Kitaplardan giyime, tarihten sinemaya, medyadan tüm sahalara varana kadar eşcinsellik propagandası yapan LGBT derneklerinden biri de 2006 yılında kurulan Tarlabaşı Toplum Merkezi.

Yurt dışından aldığı fonlarla İstanbul’da çocuklara eşcinsellik batağına düşürmek için çalışıyor. Küresel çete LGBTİ+ kirli ve sapkın projelerini başta çocuklar olmak üzere herkese uygulamaya çalışıyor.

Çocuklara cinsiyetsizliği aşılayan sapık kuruluş Tarlabaşı Toplum Merkezi’ne ‘hukuka ve ahlaka aykırılık’ gerekçesiyle dava açılmış ve sapkınlıkları sebebiyle hukuki süreç başlatılmıştı. 3 yıl boyunca ertelenen dava, sonunda görüldü ve mahkeme, TTM’ye beraat verdi.

Yenidoğan çetesinden korkunç detaylar! Çetenin anlaştığı hastaneler Yenidoğan çetesinden korkunç detaylar! Çetenin anlaştığı hastaneler

Tarlabaşı Toplum Merkezi’nin yaptığı sapkınlıkları ortaya döken ve başından beri takipçisi olan gazeteci yazar Özlem Doğan, yapmış olduğu paylaşımda ise şunları söyledi:

“Türk ve Suriyeli çocuklara LGBT-PKK aşılayan, +18 cinsellik öğreterek pedofili suçu işleyen, mahkemede hakimi AB ve BM ile tehdit eden Tarlabaşı Toplum Merkezi’nin 3 yıldır süren davası lehine sonuçlandı. Bu davaya bakanlıklarımız müdahil olduğu halde açıkça suç işleyen bir dernek, yabancı gözlemciler getirip mahkemede gözümüzün önünde hakimi savcıyı tehdit eden yurtdışı fonlu bu dernek yokluğun tespiti davasından beraat etti. Hukuka ve ahlaka aykırılıktan da beraat edeceği gün gibi aşikâr.”

Devlet, bu sapkınlığa el atmalı!

LGBT dayatması, küresel sermayenin de desteğiyle birlikte dünyanın dört bir yanında çocukları ve gençleri ele geçiriyor. Özellikle Türkiye’de fonlanan STK, dernek, medya ve üniversiteler aracılığıyla eşcinsellik ve benzeri sapkınlıklar Türk toplumuna normalmiş gibi dayatılıyor. Hatta şikayet edildikleri vakit de davalardan beraat edebiliyor ve sapkınlıklarını sürdürebiliyorlar.

Hükümet her ne kadar LGBT sapkınlığına karşı olduğunu birçok kez beyan etmiş olsa da sapkın faaliyetlere ve kuruluşlara karşı harekete geçemiyor, aksiyon alamıyor. Yüzlerce sapık örgüt, sadece eğitim kurumlarını ve medya sektörünü değil, mahkemeleri de ele geçirmiş vaziyette. Devlet, bu tür yapılara karşı yaptırımda geç kaldıkça, ifsat faaliyetleri de o kadar fazla artmaya devam edecek.