Bir hayvana karşı işlenen şiddet eylemine bile dünyayı ayağa kaldıranlar, İsrail'in Filistin ve Lübnan'da sürdürdüğü soykırımı sadece seyrediyorlar. İnsan hakları ve özgürlükler denince mangalda kül bırakmayan batı, çoğu kadın ve çocuklardan oluşan binlerce insanın katlini sadece seyrediyor. Seyretmekle de kalmıyor katilin yanında saf tutarak suça ortak oluyor. Katillere verilen desteğe karşı vicdanının sesini dinleyip tepki gösterenler de bir şekilde susturuluyor. Amerika'da da Avrupa'da da Filistin'deki soykırıma tepki gösterenler suçlu muamelesi görüyorlar. Buna rağmen insanlık vicdanı soykırımı protestoya devam ediyor. Hatta taşkınlık yapan İsrailli taraftarlara Hollanda'da halk anladıkları dilden cevap veriyor ve otel odalarından çıkamaz hale getiriyor!

"İsrail'in Gazze saldırıları 'Batı'nın kötücül doğasını' insanlara gösterdi" "İsrail'in Gazze saldırıları 'Batı'nın kötücül doğasını' insanlara gösterdi"

Yönetimlerin Siyonizm'e verdiği desteğe rağmen halk bu suça ortak olmadığını demokratik haklarını kullanarak ısrarla ilan ediyor. Fakat yönetimler Siyonizm'in öylesine esiri olmuşlar ki bu kez insanların demokratik haklarına da kısıtlama getirecek kararlar almaya başladılar. Mesela, Alman Federal Meclisi'nde 7 Kasım Perşembe günü kabul edilen "Bir Daha Asla'nın Zamanı Şimdi: Almanya'da Yahudi Yaşamını Korumak, Muhafaza Etmek ve Güçlendirmek" başlıklı önerge ülkede demokrasi ve insan haklarının geleceği açısından ciddi eleştirilere konu oldu. Almanya'da 7 Ekim sonrasında Yahudilere yönelik artan saldırılar karşısında adım atmak kapsamında koalisyon hükümeti ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) ve ana muhalefet partisi Hristiyan Birlik (CDU/CSU) tarafından hazırlanan ve kabul edilen karar, bağlayıcı bir metin değil. Ancak bu önerge federal hükümete, eyalet hükümetlerine ve belediyelere antisemitizmin önlenmesi konusunda gerekli yasal düzenlemeleri yapmaları ve buna dair politikaları uygulamaları konusunda ödev yüklüyor."( Prof. Dr. Kemal İnat, AA)

Almanya soykırımı eleştirmeyi dahi suç sayacak kadar Siyonizm'in safında yer alıyor. Böyle bir Avrupa'dan ve tüm imkanlarıyla Siyonizm'e destek veren Amerika'dan Gazze'deki soykırımı bitirmesini bekleyebilir miyiz?! Asla! Onlar hâlâ 50 bini aşmış çoğu kadın ve çocuk maktulleri insan olarak görmüyorlar. Hollanda'da taşkınlık yapanlara halkın gösterdiği tepkiyi hak ihlali olarak görüyorlar. Biz de Müslümanlar karşısında küfrün tek millet olduğunu çok acı bir şekilde bir kez daha görüyoruz. Ve tabii ki onlardan çok şey beklemiyoruz!

Filistin ve Lübnan halkının maruz kaldığı saldırıyı durdurması gereken güç aslında İslam dünyasında fazlasıyla var! 57 üyeli İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) istese İsrail'in nefesini kesecek gücü var! 22 üyeli Arap Birliği bile istese İsrail'in nefesini keser! Problem de burada. Problem siyasi iradenin bulunmayışıdır.

Gazze'yi cehenneme çevirdiler İİT sessiz kaldı! Lübnan'ı yakıp yıkıyorlar İİT'den ses çıkmıyor! Suriye'ye, Irak'a, İran'a ve Yemen'e saldırdı sanki bu ülkeler İİT üyesi değilmiş gibi hâlâ sessiz! Nihayet İİT ve Arap Birliği olağanüstü ortak toplantı için dün Riyad'da bir araya geldi. Devlet başkanlarının katıldığı zirveyi takip ettim ve 20 liderin konuşmasını dinledim. Cumhurbaşkanımız Erdoğan da dün zirvede bir konuşma yaptı.

Türkiye'nin İsrail ile ticari ilişkilerini kestiğini ve İslam ülkelerinin de kesmesi gerektiğini; İsrail'e silah ve mühimmat transferinin durdurulması için aralarında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin de bulunduğu 52 ülkeden destek aldıklarını belirterek İslam ülkelerinin de bu kervana katılması gerektiğini ve Filistin devleti için İsrail'in rızasını beklemenin işe yaramayacağını hatırlattı.

İslam ülkelerinin liderlerinin ortak temennisi ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması, 1967 sınırları esasında müstakil Filistin devletinin kurulması ve Lübnan'ın toprak bütünlüğü oldu.

İşin garip tarafı, konuşanların hepsi emirleri altında ordular bulunan devlet başkanları değilmiş gibi, sanki birer sivil toplum örgütünün başkanıymış gibi Gazze'de soykırımın uluslararası sessizlik ortamında yapılıyor olmasından şikayet etmeleri oldu.

'Bir yıl önce de ateşkesi konuşmuştuk yine konuşuyoruz. Biz konuşuyoruz onlar yapıyorlar!' diyen devlet başkanı, İİT'nin mevcut fotoğrafını çekmiş oldu. Zirvenin tek faydası İslam dünyasının Filistin sorununa sahip çıkması ve Filistin devleti kurulmadan sorunun çözülmemiş olacağı gerçeğinde ittifak etmeleri oldu! Ama Gazze'de Lübnan'da akan kanı durduracak bir adım atılmadı! Liderler konuşurken Gazze ve Lübnan'da İsrail can almaya devam ediyordu!

Konuş konuş faydası yok (Kellim kellim la yenfa') diyen darbı meselin tezahürünü gördük dün Riyad'da! Türkiye, Suriye sınırındaki 'eksik halkayı' tamamlayarak bu tezahürün haricine çıkacak gibi görünüyor! İnşallah!

Resul Tosun, Star Haber