Cevat Ülger, 5 Mayıs 1933’te Eskişehir’de doğdu. İlk ve orta tahsilini Eskişehir’de tamamladıktan sonra Bolu öğretmen okulunu bitirdi ve daha sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nden mezun oldu.
1956 yılında Malatya Atatürk Lisesi’nde resim öğretmeni olarak iş hayatına atıldı. Bir süre resim öğretmenliği yaptı. Malatya Atatürk Lisesi’ndeki öğretmenlik yıllarında çocukluk döneminde geliştirdiği oyuncak maketlerini resmedip, yapılış şekillerinin grafik çizimlerini hazırladı ve hayâl dünyasında ürettiği masallara uyarladı. Halı dokudu, karikatür çizdi ve asıl olarak Osmanlı mimarisini “modern malzemelerle” günümüze taşıdı.
Eskişehir’de Reşadiye Camii’nin proje ve projenin tatbiki çalışmalarına başladı. Bu caminin tüm detaylarıyla, projeleriyle bizzat tek tek ilgilendi. Filpaye başlıklarından, mahfel altı sütun başlıklarına ve hattâ sütun başlıklarını hepsi ayrı modelde olmak kaydıyla modellerini çıkartıp kalıblarını hazırladı ve tüm sütun başlıklarını betonarme olarak hazırladı. Diğer taraftan bir heykeltıraş gibi çalışarak kubbe altı mukarnaslarını, şerefe altı ve mihrab içi mukarnaslarını hazırladı. Minberini, kürsüsünü, müezzin mahfelini, korkuluklarını, kapı kitabe ve sövelerini, mihrapçelerine varıncaya kadar en ince detaylarını dahi projelendirmekten geri kalmadı. Bütün bunları malûm cami yaptırma ve yaşatma cemiyetlerine rağmen yaptı. Onun azmi netice olarak böyle muhteşem bir eserin ortaya çıkmasına vesile oldu.
1967’lerin sonunda aktif mücadelesi sebebiyle öğretmenlikten ihraç edilen Cevat Ülger 1968 yılında İstanbul’a taşındı ve mücadelesine kaldığı yerden devam etti. Bunca yıl sürdürdüğü bütün mimarî çalışmalarının önünde, diploması olmadığı için projelerine atamadığı resmi imzalar engel teşkil ediyordu. Bunun üzerine 1969 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Yüksek Okulu’nun gece bölümüne kaydını yaptırdı ve 1974 yılında bu okuldan birincilikle mezun oldu. Mezuniyetinden 3 yıl sonra ise vefat etti.
60’ı aşkın eseri var
60’tan fazla eseri bulunan ‘Çağdaş Sinan’ın belli başlı mimarî eserleri şöyle: İstanbul Küçüksu'daki Zihni Gürler Camii. Eskişehir'deki Reşadiye Camii ve on civarında diğer camileri, Kayseri' deki Bürüngüz Camii, Ankara’daki Abidin Paşa Camii, Hatay Kırıkhan’da Beşyüzevler Camii, Trabzon Çaykara'daki Camii, Kütahya’nın Tavşanlı, Tunçbilek, Domaniç kazalarındaki camiler... Sivil mimarî örnekleri olaraksa; Konya Ilgın kazasındaki kaplıcaların kompleksi ve Eskişehir'de birçok binayı sayabiliriz. Sinan gibi komple sanatkâr özelliğine sahip olan Cevad Ülger’in bu camilerin sadece mimarisini yapmayıp, bütün dekorasyonunu, desenlerini vs. yaptığını da belirtelim.
Cevat Ülger’in kitapları
Cevat Ülger’in Oyuncak Masalları, Demet ve Ritmin Gücü ve Ritme Davet olmak üzere 3 eseri bulunmaktadır.
Yeni üslup geliştirdi
Osmanlı mimarî tarzına bağlı yeni üslup geliştiren Cevat Ülger'in eserlerini halk, Mimar Sinan’ın zanneder. Cevad Ülger'in mimarî eserlerinin zevk yoksunu ellerde tatbik edilirken bazı aksaklıklar olduğunu da belirtelim. Cevad Ülger, 20 küsur yıllık mimarlık hayatında olumsuz çevreye rağmen mimarlığa ilgi duymasını "ruhi bir şey" olarak açıklar.
Osmanlı mimarî stilinin büyük ustası
Cevat Ülger, Osmanlı mimarî stilinin büyük ustasıdır. Osmanlı mimarî tarzı üzerinde çalışan Ülger, bu sisteme bağlı olarak kendi üslubunu ortaya koymuştur. Hiçbir zaman kuru taklitte kalmamıştır. Her zaman için yeni bir yorum getirmiştir. Sistem aynı, üslup farklı. Osmanlı mimarî tarzının ana karakteristiklerinden olan yenilikçi anlayışa uygun olarak Cevad Ülger'in de hiçbir eseri diğer eserinin benzeri değildir. Sistem aynı, fakat uygulamalar her eserde farklıdır.
Klasik mimari tarzına hayat verdi
Cevad Ülger, Osmanlı stilini 20. yüzyılda başarı ile yaşatmıştır. "Çağdaş Sinan" denmesinin sebebi de budur. Özünde canlı olan fakat şu an küllenmiş vaziyette olan Osmanlı mimarî tarzına hayatiyet kazandırmıştır. Osmanlı mimarisindeki gelişme ruhunu kavrayıp çağdaş eserler ortaya koymuştur. Yeni tekniklerden de istifade etmiştir. Aslında dinamik olan, fakat şahıslarda donmuş bulunan Osmanlı mimarî tarzını çağımızda yaşatan büyük ustamızdır.
Cevad Ülger, Osmanlı mimarisini şöyle ele almaktadır: “Osmanlı mimarlığı kapalı değil açık! Dört fil ayaklı ve yarım kubbeli sistem ebediyete kadar açık! Ama kime? Tabii yapmak isteyene, kabiliyetli, bilgili, sinesi hakikatlere ve bilhassa milletine açık olan mimara... Dört pilpayeli sistem gibi, bütün diğer kuruluş sistemleri, estetik sistemleri, hepsi ebediyen kapanmamış, donmamış inkişafa hazır, mecbur edici olarak duruyor ve bekliyor. Netice olarak, Osmanlı mimarîsine bağlı olmak, esasen, inkişafı kabul etmek olacaktır.”
Cevat Ülger eserlerinde tekrara düşmemiştir
Cevad Ülger'in anlattığı ışığında şunu anlıyoruz ki: Osmanlı mimarîsi yenileşmeye açık bir mimarîdir. Statik değil, dinamiktir. Osmanlı mimarî ustaları hiçbir zaman tekrara düşmemişlerdir.
Cevad Ülger de yapılarının hiçbirinde tekrara düşmemiştir. Osmanlı mimarîsinin bu yenilikçi yönünü algılamış olup, eserlerinde de bunu yaşatmıştır. Eserlerinin mimarîsinde uygulaması yanında. Mukarnaslarda (stilistik) da bunun sayısız örnekleri vardır. Sütun başlıkları ve diğer mukarnasların hepsi özgündür. Hiçbir eserinde bir öncekinin taklidi yoktur.
Osmanlı mimarlığındaki abstre anlayış alabildiğine yeniliğe açıklık getirmiştir. Taklitten uzaklaşmış olup, abstre anlayışla sonsuzluğa kucak açmıştır.
Karikatürde bir ilkin başlangıcı oldu
1973 yılında Milli Gazete’nin yayın hayatına girmesiyle, gazetenin birinci sayfasında “Karamehmetler” imzasıyla günlük siyasi karikatürler çizdi. Kübik şekillerin hâkim olduğu tek ve kararlı çizgi sistemiyle oluşturduğu karikatür tarzı diğer sanat kollarında olduğu gibi karikatürde de bir ilkin başlangıcı oldu. Vefatına kadar günlük siyasi karikatürlerine devam etti.
Aynı zamanda kaşifti
1966 yılında; Japonların bütün dünyaya yüzyılın buluşu diye ancak 1980’lerden sonra sundukları üçgen motor, hidrojenle çalışan motor ve daha şimdilerde projelendirilmeye çalışılan su ile çalışan motor projelerini hazırlayıp İstanbul Teknik Üniversitesi’nde profesörler kuruluna sundu. Ancak uzun bekleyişlerden sonra dış güdümlü malum kafalar tarafından bir türlü gündeme alınmayarak projelerin üstü örtülüp sümen altı edildi.
Müzik ve şiir zevkine sahipti
Mimarî sanatı merkez olmak üzere, ressam, karikatürist (Karamehmetler imzasıyla tanınır), engin müzik kültürü sahibi ve şiir zevkine sahip komple sanatçıdır. Mimarî eserlerindeki mukarnas çalışmaları, dekoratörlüğü, desenciliği, değişik motif çalışmaları, oymacılığı, ressam ve heykelciliği vs. onun komple sanatçılığının tezahürleridir.
Cevad Ülger, taşın şiiri sayılan mimarîde şiirdeki ahenk unsuru gibi uyumu yakalamıştır. Eserlerinde estetik, zarafet, heyecan, ritim, ahenk ve bütünlük temel özelliklerdir. Taşı şiire çeviren, büyük ustamızdaki "şiir idraki”dir.
Mimarî, her şeyden önce bir kültür ve anlayıştır. Hangi dünya görüşünün mimarîsi sorusu bir dünya görüşünün varlığını gerektirir. İslâm’ın mimarîsi İslâm’a muhatap anlayışı icab ettirir. Dolayısıyla önce İslâm’a muhatap anlayış ve bu anlayıştan sarkarak mimarî alana muhatap anlayış gerektiği meydandadır. İslâm’a muhatap anlayışta durulamazken, İslâm mimarîsine muhatap anlayışta durulamayacağı apaçıktır. Allah’a şükür ki, mimarî alanda Cevad Ülger gibi bir dehaya sahibiz. Mimarî muhatap anlayışımızın öncüsü olarak eserleriyle meydanda durmaktadır.
6 Eylül 1977’de hakkın rahmetine kavuşan Mimar Cevat Ülger’i (Karamehmetler) vefatının sene-i devriyesinde rahmetle anıyoruz.
Not: Kazım Albay'ın "Çağdaş Sinan" Cevad Ülger'i Tanımak yazısından faydalanılmıştır.
Baran Haber