Hain Nusayrilerin devrilmesinin ardından kaybettiği gücü ve nüfuzu telafi etme çabasında olan İran, Suriye'deki eski müttefiki Nusayri rejiminin devrilmesiyle bölgedeki etkisini kaybetmiş durumda. Sapık Şia, bu kaybı telafi etmek için çeşitli yollar deniyor.
"Direniş Ekseni" dedikleri ihanet ekseninin kalbi olarak gördükleri Suriye'yi bölgesel ihanetinin önemli bir parçası olarak değerlendiren sapık Şiiler, Suriye'yi "direniş ekseni"nin kalbi ve Batı Asya'daki savunma hattı olarak tanımlıyor.
Sünni devrimini Amerika ve İsrail desteğinin bir neticesi olarak görüp devrimi, verilen mücadeleyi baltalama peşine düşen fitneci İran, mezhepçi söylemleriyle Suriye'de "yeni bir iç savaş çıkarmak" gibi alçak yöntemlere tevessül ediyor.
"Suriye'de Sünnilerin hüküm sürmesi, İsrail'in Filistin'de hüküm sürmesinden daha tehlikelidir"
Suriye'de yapılan zulmü, nüfuzu ve ekonomik menfaati sona eren sapık Şia, Sünnilere iftira atmaya devam ediyor.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Suriye'ye ilişkin yaptığı açıklamada skandal sözler sarf etti. Arakçi "Suriye'de Sünnilerin hüküm sürmesi, İsrail'in Filistin'de hüküm sürmesinden daha tehlikelidir" dedi.
İşgalci İsrail ile Sünnileri bir tuttu
Nusayri Esed rejiminin devrilmesinin hemen ardından işgalci İsrail ile irtibatı ortaya çıkmasına ve yaptıkları kirli ittifakı defalarca farklı olaylar üzerinden ifşa olmasına rağmen, Nusayri kalıntıları bölgedeki ucuz hesaplarından vazgeçmeyip karalama kapmanyasına ve algı operasyonlarına devam ediyor.
Müslümanların baş düşmanı hain Şia'nın bu söylemleri, bölgedeki Nusayri kalıntılarını harekete geçirmek ve yeniden Suriye'yi iç savaş girdabına sokma gayretinde bulunduğunu alenen gözler önüne seriyor.
Öyle ki Suriye geçici hükümeti Dışişleri Bakanı Esaad Hasan Şeybani bunu önceden farketmiş ve Tahran hükümetini "İran'ı, Suriye'de kaos yaymaktan kaçınmaları yönünde uyarıyor ve son açıklamaların sonuçlarından sorumlu tutuyoruz" sözleri ile uyarmıştı.
Ahmet Bostancı, Baran Dergisi