Memleketimizi ahtapot gibi sardığı herkesçe bilinen ve son beş yıldır gündemimizi en çok meşgul eden meselelerden birisi de bilindiği üzere Fetullah Terör Örgütü ve avenelerinin icraatlarıydı. Arkasına aldığı İsrail-Amerika ve destek bulduğu Avrupa ile birlikte memleketimiz insanının imanına musallat olan “ılıman İslâmcı” Fetullahçı Terör Örgütü’nün son kalesi diyebileceğimiz Zaman Gazetesi’ne de kayyum atanarak bir nevi artık defterlerinin dürüldüğünü söyleyebiliriz. Elbette Fetullahçı ajan şebekesine yapılan bu müdahaleyi, meselenin aslını anlamayan ve elinde kaşıklarla göbek atarak kutlayanların aksine, dinine, milletine, vatanına, kendi insanına musallat bir zümreye yapılması gereken bir hamle biçiminde telakki ediyoruz.
Tabiî her meselede olduğu gibi Zaman Gazetesi’ne kayyum atanma meselesinde de malum şebeke, hadiseyi çarpıtma gayreti içinde. İsrail tandanslı bu yapı, vatanlarına ihanetlerinin bedeli kendilerine daha yeni ödetilmeye başlanmışken, “Müslümanlara zulmediliyor” görüntüsü verme çabasını inanılmaz bir dirayetle sürdürmeye devam ediyor. Pişkinliğe bakın ki, 28 Şubat’ta ve sâir zamanlarda başörtüsüne “füruat” diyebilecek kadar dinine hain, Batılı ve işbirlikçi uşaklarının yanında yer almayı marifet sayan bu zihniyet, şimdi de Zaman Gazetesi’ne kayyum atanma hâdisesini bahane ederek şu bizim meşhur “tivitçi apla”ları Yeni Bosna metrobüs istasyonunun arkasına doldurarak akıllara zarar hamlelere kalkışıyor. Yeni hamle de biraz evvel söylediğimiz gibi “tivitçi apla”ların kayyum atanma meselesini kendilerinin daha evvel “füruat” olarak gördükleri başörtüsü meselesine aplike etmelerinden ibaret. Bu açıdan bakıldığında, bir kıyaslama yaparak neyin füruat, neyin teferruat, neyin bütünü teşkil ettiğini anlamakta fayda var:
Filistinli kardeşlerimize insanî yardım amaçlı giden ve dokuz şehidimizi taşımakla bir nevi gazi unvanını da kazanan -ki bence Mavi Marmara gemisinin adı Gazi Mavi Marmara olmalıdır- geminin İsrail’e gitmesine “otoriteden izin alınmalıydı” demek mi kötü, Zaman Gazetesi’ne kayyum atanması mı?
“Mavi Marmara’da İsrail haklıydı” demek mi Zaman Gazetesi’ne kayyum atanması mı kötü?
“Mavi Marmara’dakiler şehit değil” demek mi Zaman Gazetesi’ne kayyum atanması mı kötü?
Dinler arası diyalog adıyla İslâm’ı papazların maskarası hâline getirmeye çalışmak mı, şer yuvasına dönmüş Zaman Gazetesi’ne kayyum atanması mı kötü?
Filistinli çocuklar gün be gün öldürülür ve Filistinli annelerin ahları gökleri tutmuşken “ölen Yahudi çocukları için gözlerim tülleniyor” demek mi, Zaman Gazetesi’ne kayyum atanması kötü?
Yüzlerce gazeteciyi, devlet adamını dinleyip, şantaj yapıp kumpas kurmak mı, Zaman Gazetesi’ne kayyum atanması mı kötü?
28 Şubat’ta hedef başörtüsü üzerinden İslâm iken hadiseye füruat diye yaklaşanların, bugün gazeteye gardiyanlık etmek üzere toplanan “tvitçi apla”ların başörtüsü arkasına sığınıyor olmaları ne kadar da alçakça değil mi? Bundan daha da alçakçası, Fettuşilerin bu algı operasyonuna kapılıp güya başörtüsü savunuculuğu yapmak değil de nedir?
İslâm’ı, emirlerini, başörtüsünü, Müslümanların izzet ve haysiyetini mukaddes görmeyip, ancak bir vasıtadan ibaret olan gazeteyi, gazete görünümlü çıyan yuvası hâline getiren ve bu çıyan yuvasını da başörtüsüyle gizlemeye çalışan zihniyetten değil Türkiye’ye, ABD ve hatta İsrail’e bile hayır gelmez!
Feto başkan seninle oynamak güzeldi; ama Time Over; senin anlayacağın Game Over!..
Baran Dergisi 478. Sayı