Roger Garaudy, 1913'te Fransa'da doğdu, Sorbonne Üniversitesi'nde edebiyat eğitimi aldıktan sonra 1954 yılında SSCB Bilimler Akademisi'nde doktor ünvanı elde etti. Fransa Komünist Partisi'nde faal bir konumda yer aldıktan sonra partiden ayrıldı. Fransa Parlementosu'nda milletvekili, meclis başkan yardımcılığı, milli eğitim komisyonu üyesi ve senatör olarak görev yaptı. Daha sonra profesörlüğe devam etti. Emekliliği esnasında pek çok ilmî eser yayımlayan Garaudy, 1982 yılında Müslüman oldu.
Müslüman olduktan sonra sıkı bir Batı Medeniyeti tenkidi yapan Roger Garaudy, İsrail devletine karşı eleştirilerini topladığı “İsrail Politikasının Mitleri” isimli eserinde “Yahudi soykırımı yoktur” dediği için yargılanmış, 1998 yılında 240 bin Fransız Frangı ödemeye mahkûm edilmişti. Böylece fikir hürriyetinin ve demokrasinin beşiği (!) Fransa’da, tüm Batı dünyasında olduğu gibi “İsrail-Yahudi Devleti” dokunulmazlığı yeniden tescillenmişti.
Medeniyetler Diyaloğu kitabı, ismi ile bugünün sözde Müslüman diyalogcu takımının İslâm’ı tahrif ve tahkir edici hareketlerini hatırlatsa da, aslında tam da tersini yapıyor. Garaudy, bugünün diyalogcularının aşkla bağlı oldukları Batı’yı, dünya insanlığına karşı işlediği suçlardan ötürü tenkid ederken, ezdiği, yok ettiği, sömürdüğü medeniyetlerden “insanlık öğrenmeye” davet ediyor. Şöyle diyor Garaudy:
“Batılılar yüz milyonu aşkın Amerika Yerlisini öldürerek dünyada daha önce benzeri görülmemiş bir soykırım yaptı. Bunun ardından üç yüz yıl süren köle ticareti sırasında en az yüz milyon Afrikalıyı öldürerek bir başka akıl almaz soykırımı gerçekleştirdi. Afyon içmeyi reddeden Çinlilere savaş açtı ve koca Çin’e zorla afyon içirtip sömürdü. Şimdiki Laos, Kamboçya ve Vietnam adı verilen geniş bir kesimde Batı, sırf para kazanmak için insanlara zorla alkol içirtti ve içmeyenden de para alarak ahlâksızca sömürdü. Avrupalıların insanlığa ettiği kötülükler saymakla bitmez!”
Batı tarihinin insanlığa zulmetmekten ibaret olduğunu savunan Garaudy şöyle devam ediyor:
“Beş asır boyunca Roma zorbalığı dünyayı kasıp kavurdu. Yirmi milyonluk bir cihan imparatorluğunda sadece 200 bin Roma vatandaşı vardı. Burada da yine Roma 'Cumhuriyet'i deniyordu! (...)
Batı’nın “gelişmesi”nin olmazsa olmaz şartı, üç kıtanın soyulup zenginliklerinin Avrupa ve Kuzey Amerika’ya aktarılmasıydı. Dolayısıyla da bugün Üçüncü Dünya adı verilen ülkeleri az gelişmiş durumuna sokan Batı’dır.
Köleliği, bir dünya ekonomi sistemi hâline gelen Avrupa kapitalizmi yaratmış ve onu 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar üç asır boyunca da dayatmıştır. Bazen köle ticaretinin birkaç milyon insanın Afrika’dan Amerika’ya götürülmesiyle “sınırlı” (!) kaldığı söylenir. Oysa bu, gemilerle sağ salim götürülen her bir köleye karşılık ortalama on insanın öldüğünü unutmak demektir. Rakama vurduğumuzda –ki bu asgari rakamdır–, alınıp götürülen on milyon köleye bedel, yüz milyon insan yok edilmiş demektir. Dünya hiçbir zaman böylesi bir soykırıma şahit olmamıştır. (...)
“Avrupalı istilâcının tutumu her yerde aynıdır. Tıpkı uyuşturucu ticaretini zorla kabul ettirmek için Fransız, Alman ve İngilizlerin Çin’e karşı birleştikleri 'Afyon Savaşı'nda olduğu gibi…
1816’da İran ve Hindistan’da üretilen 3290 kasa afyon Çin’de İngilizler tarafından satıldı; 1830’da 18750 kasa ve 1836’da 27000 kasa. 'İthalâtımızın en önemli payının çoğunu bu oluşturuyor' diye yazıyordu 1836’da İngiltere’nin Canton’daki temsilcisi…
1840 ile 1844 arasında iki savaş yapıldı ve sonuçta Avrupalılar Çin’e sadece afyon satma “serbestîsini” değil, bütün Avrupa ticaretine açılmasını kabul ettirdiler.”
Roger Garaudy “Medeniyetler Diyaloğu” kitabında Batı’nın tarih boyunca yaptığı zulümleri, soykırımları, yağmacılığı gözler önüne serdikten sonra, Batı’nın büyük bir hızla intihara doğru gittiğinin altını çiziyor:
“Altı yüz yıl süren Batı sömürgeciliği, dünya insanlığına ve medeniyetlere çok büyük zarar verdi. Şimdi ise Batı, yaptıklarının cezasını çekmeye çoktan başlamış bulunuyor. Eğer o medeniyetlerin insanî ve ahlâkî değerlerinden yararlanma yoluna gitmezse intihara sürüklenecektir. Şayet Batı, diğer medeniyetlerle kardeşçe ve dostça bir diyalog kurmazsa yok olacak ve tarihten silinecektir. Batı hayatta kalabilmek ve varlığını devam ettirebilmek için dünya çapında bir sanat ve kültür kaynaşmasını gerçekleştirmek zorundadır.”
Roger Garaudy’nin Marksist bir düşünceye sahibken yazdığı bu eser, bugün sözde Müslüman diyalogculara çok şey söylemeli. Hatta Müslüman Roger Garaudy’nin şu sözleri altın harflerle alınlarına kazınmalı:
“İslâmiyetle öbür dinler arasındaki fark, İSLÂM’ın çağları arkasından sürüklemesidir. İslâm’ın dışındakiler, zamana hitab etsin diye reforma tâbi tutuldu, KUR’AN ise indirildiği günden beri aynı. O zamanı değil, zaman onu izledi. Bu, ÇAĞLARÜSTÜ bir hâdisedir.” *
Notlar
* Salih Mirzabeyoğlu, Ölüm Odası: B-Yedi (67. Bölüm), Baran Dergisi, sayı: 241.
Roger Garaudy, Medeniyetler Diyaloğu, Tercüme: Cemal Aydın, Türk Edebiyatı Vakfı Yay., İstanbul 2011.