Bu hafta birçok kişi için önemli olmasa da, hatta bir mânâ ifade etmese de, benim için büyük ehemmiyeti olan bir mesele hakkında konuşmak istiyorum.

Elime Entebbe baskını ile alakalı İngilizce bir kitap ulaştı. Bu kitap bana bir yoldaşım tarafından gönderildi. Bu yoldaşım aslen Yunanistan Aleksandreya’dan. Kendisi Fransız vatandaşı. Elbette aynı zamanda Yunanistan vatandaşı. Çifte vatandaşlığa sahip. Benimle dayanışma içerisinde olan birisi. Daha önce Güney Amerika’da tutsak da bulundu. Esasında bu kitap baya bir meşhur ve tıpkı benim gibi komünist-stalinist olan yoldaşım incelemem için bu kitabı bana göndermişti. Ve gördüğüm manzara şu ki tüm kitap yalandan ve İsrail manipülasyonundan ibaret.

Ne olursa olsun, Hayfa operasyonuna liderlik eden Arap ve Alman yoldaşlarımızın unutulmaması gerekiyor. Hayfa Operasyonu diyorum, çünkü daha sonra adı Entebbe Baskını olarak anılan operasyonun gerçek adı budur. Çünkü İsrailliler bu ismi kullanmıştır ve bu sebepler tüm dünyada operasyon bu isimle anılmıştır. Bu operasyonun anlatımı yalanlarla insanlık için bir utanç kaynağına dönüştürülmüştür. Bu yalanlardan en önemlisi, İsraillilerin bu operasyonda sadece bir İsraillinin öldüğü; sadece Benjamin Netenyahu’nun abisi Jonathon Netenyahu’nun militanlar tarafından öldürüldüğü iddiasıdır. Bu konuda açıkça yalan söylemekteler. Operasyonda yoldaşlarımız tarafından vurulan Netenyahu’nun yanı sıra çok sayıda İsrail askerinin de aralarında bulunduğu birçok insan ölmüştür ve bu ölümlerin sebebi İsrail’dir.

Niçin yalan söylediklerine cevap aramaya lüzum yok; çünkü İsrail devletiyle alakalı olan her şey yalandan ibarettir. Kuruluşu yalan üzerine olan bir devlettir İsrail. Her şeyden önce mülteci meselesini bir silah olarak kullanıp insanları manipüle ederek Filistin topraklarına taşıdılar. Filistin’e getirilen Yahudilerin büyük bir kısmı Filistin’e getirileceklerini dahi bilmiyordu. Nazi toplama kamplarında zor durumda olan Yahudiler oralardan kurtulmak için her şeye razıydı; fakat kendilerini yine çok zor şartlar altında buldular. Hatta Filistin’e getirildikten sonra Yahudilerin bazıları Araplarla dost dahi oldular. Çünkü ne maksatla oraya getirildiklerinin farkında bile değillerdi. Bizim de Yahudi komünist arkadaşlarımız vardı. Dış operasyonlar da dahil birçok meselede bize yardımcı oluyorlardı. Buradan rahatlıkla anlaşılacağı üzere İsrail’in temeli yalan üzere atılmıştır.

Her neyse, en önemli operasyonlarımızdan biri olan Hayfa’yı, daha sonraki isimlendirmeyle Entebbe Baskını’nı konuşmaya devam edelim. İsraillilerin Entebbe’ye operasyon yapabilmesinin sebebinin hainler olduğunu bilmek gerekir. Uganda Hava Kuvvetleri’nde ve Entebbe Havaalanı’nın idaresinde bir hain bulunuyordu. Havaalanı sorumlusu önemli bir aşirete mensup olmasının yanısıra bir İsrail ajanıydı ve bu hainler İsrail’in Entebbe’ye operasyon yapabilmesini sağladılar.

İlk olarak, yoldaşlarımız tarafından el konulan Air France Havayollarına ait uçaktaki İsraillilerin hayatta kalabilmesi için uçağın karaya indirilmesine müsaade ettiler. Entebbe Havaalanına inen uçaktaki kadın, çocuk ve yaşlılar yoldaşlarımız tarafından serbest bırakıldı. Mevzu kitap bu hususta yalanlarla dolu.

Bizim talebimiz 47 siyasî tutsağın serbest bırakılmasıydı ve hiçbir yoldaşımız masum rehinelere zarar vermedi. Hiç bahsedilmese de İsrailliler rehinelere zarar verdi ve aralarında ölenler vardı. Fakat tüm dünyada bu hadise İsrail kaynaklarından takip edildiği için dolaşan bilgilerin yüzde 99’u yalan. İsrail’in manipülasyonları…

Esasında İsrail de birçok kişinin öldürüldüğünü bundan önce kabul etti. Bazı İsrail idarecileri daha önce İsrail askerlerinin öldürüldüğünü ağzından kaçırdılar. Öte yandan İsrail, 100 civarında Uganda askerini de biraz önce sebebini ettiğim hainlerin yardımıyla katletti. Bu hainler dönemin Uganda Devlet Başkanı Idi Emin Dada tarafından ancak yaklaşık iki yıl sonra cezalandırıldı. Çünkü Uganda aşiret politikalarının önemli olduğu bir ülke ve Idi Emin Dada ülkenin en önemli aşiretlerinden birine mensup olmasına rağmen tüm ülkenin desteklediği bir başkan değildi. Hainler de önemli aşiretlere mensuptu ve dolayısıyla aşiretler arası münasebetleri güttüğü için Dada beklemek zorunda kaldı.

Aradan yıllar geçmesine rağmen Hayfa Operasyonu üzerine yapılan manipülasyonlar bir türlü son bulmadı. İsrail ile kötü ilişkilere sahip çok az ülkenin olması da bunun sebeplerinden biri. Hainler her yerde…

Daha önce de bahsettiğim üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, gönüldaş Erdoğan’a saygı duyuyorum. Kendisi, Mavi Marmara saldırısının ardından İsrail ile üst düzey diplomatik ilişkileri kesme cesareti göstermiş bir liderdir. Bu gemi Gazze’ye temel ihtiyaç malzemeleri ve gıda götürüyordu. Buna rağmen uluslararası sularda Siyonistlerin saldırısına uğradı. Bu saldırıda Şii avukatım Hani Süleyman da yaralandı. İdeolojik olarak bir takım farklılıklara sahip olsak da Şiilerle emperyalizm ve siyonizme karşı mücadelede birlikte hareket edebileceğimizi düşünüyorum. Bu bakımdan Türkiye’nin İran ile ilişkilerinin de gelişmesi taraftarıyım. Aynı şekilde Türkiye bu mücadelede Kürtleri de yanında tutmayı bilmeli… Bu uğurda gerekirse Öcalan’ın serbest bırakılıp meşru siyasete dahil olması bile sağlanabilir.

Biraz önce belirttiği gibi hainler dört bir yanda… Bu hainler emperyalistler tarafından açık yahut örtülü bir şekilde destekleniyor. Gülenistler çerçevesinde konuşursak, Batı dünyası bu husus üzerinden Türkiye’ye demokrasi dersi vermeye kalkıyor. Guantanamo’da insanlara işkence eden, Afganistan’da masumları bombalayanların bu tavrı sadece komedi ile izah edilebilir. Türkiye’deki hainler Amerika, İngiltere ve tabiî ki Fransa tarafından destekleniyor. Vatansever insanların maruz kaldığı kötü muamelelere sese çıkarılmazken hatta bu Batı dünyasının hoşuna giderken kendi destekledikleri hainlerin başına gelen en ufak bir şeyde demokrasi dersleri başlıyor. Bu hususta Türkiye dışında olmama rağmen benim vaziyetim önemli bir misal teşkil eder. Hukuksuz bir şekilde senelerdir cezaevinde tutuluyorum; ama bu hususta hiç kimse, tek kelime etmiyor. Mesele Gülenistler olunca ise bir yaygara alıp başını gidiyor. 20. yüzyılda olduğu gibi 21. yüzyılda da meselemiz ihanet…

Demokrasi havarisi kesilen Amerikalılar, Afganistan’ı işgal etti ve buradan 2 trilyon dolardan daha fazla para harcadılar. Bu parayla dünyada sayısını hesaplayamayacağımız kadar çok fakir insana yardım edilebilirdi. Fakat bunu yapmak yerine başarısız olacakları açık olan bir savaşa girdiler. 20 sene boyunca savaştılar Niçin? Suçluların, kendi menfaatlerini koruyanların tarafını tutmak için.

Venezüella’nın harap halinin sebebi de ABD’nin Guaido’yu desteklemiş olması. Bu hainin iktidara gelemeyeceğini görmelerine rağmen desteklemeye devam ettiler. Bağımsız bir ülke ve bağımsız bir hükümete sahip olan Venezüella da bu süreçte doğru ilişkiler geliştirdi. Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta Venezüella’ya destek veriyor. Maduro, başbakanken de cumhurbaşkanı olduktan sonra da Erdoğan’ı ziyaret etti.

Benim senelerdir tutsak olmamın sebebi de hainler. Sudan Devlet Başkanı’nın, 1994’te 50 milyon dolar karşılığında beni satması sebebiyle 27 senedir hapisteyim. Benim için 50 milyon dolar ödediler; bugüne kadar benden başka hiç kimsenin teslim edilmesi için bu kadar büyük bir meblağ verilmemiştir. Ben bununla ancak gurur duyarım. Suudi Prensi, Sudan devlet başkanına benim yakalanarak Fransızlara teslim edilmem için emperyalistler ve siyonistler adına 50 milyon dolar para ödedi. Türk avukatlarım da her şeyi biliyor, hakkımda tek bir müşahhas delil bulunmamasına rağmen Fransa tarihini hiçe sayan, Fransız İhtilâli’ne ihanet eden siyonist ve emperyalist ajanı Fransızlar eliyle burada tutuluyorum. Her şeye rağmen bu hainlerin muzaffer olmasına izin vermeyeceğiz. Cezaevinde de olsam yeni bir düzen için ölene kadar mücadele edeceğim. Hayatımı Filistin’in özgürlüğüne, mukaddes Kudüs’ün hürriyetine adadım! Ne olursa olsun kazanacağız! Kazandığımız zaman gerçek adaleti gösterecek ve iyi Yahudilerin de Filistin’de kalmasına müsaade edeceğiz. Bu zafere olan inancım sonsuz!

Kim bilir, belki bir gün tüm tecrübelerimi Venezüella’nın menfaatine kullanabileceğim günler de gelir.

Allahü Ekber!

04.09.2021

Baran Dergisi 765.Sayı