Türkiye’nin muhtemel Suriye operasyonu hakkında neler düşünüyorsunuz? Türkiye neyi bekliyor ve Türkiye’yi ne bekliyor?
Türkiye, operasyonu “her ân” gerçekleştirebileceğini söylüyor. An meselesi gibi gözüküyor. Hem uluslararası alanda hem de içeride birtakım gelişmeler var. Son dönem Türk-Amerikan ilişkilerinde bazı değişiklikler yaşanıyor. ABD’nin Suriye’de operasyona karşı durduğunu biliyoruz. Benzer şekilde Rusya da operasyona karşı. Suriye’nin hava sahasının batısı Rusya’nın kontrolünde, doğuda kontrol ise ABD’de. Hava üstünlüğümüz yok. Askerî uzmanlar, Türk hava sahası üzerinden hedeflere operasyon yapılabileceğini söylüyor. Sayın Cumhurbaşkanının son haftadaki gündemine baktığımız zaman; başlıklarda F-16’lar, 10 büyükelçi hâdisesi, iklim zirvesi var. Bir müzakere süreci var gibi duruyor. Türkiye, “Siz adım atmazsanız, kendi göbeğimizi kendimiz keseriz.” demişti. Amerikalılar acaba bu yönden bir adım atacak mı? ABD ile yoğun bir diplomatik ilişkideyiz. Öbür taraftan ise Rusya ile giderek gerginleşen bir sürece girdik. Karadeniz meselesinde de Rusya ile ipler gergin. Bugün (2 Kasım) Sabah’ta bir haber yayınlandı, gördünüz mü?
Evet. MİT, İstanbul ve Antalya’da “Çeçen muhaliflere suikast hazırlığındaki” Rus casuslarına operasyon düzenledi.
Evet. Çeçen mevzuu çok geniş. Daha önce de Türkiye topraklarında Çeçenlere saldırılar oldu. Bir sürü tartışma da oldu. Buraya girmeyeceğim. Fakat bugün bu haberin birinci sayfadan verilmesi dikkat çekici. Karadeniz bağlamında Ukrayna’ya satılan Türk SİHA’ları sebebiyle de problemler var. Öbür taraftan Suriye’de “göbeği kesme” meselesinden dolayı Rus Dışişleri Sergey Lavrov’un da sert çıkışlar oldu. Dahası, bunları direkt olarak bize yansıtmasalar da farklı alanlardan üzerimize geliyorlar. Mesela Kıbrıs meselesi. Lavrov’un geçen haftalarda bir Kıbrıs ziyareti oldu. Orada Türkiye’nin tezlerine karşı çıkıldı. Kıbrıs meselesinde “Türkiye garantörlük hakkını Birleşmiş Milletler’e bıraksın” gibi laflar edildi. Dışişleri Bakanı Sözcüsü Vladimirovna Zaharova, “Kuzeydeki yasa dışı devletçiği tanımayacağız” dedi. “Türkiye Kırım’ı tanırsa, Kuzey’deki Türk tarafını tanımayacağız” gibi şeyler söylendi. Bütün bunlar üst üste bindirilirse, Soçi’deki görüşmeye rağmen inişte olan bir Türk-Rus ilişkilerinden söz edebiliriz. Buna karşı, ABD ile yakınlaştık. Pentagon’dan bir açıklama geldi: “F35 meselesinde oldukça olumlu bir görüşme yaptık.” dediler. Ben, birçok sürpriz şeyin de yaşanabileceğini düşünüyorum. F16 derken, tekrar F35’lere dönme gibi bambaşka yönlere de gidebilir süreç. Büyükelçi meselesi de sürecek gibi, dün (1 Kasım) Hollanda Başbakanı Rutte de enteresan bir açıklama yaptı; “Geri adım atmadık” dedi. Tüm bunların üstüne Türkiye’nin bir de Suriye’de hemen operasyon başlatma hazırlığı var. Askerî uzmanlar zaten nokta operasyonların bölgede yapıldığını söylüyor. Ama topyekûn büyük bir operasyon gelir mi? Tam bilemiyorum. Aralık-Ocak gibi Türkiye bu tür operasyonlar yapıyor. Hülâsa, yekûn bir operasyonun şimdilik bekletileceğini düşünüyorum. Masadaki diğer şeylere göre, Türkiye’nin sürece yön vereceğini düşünüyorum.
Bölge kaynakları şöyle bir bilgi geçti. YPG, Rus üssünde rejim yetkililerini ağırlayıp, Türkiye’nin muhtemel operasyonunun önüne geçmesi için bölgeye asker sevk etmesini istedi şeklinde...
Doğrudur, mantıklı da. Burada Rusya’nın, Esed rejiminin ve hatta İran, Türkiye ile karşı karşıya kalmak istemez. Bunun için de en iyi çözüm YPG’yi kullanıyorlardı. YPG ise bu hamlenin Türkiye’nin muhtemel müdahalesinin önüne geçeceğini düşünüyor. ABD de Rusya da YPG’yi kullanıyor. YPG’ye faydası ise kendilerini “meşru” bir unsur olarak kabul ettirmiş oluyorlar. Türkiye’nin en büyük dezavantajı ABD ile Rusya’nın karşısında olması. Krizlerde stratejimiz şuydu; bir tarafa yaslanırız Rusya ile ABD’ye bloke koyarız ya da tam tersi. Bir şekilde de hallederdik. Fakat son dönemde Rusya sahada Türkiye’yi istemiyor. ABD de istemiyor. Bana kalırsa bu iki ülke arasında bir anlaşma yaptı. Birlikte hareket ediyorlar.
Ruslarla Amerikalılar değil mi?
Evet, Suriye’yi paylaştılar. Rusya İdlib’e yoğunlaşıp, Şam üzerinde Esed iktidarını sağlamlaştırıp dahası Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki varlığını sağlamlaştırmaya çabalıyorlar. ABD, Rusya’ya Doğu Akdeniz meselesinde güvence verirse, Rusya da ABD’nin Fırat’ın doğusundaki pozisyonuna göz yumar. “Bu Suriye bize yeter” derlerse Esed iktidarda kalma karşılığında buna göz yumabilir.
Peki Türkiye?
Türkiye artık ulusal güvenliğini düşünür. İttire ittire Türkiye’yi kuzeye atıyorlar görüyorsunuz. Şayet dediklerimiz gerçekleşirse, Türkiye artık bir tampon hat kuracak. Terör örgütlerini sızdırmayacak. Avrupa Birliği de zaten Türkiye’den memnun değil. Çin faktörü de var. Daha geçen gün Türkiye’yi “işgalci” olarak adlandırdılar BM’de. Çinliler “insan haklarını ihlal ettiniz” diyor Türkiye’ye. Feridun Sinirlioğlu da, “insan haklarını göstere göstere ihlal eden ülke, bize akıl veremez” dedi. Dolayısıyla tablonun değiştiğini, eskiden konuştuklarımızdan farklı bir yöne gittiğini söyleyebiliriz. Rusya-ABD denklemi yok sadece. Avrupa Birliği ve Çin de var artık. Türkiye evet, operasyona hazır, belki düğmeye basması yetecek; ama şu anda bunun beklemede olduğunu düşünüyorum. Uluslararası politika şu anda Türkiye’nin lehine değil. Toz duman var. Dağılmasını bekleyecek Türkiye. Taşlar yerine bir otursun. Avrupa Konseyi’nde kasımda önemli şeyler var. Yargılamalar, AB’nin kendi problemleri, iklim zirvesi… Tüm dünya liderlerinin görüşeceği sırada Suriye operasyonunun yapılması çok tehlikeli. Eğer operasyon olursa, iklim zirvesi bir anda Türkiye karşıtı bir zirveye çevrilir. Gayriresmi bir oturum yaparlar bize. Herkes köşesine çekilmeye başladığında Türkiye operasyonu değerlendirmelidir. Tabiî ki Türkiye güvenlik önlemlerini almıştır. Suriye meselesi artık başka bir yöne evrildi. Türkiye’nin Suriye’de ayakta kalması da zorlaştı. AB, Rusya, ABD ve Çin, Türkiye’ye karşı. Sahada AB ve Çin’in söylemlerinin tesiri olmaz belki ama uluslararası platformlarda başka şeyler olabilir. Çin, nihayetinde BMGK üyesi. Bu arada, Türkiye olası bir saldırı olursa affetmez, onu da söyleyeyim.
YPG’lerin Rusya tarafından kullanıldığı bölgelerden bir operasyona girişirse Türkiye, İdlib’te neler olabilir?
İdlib’te istemeyeceğimiz şeyler olur. Türkiye operasyonu sadece Rus bölgesinde değil, Fırat’ın doğusunda ABD bölgesinde de yapacağını söylüyor. Aslında doğrusu da bu. Bir tarafa yapsanız, öbür taraf zafiyet doğurur. Fakat iki cepheye girmek Türkiye’ye neye mâlolur? Diplomatik olarak evet, zorlar. Devlet dışı aktörler var. İdlib’i barışa mı kavuştururuz yoksa süreç daha mı zora girer? Sergey Lavrov, İdlib noktasında Türkiye’yi sürekli suçluyor. Benim korkum şu, bunlar münferit şeylerden örgütlü bir suçlamaya dönerse, bizim için sıkıntı. ABD, Avrupa, Çin ve Rusya yekûn olarak BM’de bize karşı birleşirse, Türkiye’yi sıkıştırırlarsa kötü olur. Türkiye bunu da masada tutmalı, böyle şeylere sebep vermeden hareket etmeli. ABD ile F16 ve F35 meselesinin arkasında Karadeniz’in konuşulduğu da söyleniyor. ABD’nin Savunma Bakanı Lloyd Austin biliyorsunuz ki Romanya, Ukrayna ve Gürcistan’a gitti. Karadeniz Rusya’ya kayıyor, Türkiye bundan rahatsız. Önümüzdeki günlerde her şey netleşir.
Teşekkürler.
Kolay gelsin.
Baran Dergisi 773. Sayı