Birçok insanın aksine pek hareketli bir hayat sürmüş olan Malcolm X-El-Hacc Malik Şahbaz’ı herkes duymuştur. Onun hakkında umumiyetle yanlış bilinen husus Mekke ziyaretinin ardından fikirlerini değiştirdiğidir yahut biraz daha daraltırsak meseleyi, Kennedy suikastının ardından yaptığı açıklama sebebiyle sahte peygamber Elijah (İlayca) Muhammed ile arasının bozulduğu ve sonrasında Mekke-i Mükerreme’yi ziyaret ettiğidir. Oysa Nation Of Islam-İslâm Milleti’yle arası bu ırkçı topluluktan ayrılmadan iki sene evvel çatırdamaya başlamıştır. Bu “çatırdama”nın hikâyesi alaka çekicidir; çünkü o güne kadar bütün söylemlerinde “Elijah diyor ki” diyen Malcolm X “İslâm Milleti”nin popülerliğini her zaman siyahların “savunma hakkı” üzerinden şiddetten başka bir yolla çözülemeyeceği vurgusu üzerinden sağlamıştı…
Siyasî havanın yine gergin olduğu demlerde, İslâm Milleti’nin bürolarından birisini basan polis oradakileri tahrik ettikten sonra bir İslâm Milleti mensubunu öldürür ve ardından tırmanan hâdiseler silsilesine Malcolm X her zamanki tavrıyla cevab verir. Fakat bu sefer daha önceki durumların aksine Elijah, Malcolm X’ten bu mevzunun üstüne gitmemesini ister. O güne kadar sadakatini bir an bile sorgulamadığı Elijah’nın bu ikircikli tavrı Malcolm X’in Elijah hakkında çeşitli şüphelere sahip olmasını sağlar… Nitekim bu ve buna benzer hâdiselerin zamanla artması Malcolm X’in kalbindeki sıkıntıyı artırır. Kennedy suikastının ardından söylediği “Chickens coming home to roost-tavukların eve tünemesi” durumu, “Tavukların eve tünemesi beni asla üzmez; hatta daha mutlu yapar” açıklamasının ardından Malcolm X “İslâm Milleti” tarafından susturulur ve 90 günlük kızağa çekilir… Bu meselelerin öncesi ve sonrası pek teferruatlı hâdiselerle örülü olduğundan uzun uzadıya bunlardan bahsetmeyeceğim. Asıl dikkat çekmek istediğim husus, onun ırkçı İslam Milleti’nde geçirdiği son iki yıldaki söylemleri önceki söylemlerinden farklılaşmış ve eskisine nazaran daha “sosyal” içerikli bir hâle dönüşmüştür. Nitekim bu “sosyal” bakış açısı Mekke ziyareti ile tamamına ermiş, ırkçı söylemleri bıraktığı gibi daha evvelki tüm tavırlarından feragat ederek İslâm’ın emrettiği şekilde bütün Amerikan halkını kapsayıcı bir pozisyon almayı uygun görmüştür…
Bu hususları niçin hatırlatma ihtiyacı duyduğuma gelince; bugün şehid Malik Şahbaz’dan hesapta “övgü” ile bahsedilirken gözden kaçırılan husus, onun söylemleriyle “keskin” imajlar vermeye çalışılmasının yanlışlığına dâir; Malcolm X’ten üç-beş iktibasla onun ruhunu tüttürmeye çalışıp kendisinden başka herkesi pasifist olmakla ithâm etmek, anlaşılacağı üzere ucuzculuk olur.
“Pasifist ajanlar”ı her vakit “ılımanlar”ın içinde aramak umûmi bir kâidedir; fakat ilginçtir Amerika’daki sapık “İslam Milleti” gibi çok gürültü çıkartan ve “bir şey” yapıyorum görüntüsü altında “hiçbir şey”in felsefesi peşinde debelenen asıl pasifistlerin bazı tehlikeli türleri “sûret-i hakk” görüntüsüne de pek çabuk intibâk ederler. Durmadan eylemsizlikten yakınan sözde çığırtkan ama özde pasifistlerin durumu, hakikati tersyüz edenler için Üstad Necip Fazıl’ın kullandığı şu tabir içerisinde gizlidir: “Galata Kulesi ve bostan kuyusu şeklinde kâmil zıddiyle doğrudur”…
Malcolm’un Malik Şahbaz’a dönüşme süreci, esasında, kendisinin eylemde çığırtkan gizli pasifiste dönüşüyor olduğunu gördükten sonra başlamış ve asıl eylemciliğin belirli şahıs, grup, klik ve hizip adına değil tüm insanlık adına yapılması gerektiğini anladığı anda değişmiştir. Bu durum bir bakıma –aslında tüm yönleriyle- İslam’ın âlemşûmüllüğü bahsiyle de alakalıdır; “İslâm Milleti” gibi sözde ve görünüşte “keskin” fakat özde “pasifist”lerin vizyonsuz dünyalarının “küd sak/çıkmaz sokak”ları ancak FBI eliyle Malik Şahbaz’a suikast düzenleyebilmenin tetikçiliğinden ibarettir. Küçük, işe yaramaz, kullanılıp bir köşeye atılan zavallılık… Tuhaftır, bu zavallı duruşun ana sebebini Malik Şahbaz “hasetlik” olarak tarif eder; “haset insanı körleştirir ve açık bir zihinle düşünmesine engel olur.” (Malcolm X, New York Times, M.S. Handler röportajından, 9 Mart 1964)
Baran Dergisi 471. Sayı