· Şişli'deki bir alışveriş merkezinde bir kadın 5. kattan atlayarak intihar etti.

· Cinnet geçiren polis ailesini katletti: 3 ölü, 1 yaralı

· Tekirdağ'da uyuşturucu operasyonu: 14 gözaltı! Oyuncak bebeğin içinden uyuşturucu çıktı

· Evin odalarının başkalarına kiralandığını öğrenen ev sahibi kiracıları evden çıkardı! Eşyaları balkondan attı

· Sahte hesapla eski iş arkadaşını taciz etti! 3 yıla kadar hapis istemi

· Kayseri'de 23 Nisan kutlamalarında 'Puta tapmayın' diye bağırdı gözaltına alındı.

· Apartman yöneticisine 'güvenlik kamerası' saldırısı: 9 yerinden bıçakladı

· Market çıkışı uğradığı bıçaklı saldırıda hayatını kaybetti.

Ve bu örneklerin binlercesi...

Bu tür facia haberlere bırakın her günü, her saat, hatta her dakika şahit oluyoruz. Artık ajansların, haber sitelerinin ve gazetelerin görevi; eskiden üçüncü sayfa olan fakat toplumda her geçen gün artan cinayet, cinnet, intihar sebebiyle her sayfaya bu vakıaları doldurmak oldu. İş, eser, fikir, düşünce, kültür ise artık tozlu raflarda yerini alan birer müzelik esere dönüştü.

Nizamsızlığın hüküm sürdüğü, kanunların belli başlı kişileri es geçtiği, ahlakın yerini türlü sapkınlıkların aldığı, dinin ve kültürün yerini başıboşluğun aldığı ve bundan doğan karmaşada isteyenin istediğini rahatlıkla öldürebildiği, istediği rezaleti yapabildiği, istediği gibi at koşturabildiği, istediği gibi kanunları tersyüz edebilecek şekilde türlü sahtekarlıklar yapabildiği, çocuğu, kadını, dini, devleti kandırabildiği çürümüş bir toplum peyda oldu.

İslam'ı tecrit etme ve Batılılaşma uğruna millete dayatılan kanun: Kılık Kıyafet Kanunu İslam'ı tecrit etme ve Batılılaşma uğruna millete dayatılan kanun: Kılık Kıyafet Kanunu

Devletin en alt kademelerinden en üst kademelerine, fertlerin en altından en üstündekine varana kadar topluma ihanet etmeyen herkes elini taşın altına koymak ve neslimizi başıboşluğa götüren laik rejim yerine, insana insanlığını geri veren, toplumun insanca yaşayabileceği yeni bir sistem inşa etmek mecburiyetindedir. Bunun yolu da Büyük Doğu-İbda’dan geçmektedir.

Peki nasıl bir nizam istiyoruz?

Üstad Necip Fazıl, İdeolocya Örgüsü’nde “Beklenen Nizam” başlığı altında toplumun nasıl şekillenmesi gerektiğinin altını çiziyor.

İşte hasretini duyduğumuz nizam:

Yüz yıldan beri bir toplu iğne yapmaktan bile âciz yaşayan bu milleti, radyosunu, otomobilini, traktörünü, dikiş makinesini, falanını ve filanını zorlayacak bir nizam... “İstersen bunları tenekeden yap; fakat kendin yap!” diyecek bir nizam...

Türk gümrüklerinden, hayat devlet ihtiyaçları müstesna, tek Garp âletinin geçmesine müsaade etmiyecek bir nizam... Tâ bu âletlerle rekabet edici Türk sanayi ve imâl kudreti doğuncaya kadar başka çıkar yol görmiyecek bir nizam...

Bütün Garp âlemini, Türkün ve onun ruhî idaresinde bütün Asyalıların gözüne tılsımlı bir umacı gibi görünmekten çıkaracak bir nizam... Garp âlemini, (Rönesans)dan beri sadece aklın fetih hakkını kullanmış ve eşyayı teshir etmiş bir müspet bilgiler hârikasından ibaret gösterecek ruh plânında taklide değer hiçbir kıymeti bulunmadığını meydana çıkaracak bir nizam... Ve mevcut Garp bilgilerini maharetle çalacak ve onları ehliyetle Türke mal edecek bir nizam...

Türkiye’de tek bir kahve köşesine bile izin vermeyecek ve saatte 35 milyon kilovat çapındaki millî enerjiyi tasarruf edecek bir nizam...

Sinemayı, tiyatroyu, edebiyatı, fikriyatı, hattâ ilmi bile mutlaka millî şekilde verimlendirecek bir nizam... Bunlar bir kere millîleştikten sonra da onları beynelmilel çapa ulaştıracak bir nizam...

Kârhane, meyhane, kumarhane ve bütün rezalethanelere “paydos!” diyecek bir nizam...

Ruhumuzu dayadığımız mukaddes ölçülerin hem düşmanlarına, hem de dost görünüp bu ölçüleri anlamayan ham yobaz bozuntularına hayat hakkı tanımayacak bir nizam...

Çoraptan serpuşa, harften binaya, muaşeret edebinden bütün ifade şekillerine kadar (plastik) plânda şahsiyetin ne demek olduğunu meydana çıkaracak bir nizam...

Adam öldüreni hemen öldürecek, hırsızlık edeni bir daha edemez hale getirecek; ve bütün içtimaî ihtilâtlarında ferde öz evinden daha emin sığınaklar gösterecek bir nizam...

Dâva adamlarının nasıl çalışacağını belirtecek; ve en büyük göz mütehassısını en şiddetli trahom mıntıkasında hayatını feda etmeğe zorlarken, en büyük terbiyecinin de en hücrâ köyde bir jandarma erinden farksız yaşamasını sağlayacak bir nizam...

Memlekette tek sahipsiz çocuk, tek serseri, tek işsiz, tek sakat bırakmayacak ve hiç olmazsa bunları göz planından sürecek bir nizam...

Ve nihayet halkın nefsaniyetini değil, Hakkı razı edecek ve Kurultayın büyük duvarına “Hakimiyet Hakkındır!” düsturunu kazıyacak bir nizam...

Nizamların nizamı olan düzen, iki heceli ve beş harfli bir isim taşır: İslâm...