikasında keskin bir dönüş mü yaşanıyor?.. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Türkiye ziyaretinin ardından sosyal medyadan bir video paylaşarak Türkiye'deki beş Azov Taburu komutanının ülkelerine döndüğünü duyurdu. Bunun üzerine Rus lider Vladimir Putin’in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile önümüzdeki günlerde yapılması plânlanan görüşmeyi iptal ettiği iddia edildi. 11-12 Temmuz’da ise Litvanya’da NATO zirvesi tertiplenecek; zirvede Kur’an’ı Kerim yakılması ve PKK yuvası olması hasebiyle devamlı gündeme gelen İsveç’in NATO’ya katılım süreci ele alınacak. Batı kanadı, Türkiye’den bir cevap istiyor. Erdoğan, zirve öncesi İsveç'e yönelik mesajlar verdi. "Bize verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz." diyen Erdoğan, "Önce gelin Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde önünü açın, ondan sonra biz de Finlandiya'nın önünü nasıl açtıysak, İsveç'in de önünü açalım. 50 yıldır AB kapısında bekletilen bir Türkiye var." dedi.

Başlıklar yoğun, biz de bu vesileyle Gazeteci-Yazar Murat Akan’ın görüşlerine başvurduk…

Fehim Arvasî (Üçışık): Anayasasında “Biz geri kalmış bir milletiz” yazan devlet olmaz! Fehim Arvasî (Üçışık): Anayasasında “Biz geri kalmış bir milletiz” yazan devlet olmaz!

Türkiye ile Rusya arasındaki işbirliğinin, özellikle savunma sanayi ve enerji alanlarında devam etmesi gerektiğini belirten Akan, “Türkiye’nin çıkarı neyse onu yapmaya devam etmeli. Türkiye ne ABD-Batı, ne de Çin-Rusya ittifakının her dediğini yapacak bir konumda değil artık. Böyle bir şey artık söz konusu da değil. ABD zaten Türkiye’ye teknoloji vermiyor; Rusların bu hususta hakkını yememeliyiz. Türkiye’nin de öyle. Mesela S-400 hava savunma sistemi. Nükleer enerji konusundaki işbirlikleri de önemli, önemsenmeli. Türkiye, Batı-Doğu ittifakı arasında yeni bir yapılanma sürecinde, bu da pek tabiî bir şeydir.” dedi.

“Türkiye, dış politikada proaktif konuma geldi”

Türkiye’nin 1945’li yıllardan sonra ABD-Batı ittifakının yanında yer aldığını söyleyen Akan, “Buna stratejik müttefik diyorlar. Eleştirirsiniz, eleştirmezsiniz. Bu böyle. Bize yapılanları da asla unutmuyoruz. Suriye’nin kuzeyinde yapılanlar, terör devleti kurma adımları elbette kabul edilebilir değil. ABD ve Batı müttefikliğe uymayan çok büyük yanlışlar yaptı, yapıyor da. Türkiye’nin Batı’dan yaptığı ticaret, Rusya ile Çin’den yaptığından fazladır. Evet, Türkiye artık bağımsız hareket edebilen, dış politikada proaktif konuma geldi. Çıkarları gereği davranış sergileyen bir devlet hâline geldi.” ifâdelerini kullandı.

“Rusya’nın Türkiye’ye ihtiyacı, Türkiye’nin Rusya’ya ihtiyacından çok daha fazla”

Rusya ile denge politikasının iyi uygulandığını vurgulayan Akan, “Bu önemliydi ve yerindeydi de. ABD ve Batı müttefikimiz olduğunu söylüyordu, Türkiye’ye karşı 15 Temmuz’dan sonra nasıl da hasımhane bir tavır sergilemeye başladılar? 15 Temmuz’da FETÖ’den taraf olduklarını da gördük. Türkiye bu hâdiseden sonra daha çok denge politikası güdecek bir alan açtı; Rusya ve Çin ekseni.” dedi.

Rusya’nın Türkiye ile ilişkilerini geliştirirken, kendi çıkarlarını her daim gözettiğini söyleyen Akan, “Rusya’nın Türkiye’ye olan ihtiyacı, Türkiye’nin Rusya’ya olan ihtiyacından daha çok. Dünyadan dışlanmış bir Rusya var. Suriye’den de dışlandılar. Türkiye’nin işbirliği olmasa orada tutunamayacağını biliyor Rusya. Diğer husus; NATO’nun en güçlü ikinci askerî gücü Türkiye. Rusya, Türkiye’yi yanına çekerek, NATO’nun güney kanadında bir gedik açıyor. Rusya bunu biliyor. Türkiye’yi ne kadar Batı’dan uzaklaştırıp, Çin-Rusya eksenine çekerse o kadar kârda.” ifâdelerini kullandı.

“Rusya ve Çin birbirinden rahatsız”

İran-Çin-Rusya ve Türkiye’nin Batı’ya karşı bir blok olduğunu söyleyen Akan, “Çin ile Rusya arasında da rekabet var. Ama iki taraf da bu blokun güçlü durmasını istiyor. Çin ve Rusya, ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ diyerek birlikte hareket ediyor. Esasında bu iki devlet birbirini sevmiyor. Çünkü Ruslar da Çinlilerden rahatsız, Orta Asya açılımı sebebiyle.” dedi.

Rusya’nın, Ukrayna savaşında Çin’den tam destek alamadığını hatırlatmamız üzerine konuşan Akan, “Çin, uzun vadede Rusya’yı da rakip olarak görüyor. Çin, ABD’nin yerini almak istiyor; bu kesin… Rusya da aynı şeyi istiyor için için. Çin’in Rusya’ya nazaran Batı ile ilişkileri çok daha iyi. Çin’deki sermayenin yarısından fazlası Batılı şirketlere ait. Gelinen nokta şu, tüm bunlara rağmen Türkiye denge politikasını iyi uyguladı. Doğru da yaptı, evet. Şimdi ise denge politikasının sonuna geldi… ABD-Batı ittifakı Türkiye’yi sıkıştırıyor, bu net. Türkiye, Rusya’ya uygulanan yaptırımlara uymuyor, S-400’leri aldı, Batı’dan ayrı politika güdüyor Rusya’ya karşı. S-400’ler Batı ile en büyük sürtüşme sebeplerinden biri de bu S-400 hava savunma sistemleriydi, hatırlayalım” dedi.

“Rusya, Libya’da Türkiye’yi destekleseydi…”

Rusların uzun vadede Türkiye’nin güçlü olmasını istemediğini söyleyen Murat Akan, “Güçlü Türkiye, Rusya için tehdittir. Dikkat edin, Libya mevzuuna… Türkiye, Libya’da yedi düvele karşı mücadele verdi. Birleşmiş Milletler’in meşru gördüğü hükümeti destekledi Türkiye. Orada ciddi bir mücadele verdi. Türkiye’nin karşısındaki en büyük güç kimdi? Rusya’nın paralı askerleri Wagner. Wagner ile birlikte Ruslar, Türkiye’yle karşı geldi. ABD’nin desteklediği Hafter’i destekledi Ruslar. CIA, MOSSAD da bu adamı desteklemişti. Rusya, Libya’da Türkiye’yi destekleseydi bugün orada Hafter denilen bir sorun yoktu; Libya da üniter bir devletti. Bunun aksini iddia eden hiç kimseyle tartışmaya girmeye gerek bile yok, açık söylüyorum.” dedi.

“Wagner isyanı Rusya’nın zayıflığını gösterdi”

Türkiye’nin denge politikasını değiştirme çabasına da değinen Akan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’nın zayıfladığını gördü. Hatırlayalım, Wagner bir isyana kalkıştı… ‘Wagner’in başkaldırısını Putin düzenledi’ falan diyorlardı bazı dış politika üzerine konuşanlar. Yanıldı hepsi. Putin’in zayıf bir figür olduğunu göstermek için yapıldı bu. Küreselci akıl… Rus oligarklara ‘Bakın Putin zayıf’ dediler işte, stratejik bir hamleydi bu. Türkiye, bu Wagner kalkışmasından sonra Rusya’ya tavrını değiştirdi, dikkat edin. Yavaş yavaş daha da değişecek.” dedi.

“Türkiye, İsveç’in NATO üyeliğini onaylayacak”

10-11 Temmuz’da Litvanya’da NATO zirvesinin düzenleneceğini hatırlatan Akan, “Burada Türkiye’yi, Erdoğan’ı sıkıştıracaklardır. Erdoğan bugün (10 Temmuz) ‘Bizi Avrupa Birliği’ne alın, İsveç’in NATO üyeliğini onaylayalım’ minvalinde sözler söyledi. Bu da ince bir uzlaşma mesajıdır. Türkiye’ye ‘onurlu’ bir çıkış verebilirler. İsveç’in NATO üyeliği için Türkiye’nin rızasını istiyorlar. Bence Türkiye onaylayacak. Bu meselenin uzun vadede uzaması, NATO’da bir krize sebep olur. Türkiye süreci uzatmayacaktır. Çünkü ekonomide ciddi sıkıntılar var. Uzun vadeli krizi istemez Türkiye. Zaten Rusya ile de yürüttüğü siyaset değişecektir Türkiye’nin. Bir de Batı ile krizin derinleşmesi olmaz. Ekonomideki sıkıntıyı daha da derinleştirmek istemeyecektir Türkiye. Önümüzdeki süreçte, Türkiye, İsveç’in NATO üyeliğini onaylayacaktır” dedi.

NATO zirvesinde Türkiye’ye bir taviz verilebileceğini ifâde eden Akan, “Rusya’nın zaten, Ukrayna savaşını daha fazla uzatabilecek bir kaynağı da yok, bitmek üzere. Batı aklı, Rusya-Ukrayna savaşını Rusya-Batı ittifakı savaşı olarak görüyor. Eğer Rusya bu savaştan galip çıkarsa, Batı’yı hedef alacak, yeni küresel düzende büyük bir söz sahibi olacak. ‘Şeytanî Akıl’ dediğimiz küreselciler elinden geleni yapıyor.” sözleriyle devam etti.

Putin’in hâlâ nükleer kozunu elinde tuttuğunu belirten Akan, “Allah korusun, bir nükleer bomba atılmadığı kaldı. Putin’i sıkıştırıyorlar. Kediyi sıkıştırırsınız köşeye, atlar yüzünüze. Ukrayna’ya karşı taktik nükleer silahlar kullansın istiyorlar. Putin’i dünyada daha da şeytanlaştırmak istiyorlar. Sonra NATO’yu devreye sokarak Rusya’yı dize getirmek istiyorlar. Türkiye bunu net olarak gördü. Özellikle Hakan Fidan, dışişleri bakanı olmadan önce, istihbaratın başındayken de görmüştü.” dedi.

“Türkiye, tarihî misyonuna uygun hareket ettikçe bağımsızlaşmaya devam edecektir”

Zelenskiy’nin Türkiye’ye gelmeden önce, Rusların İdlib’i bombaladığını söyleyen Akan, “Orada HTŞ vardı falan diyorlar, orası kimin kontrolünde? Her ne kadar muhalifler deseniz de, Türkiye’nin kontrolünde. Rusya diyor ki, ‘biz ne yaptığınızı biliyoruz.’ Zelenskiy Azov komutanlarını götürdü ya, ‘Rusya ile Türkiye bunu anlaşarak yapmıştır. Vardır bir bildikleri’ diyenler de var. Böyle ucuz bir düşünce tarzı olmaz. Ruslar bundan şikâyetçi. Kremlin, ‘Türkiye’nin politikalarını yakından seyrediyoruz’ diye açıklama yaptı.” diye konuştu. Rusya-Türkiye birbirine girecek falan demiyoruz tabiî. Ama Türkiye, bu değişikliğini zorunlu olarak görüyor, ekonomik yönden Batı’ya yönelecek…”

“Kantarın topuzu fazla kaçar mı acaba?” diye sormamız üzerine konuşan Akan, “Ne ABD, ne Rusya tam bağımsız Türkiye diyoruz işte. Dünyada şu an iki güç merkezi var. Biri Çin-Rusya ekseni Avrasya bloku. Diğeri de AB-Batı ittifakı. Türkiye Batı ittifakında gözükmesine rağmen taktik-denge politikası gereği Avrasya blokuyla da ilişkileri iyi tutmaya çalışıyor. Türkiye savunma sanayiinde iyi atılımlar yaptı, ekonomide, kültürde ve sağlıkta da müspet adımlar atılırsa Türkiye ayrı bir güç dengesi olacaktır burada. Zaten Türkiye, tarihî misyonuna uygun hareket etmeye çabaladıkça bağımsızlaşmaya devam edecektir.” dedi.

Haber: Oğuz Can Şahin