9 Eylül 1923 tarihini kuruluş günü olarak kutlayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), milletin kanıyla, canıyla direnerek düşmanı kovduğu ülkemizde tek parti iktidarı oluşturarak egemenlik kurdu. CHP’nin 1923-1950 yılları arasında 27 yıl boyunca demir yumrukla yönettiği Türkiye’de cumhuriyet rejimi ilan edilmesine rağmen 1946’ya kadar doğru düzgün bir seçim yapılmadı. Demokrasi denemesi sayılan1946 seçimleri ise “açık oy gizli sayım” usulüyle yapılarak tarihin en şaibeli seçimi olarak kayda geçti.
Parti kapattıran katliamcı parti
CHP, iktidarı döneminde rakip partilere izin vermedi. Kazım Karabekir Paşa tarafından kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Partisi 1925 senesinde kapatıldı. Ali Fethi Okyar’ın kurduğu Serbest Cumhuriyet Partisi’nin ise 1930’da kapısına kilit vuruldu. Hem cumhurbaşkanı hem CHP lideri olan Gazi Mustafa Kemal, seçimsiz şekilde ölene dek bu iki vazifeyi yürüttü. CHP’nin tek parti iktidarı döneminde Türkiye parti devletine dönüştürüldü. Mülki idarenin dahi siyasallaştırıldığı CHP döneminde partinin il başkanları şehrin valisi, ilçe başkanları ilçenin kaymakamı yapıldı.
1925’te Hamidiye Kruvazörü ile Rize şehri denizden, 1937-38’de Tunç Eli Harekatıyla Dersim havadan bombalandı. Operasyonun ardından Dersim ismi harekata atfen Tunceli olarak değiştirildi. 1930’da Zilan Katliamı, 1943’te Van Özalp’te 33 Kurşun katliamı yaşandı. Ülkemize sığınan Azerbaycanlı kardeşlerimizin 1944’te Rus zalimlerine teslim edildiği ve oracıkta kurşuna dizilerek şehid edildiği Boraltan Köprüsü faciası da CHP’nin eseri.
Milletin refah düzeyini yükseltmek yerine kılık kıyafetiyle uğraşan CHP yönetimi, 1925’te Şapka Kanunu çıkardı. Avrupa’dan getirilen şapkalar insanlara zorla giydirildi. Şapkaya karşı çıkan halk, idam sehpalarında sallandırıldı. Erzurum, Rize, Kahramanmaraş, Konya gibi şehirlerde idam sehpaları kuruldu. İslam alimlerinden İskilipli Atıf Hoca şapka kanunundan önce yazdığı “Frenk Mukallitliği ve Şapka” risalesi sebebiyle 1926’da Ankara’da asıldı. Erzurum’da Şalcı Bacı isimli kadın bile şapka kanununa muhalefet sebebiyle idam edildi.
İslam alimlerinden Erbilli Esad Efendi, Menemen provokasyonu bahanesiyle 84 yaşında idamla cezalandırıldı. Yaşlı olduğu için infazı ertelendi, yerine oğlu Muhammed Erbilli idam edildi. Erbilli Esad Efendi de askeri hastanede zehirlenerek öldürüldü. CHP döneminde Kadir Gecesi’nde ibadet edenlerin evlerine baskın düzenlendi. ‘Yasak ayin’ kapsamında verilen cezalar basında yer aldı. İslam’ın farizalarından Hac ise yasaklandı.
Ezan esareti, Ayasofya Müze
Kurulduğu günden beri Müslümanların ibadethaneleriyle uğraşan CHP, 1932’de ezanın asli lisanıyla okunmasını yasakladı. Minaresinde “Allahuekber” nidaları yerine 18 sene “Tanrı Uludur” sesi yükseldi. Yasağa uymayan camiler baskına uğradı. CHP iktidarının bittiği 1950’de, ezan da esaretten kurtuldu. Camilerin ahıra çevrilmesinin önünü açan 1935 tarihli “Cami ve mescidlerin tasnifine ve tasnif harici kalacak cami ve mescid hademesine verilecek muhassasat hakkında kanun” ile yüzlerce ibadethane ya kapatıldı ya müzeye dönüştürüldü ya da satılarak ahır ve depo gibi kullanılması sağlandı.
İstanbul’un fethinin nişanesi olan Ayasofya Camii ibadete kapatıldı. Fatih Sultan’ın emaneti Ayasofya 1935’te müze yapıldı. Sonrasında Kariye Camii ve Dolmabahçe Camii de müzeye dönüştürüldü. Sultanahmet ve Bursa Alacahırka camileri barınak olarak kullanıldı. 1941’de satılan Katip Mustafa Çelebi Mescidi, ‘İstiklal Meyhanesi’ oldu. Mimar Mehmet Ağa Camii satılarak nalbant dükkanı yapıldı. Günümüzde aslına dönüştürülen camide CHP döneminden kalma atların nallanmasını sağlayan demirler mevcudiyetini koruyor.
CHP, 1928’de Harf İnkılabı yaparak asırlarca kullanılan İslam harflerini kaldırdı. Avrupa’nın Latin Alfabesi kabul edildi. Bir nesli bir gecede cahil bırakan Harf İnkılabı ile millet, ecdadının mezar taşını bile okuyamaz hale geldi.
CHP iktidarında yolsuzluklar ve ekonomik buhranlar eksik olmadı. Ekmek, gaz, şeker karneyle satıldı. Evinde fazla ekmek bulundurulan vatandaşlar Örfi İdare Mahkemesi’nde yargılandı. 1941’de enflasyon % 165’i gördü. 1942’de tarihte bir ilk olan ‘Varlık Vergisi’ çıkarıldı. Vergisini ödemeyen yoksul halk zorla madenlerde çalıştırıldı. 1943’te Toprak Mahsulleri Vergisi, Yol Vergisi gibi kalemlerle halkın beli büküldü.
Menderes'i devirmekle başlayan darbecilik
Darbecilerin gözde partisi CHP, Demokrat Parti iktidarını devirmeye yönelik 27 Mayıs 1960 darbesinde önemli bir rol oynadı. İsmet İnönü darbe öncesinde “Eğer baskı rejimi kurulursa ihtilal behemehal olur” diyerek darbeye icazet verdi. Darbe sonrasında, “Bu hareket meşru ihtilaldir.”, “27 Mayıs’ta yüzbaşı olsaydım herhalde ben de şerefli göreve hazır olacaktım” gibi sözlerle cuntaya desteğini belirtti. Cuntacı paşalar sürekli İsmet İnönü ile görüşerek basına poz verdi. CHP, Başbakan Adnan Menderes ve 2 bakanın idam edildiği 27 Mayıs darbesini “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” olarak yıllar boyunca devlet ricaliyle kutladı.
CHP, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından kapatıldı. Parti daha sonra 3821 Sayılı Yasa’ya dayanılarak kuruluşunun 69’uncu yıl dönümü olan 9 Eylül 1992 günü tekrar açıldı.
Refah-Yol iktidarının devrildiği 28 Şubat Postmodern sürecinde DSP üzerinden aktif rol üstlendi. 15 Temmuz FETÖ darbesinde ise millet çıplak elleriyle darbecilere direnirken, tankların arasından elini kolunu sallayarak geçen CHP lideri Kılıçdaroğlu, TV karşısında oturup kanlı ihaneti seyretmekle yetindi. Kılıçaroğlu ayrıca 251 vatandaşımızın şehit olduğu 1491 kişinin yaralandığı darbeyi “tiyatro” olarak niteledi.
Hizmet değil rezalet belediyeciliği
CHP, ele geçirdiği belediyeleri hizmete hasret bıraktı. Belediye bütçeleri partizanlarca yağmalanırken, şehirleri çöp çukur çamura mahkum etti. İstanbul Ümraniye Hekimbaşı’nda 1993 senesinde çöp dağlarında biriken metan gazının patlaması sonucu 39 kişi öldü. Bazılarının cesedi bile bulunamadı. ‘Mega köy’e dönen İstanbul’da onlarca ilçeye su verilemedi, vatandaşın içecek ihtiyacı su tankerleriyle sağlandı. Su kuyrukları bazı yerlerde kilometrelerce uzadı. 31 Mart 2019 seçimlerinden sonra CHP’nin eline geçen belediyelerde manzara değişmedi. Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İstanbul ile Mansur Yavaş sorumluluğundaki Ankara çeyrek asır geriye gitti. İzmir ise yarım asırdır lağım kokuyor.
İsmet İnönü’nün yetiştirdiği Bülent Ecevit’in CHP ve DSP dönemi yolsuzluk, ekonomik kriz ve 28 Şubat zulmüyle geçti. 2000 ve 2001’de iki ayrı ekonomik kriz yaşandı, 21 banka battı. Gecelik faizler % 7500’lere ulaştı. 8 ay içerisinde 15 bin orta ve büyük ölçekli işletme kapandı. 1 milyonu aşkın kişi işsiz kaldı. 28 Şubat sürecinde binlerce mütedeyyin vatandaş fişlendi. Başörtüsü, imam-hatipler, katsayı gibi zulümler yaşandı. Başörtülü kızlar coplandı. Kız öğrenciler otobüslere doldurularak dağ başında bırakıldı.
Terörü Meclis'e soktular
CHP/SHP döneminde PKK uzantısı DEP ilk defa Meclis’e sokuldu. DEP’li Leyla Zana, Selim Sadak, Mehmet Alınak, Hatip Dicle, Orhan Doğan ilk defa CHP’nin yan kolu SHP tarafından 1994’te TBMM’ye taşındı. Günümüzde ise terör uzantısı HDP’yi “her evden bir oy” stratejisiyle TBMM’ye taşıdılar. 2015’te CHP’li Gamze Akkuş İlgezi ve Sezgin Tanrıkulu PKK’lı terörist Aziz Güler’in cenazesine katılarak gözyaşı döktü. CHP’li Bülent Tezcan, HDP’lilerle birlikte bulunduğu salonda terör örgütü PKK’nın sözde marşı söylenirken ayağa kalkarak esas duruşa geçti. Kılıçdaroğlu ve Tanrıkulu, SİHA’larla vurulan teröristler için ‘onlar piknikçi’ dedi. CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, PKK’lı Sakine Cansız’ın öldürülmesine sosyal medyadan tepki gösterdi. HDP’nin tutuklanan milletvekili ve belediye başkanları da hep CHP tarafından savunuldu. İmamoğlu ve Yavaş, HDP’nin oylarıyla seçildi. CHP’nin hazırladığı “Tutuklu Gazeteciler Raporu”nda “hükümlü gazeteci” olarak gösterilen bazı teröristlerin dağda olduğu ortaya çıktı. Terör örgütleriyle iltisaklı çok sayıda isim de yerel seçimlerde ‘Belediye Meclis Üyesi’ yapıldı. CHP’li İmamoğlu’nun Kandil’in dağ kadrosunda yer alan militanlarını işe aldığı ifade edildi.
FETÖ’nün koltuk değneği ve tacizler
CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu, Eren Erdem, Oktay Ekşi, Mahmut Tanal, Enis Berberoğlu, Barış Yarkadaş, Şafak Pavey, Sezgin Tanrıkulu FETÖ’ye ait basın kuruluşlar başta olmak üzere tüm alanlarda yanlarında durup açıkça desteklerini ifade ettiler. Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün korsan ses kayıtlarını TBMM’de dinletti. CHP Milletvekili Enis Berberoğlu, FETÖ’nün MİT TIR’ları kumpasında devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerini temin ettiği gerekçesiyle ‘ajanlık’ suçundan ceza aldı. Türkiye ile İran savaşırsa İran’dan yana olurum’ diyen Eren Erdem de FETÖ’ye yardım ve yataklıktan uzun süre tutuklu kaldı. Terör örgütü DHKP-C’ye destek veren parti de CHP oldu. Kılıçdaroğlu’nun ‘kardeşim’ dediği Nuriye Gülmen’in DHKP-C mensubiyeti ifşa olunca tutuklandı.
17 sene CHP Genel Başkanlığı yapan Deniz Baykal, CHP Milletvekili Nesrin Baytok ile zina görüntülerinin ortaya çıkmasının ardından istifa etti. Kaset operasyonu sonrasında SSK’yı batıran Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin başına geçti. Birçok CHP’li taciz, tecavüz ve pedofili gibi cinsel saldırı suçlarına karıştı. CHP Denizli Milletvekili Teoman Sancar, bir grup erkekle eşcinsel ilişki yaşadığı ifşa olunca partiden ayrıldı. Recep Memili, Hüseyin Saim Kendir, Uğur Bayraktutan, Mehmet Yücel, Dilaver Perçin, Muharrem İnce, Hıdır Çakmak, Galip Can, Savaş Korucuoğlu, Mehmet Emin Eren, Hasan Yıldırım, Mürsel Coşkun, Onur Günay, Kadir Oruç gibi CHP’li isimler birçok defa ahlaksız eylemlerle gündeme geldi. LGBTİ’leri Meclis’te ağırlayan ilk siyasetçi olan Kılıçdaroğlu, eşcinsel sapkınlığın Türk aile yapısını bozmadığını öne sürdü.
Her dönem yolsuzluk ve hizip
Tarihi yolsuzluklarla dolu olan CHP, AYM’nin 2012’deki kararıyla 3 milyon 372 bin 446 TL’nin nereye harcandığını belgeleyemeyince yolsuzluk cezası yedi. Yüksek mahkemede yolsuzluğu tescilli parti olan CHP’nin birçok kurmayı yolsuzluk nedeniyle hüküm giydi. Geçmişten bugüne Kocaeli’de Sefa Sirmen, İstanbul’da Ergun Göknel “yolsuzluğun yüzü” olurken, CHP’li Macit Özcan, Mustafa Akaydın, Mustafa Saruhan, Gürsel Tekin, Battal İlgezi, Mansur Yavaş, Şadan Aytaç, İsmail Aynur, Muhittin Dalgıç, Ertan Avkıran Necati Şemsettin Eren gibi birçok isim yerel yönetimlerde yolsuzluk dosyalarıyla anıldı. Yalova’da Vefa Selman, Avcılar’da Handan Toprak, Menemen’de Serdar Aksoy, Ceyhan’da Kadir Aydar, Urla’da Burak Oğuz rüşvet ve yolsuzlukları nedeniyle tutuklandı. Bilecik Belediye Başkanı Semih Şahin görevden alındı. Yerine gelen CHP’li Muharrem Tüfekçioğlu’nun da yolsuzluk dosyası 1 ay sonra Yargıtay’da onanınca başkanlığı düştü. CHP 24. Dönem Ankara Milletvekili Sinan Aygün, TOGO İkiz Kuleleri’yle ilgili ABB Başkanı Yavaş ve iki CHP’li belediye meclisi üyesinin kendisinden “Bize ne vereceksin abi” diyerek 25 milyon rüşvet istediğini ifşa etti.
İlk kurultayı Sivas Kongresi olarak kabul edilen CHP’de, bugüne kadar 37 olağan ve 19 olağanüstü kurultay gerçekleştirildi. Vekaleten görev alanlar hariç, genel başkanlık koltuğuna Atatürk, İnönü, Bülent Ecevit, Hikmet Çetin, Altan Öymen, Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu oturdu. 14-28 Mayıs 2023 seçimlerinde yaşanan hezimetin ardından CHP’de taht kavgaları yeniden başlarken, Kılıçdaroğlu’nun kurduğu mezhepçi delege engelini aşamayan İmamoğlu erken havlu attı.
Faydalı olan her şeye karşılar
CHP’nin 100 yıllık karanlık geçmişini özetleyen Araştırmacı Yazar Mehmet Fırat, şunları dile getirdi: “CHP demek Hakk ve halk düşmanlığı, Batı çamurunda debelenmek demektir. Halkının dinine, diline, tarihine, kültürüne, malına, namusuna düşman bir yapı demektir. Halkın maddi-manevi tüm değerlerini alaşağı eden, hor gören, kendini birinci sınıf vatandaş ve her türlü hakkı kendisinde gören bu zihniyet 100 yıldır millete bela. Dün öyleydi de bugün de. Darbelerde kendini gösteren bu zihniyet, her zaman halkın iradesini sopayla dizayn etmeye kalktı. 27 Mayıs’ta da 28 Şubat darbesinde de bu böyleydi. Güya kendisine zıt olan FETÖ ve avanesiyle bile iş tuttu. Yargı eliyle halkın iradesini ipotek altına aldılar. Ele geçirdikleri belediyelerde, tuvalet terliğini bile halka reva görerek dalga geçtiler. Her il, ilçe teşkilat ve belediyelerde yolsuzluk, talan, rüşvet, taciz ve tecavüzü normalleştirdiler. CHP denilince aklımıza gelen sadece zulüm oluyor. Bu demektir ki, zulüm 100 yaşında!”
Tarihçi Yazar Hasret Yıldırım ise şunları söyledi: “CHP ve zihniyeti, Allah-Vatan-Millet yolunda faydası olacak her şeye karşıdır. Çünkü CHP bir parti değil, ‘Kamâlizm’in çığırtkanıdır. CHP’nin kuruluş gayesini idrak etmek isteyen; kuruluşundan değil 100 sene bin sene de geçse ‘Katranı kaynatsan olur mu şeker?’ vecizesinin manasında mevzua son noktayı koyar. 1936’da Edirne Milletvekili Şeref Aykut’un yazdığı ‘Kamâlizm’ isimli kitabın son paragrafı, tam da CHP zihniyetini tanımlamaktadır, buyurun okuyalım: ‘Gençlik ruhunun ihtiyâcını yerine getirmek; onun imânını doldurmak, vicdânını doldurmak ister. Bu sebepledir ki, onu Kamalizm dininin hiç şaşmayan, şaşırmayan orunçlu ve coşkun tapkanı (mü’mini) yapmak; ona bu kutsal, ulusal ve kurtarıcı dini olanca derinliği ve inceliği ile oydamlamak ister… Tâ ki, Kamâlizm dinine imânı artsın. İşte disiplin altında gençlik böyle olacaktır. Parti (CHP), bunu amaçlamış, hazırlamıştır.”
Yeni Akit