Sokaklarda terör estiren başıboş köpekler, artık bir kamu sağlığı ve kamu güvenliği sorununa dönüştü. Son birkaç yılda yüzlerce çocuk başıboş köpeklerin saldırısına maruz kalarak ya yaralandı ya da hayatlarını kaybetti.
Başıboş köpek sorunu, üç beş problemli zihne bırakılmış vaziyette. Köpeklerine dokundukları zaman kıyameti koparan bu güruha devlet hiçbir aksiyon gösteremiyor.
Geçtiğimiz aylarda Cumhurbaşkanı Erdoğan, başıboş, sahipsiz köpeklerle mücadele konusunda yasal düzenlemenin mevcut olduğunu, gerek ilgili bakanlık gerekse belediyeler sahipsiz, başıboş köpekleri barınaklara toplayacağını dile getirmişti. Fakat hala bu problem çözülemedi.
Star gazetesinden Cüneyd Altıparmak, "Hayvan saldırılarında mağdurun hakları" başlıklı yazısında başıboş sokak köpeklerine dikkat çekiyor, çocuklarda bıraktığı tramvaları dile getiriyor, millete verilen zararın telafisinin nasıl karşılanacağını anlatıyor.
İşte o yazı:
Türkiye'de sayıları 10 milyonu aşmış durumda sokak köpeklerinin. Son iki yılda yaklaşık olarak 700'ün üzerinde yaralanma, 20'nin üzerinde ölüm gerçekleşmiş durumda. Son günlerde buna yeni bir durum eklendi: Artan kuduz vakaları. Türkiye'de 2021'de "kuduz riskli temas" sebebiyle 250 bin kişi tedavi oldu, sayı şimdi daha fazla. Tüm bunların toplumda ciddi bir travma bıraktığı kesin. Yol yakınken bir noktada uzlaşmak ve sorunu çözmek zorundayız. Sokak köpekleri konusunda çok şey yazıldı, söylendi. Ancak mağdurun hakları neler, ne yapabilirler, pek değinilmedi. Kapsamı biraz geniş tutarak meseleye terk edilmiş hayvanlar ve sahipli hayvanları da ekleyerek bu konuya değineceğim bugün...
Yetki kimde, kim sorumlu!
Danıştay'a göre "sahipsiz hayvanların kontrolünü takip etmek, sahipsiz hayvanlarla ilgili sorunların tespiti ve bu sorunların çözümlerini karara bağlama konusunda görevli ve yetkili bulunan Valiliğin yanında sahipsiz hayvanlara barınak yapmak, yaptırmak ve işletmek, işlettirmek görev ve sorumluluğu bulunan Belediye Başkanlığı" sorumlu. Meselenin çözüm yeri "merkez idare" olarak düşünülse de aslında temel görev taşra idareleri ve yerel yönetimlere ait. Ancak mevzuatta birden çok kurumun ve bazı durumlarda Bakanlığın görevli olmasının getirdiği bir kafa karışıklığı da söz konusu. Sorun biraz da burada!
Nasıl kurtulacağız?
Sorunu çözmek için bu idarelerin istikrarlı davranması gerekiyor. World Animal Protection'ın raporuna göre İngiltere, Avusturya, Hollanda, İtalya ve İskandinav ülkelerinde sokak hayvanı sorunu neredeyse yok gibi. Bunun sebebi ise sürece yayılmış ve etkin bir mücadele konsepti. Hayvanların barınaklara yerleştirilmesi, kayıt altına alınması ve özellikle ihbarların etkin biçimde değerlendirilmesi, koruma altına alma işlemlerinin hızlanması başat faktör. Türkiye'de ciddi bir bütçe ayırdıktan sonra kısırlaştırma ile sokak hayvanlarını kontrol altına almak gerekiyor. Yetki karmaşasını kaldırıp muhatabı tekleştirmek lazım. Bu konuda beş yıllık istikrarlı adımların ve kimin hesap vereceğinin belirli olması şart!
İdare tazminat öder
Danıştay'ın meseleye bakışı "sahipsiz bir köpeğin vatandaşa vermiş olduğu zararı, belediyenin köpek üzerindeki denetim yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemiş olduğu" yönünde. Sahipsiz bir hayvanın zarar vermesi halinde mağdurun Belediye karşı tam yargı davası açma hakkı var. Bunun için önce idareye başvuru yapıp miktarını belirterek maddi ve manevi zararının tazmin edilmesini istemesi gerekiyor. Talebinin reddi halinde derhal; talebine otuz gün içinde cevap verilmez ise otuzuncu günden itibaren altmış gün içinde idare mahkemesinde dava açma hakkı bulunuyor.
Hayvan sahibinin sorumluluğu
Hayvan sahibi olan veya sahiplenip sonra sokağa bırakan kimseler de sorumlu. Zira hayvana dikkat, özen ve gözetim görevini üzerine almış bu kimseler hayvanın sebebiyet verdiği zararları ödemekle yükümlü. Ayrıca kasten sahibi -örneğin- köpeği size saldırtmış ise burada köpeğin hukuki anlamda bir "silah" olarak kullanıldığı kabul ediliyor... Bu halde köpeğin sahibi suçtan sorumlu oluyor -misal olarak- yaralama suçundan ceza veriliyor kendisine... Bununla da kalmıyor doğan maddi ve manevi zararınızı karşılamak zorunda! Hayvanları tutması gereken kişilerin TCK m.177'de "hayvanın tehlike yaratacak şekilde serbest bırakılması" suçunun da faili olacaklarına dair düzenlemenin de geniş bir uygulama alanı var. Burada barınaklardan sorumlu kimseler de hayvan sahipleri de hayvanlarını terk edenler de fail durumunda olabiliyor. Bu ihmali gösteren kişiye altı aya kadar hapis veya adlî para cezası veriliyor.
Değişimin temelinde hak arama bilinci yatar. Mağdurların hak araması, çözümün bir parçası. Şikayetlerin etkin takibi ve gerekli tedbirleri almak da devletin görevi. Devletin bir görevi de toplumun isteğine cevap vermek! Doğan sorunlar ortada. Her yıl artan bir bilanço var. Hızlı adım, etkin çözüm şart!