Özay Şendir, Milliyet’teki köşe yazısında sosyal medya devi META'nın farklı ülkelerdeki medya kuruluşlarına uyguladığı sansür politikaları ve bu politikaların potansiyel etkileri ele alınıyor.
Şirket, siyasi görüşlere göre içerikleri sansürlüyor, bazı medya kuruluşlarını desteklerken diğerlerini engelliyor. "Nefret söylemi" tanımını kendi çıkarlarına göre yapıyor ve farklı ülkelere farklı standartlar uyguluyor.
Özellikle Filistin, İsrail ve Rusya merkezli medya kuruluşlarına uygulanan çifte standartlar ve Ukrayna-Rusya savaşı ile Etiyopya iç savaşı sırasında META'nın haksız tutumunu ele alıyor. Yazı, META'nın politikalarının ulusal güvenlik üzerinde tehdit oluşturduğunu ve Avrupa Birliği ülkeleriyle yaşanan hukuki mücadelelerin, reklam pazarındaki hakimiyet ve vergi sorunlarının önemine dikkat çekiyor.
Yazı, Türkiye'deki yasalara uyum sağlamaları için META gibi global şirketlere daha fazla düzenleme ve denetim yapılması gerektiğini öneriyor.
İşte yazının tamamı:
BBC’nin yaptığı bir çalışmanın sonucu, haftanın koşuşturması arasında kaybolup gitti.
Çalışmaya göre Facebook ve Instagram’ın çatı şirketi META, 7 Ekim’den sonra Filistin merkezli medya kuruluşlarının erişiminin yüzde 77 oranında düşmesini sağlarken, İsrail medya kuruluşlarının erişimini yüzde 100 arttırmış.
Eski META çalışanları bu dolaylı sansürün bir kod değişikliğiyle kolayca yapılabildiğini anlatmışlar BBC’ye.
Ukrayna-Rusya savaşı başladığında META daha sert bir adım atmış ve Rusya merkezli tüm medya kuruluşlarını sansürlemişti.
Denilebilir ki, META, şiddete karşı bir politika izliyor ve o yüzden böyle davranıyor.
Durum öyle değil. Etiyopya iç savaşı sırasında nefret suçları ve şiddetin yayılmasına katkıda bulunduğu için META aleyhine açılmış 2 milyar dolarlık bir dava var.
“Bana ne Filistin’den ya da Rusya’dan ya da Etiyopya’dan ben sadece Türkiye’ye bakarım” diyenler çıkabilir.
Tehlike tam da burada işte, bugün Filistin, Etiyopya ya da Rusya’nın başına gelenlere ses çıkarmazsak yarın Türkiye’nin ulusal güvenliğiyle ilgili bir konuda META sansürü başladığında sesimizi duyuracak kimseyi bulamayız.
***
ABD Başkanı Biden, Şubat 2024’te NBC Televizyonu’nda katıldığı programda Siyonist olduğunu söyledi.
Bu cümleden yola çıkarak ben Biden ya da bir başkasına “Siyonist” desem Facebook ve Instagram’ın çatı şirketi META beni engelliyor.
META’nın karar vericilerine göre birisine Siyonist demek nefret suçu işlemek demek.
“Bak yine İsrail-Gazze örneğinden gidiyorsun” diyenler çıkacaktır, acele etmeyin...
Her yanı saran LGBT propagandasına yönelik bir eleştiriyi de nefret suçu sayıyor META.
Kâr etmek amacıyla kurulmuş bir şirketin yargı yolu kapalı kurallarının, ülkelerin değer yargıları ve yasalarından üstün hale geldiği bir pozisyonu tehlike saymayacaksak neyi tehlike sayacağız?
***
PKK, ABD ve AB’nin terör örgütleri listesinde yer alıyor ama Youtube’da karakol ve üs bölgelerine saldırıların videoları yayınlanıyor.
Terör örgütüyle ilişkili hesaplar, META kanallarında terörün propagandasını yapıyorlar.
Buna sesi çıkmayan META, Haniye için gıyabi cenaze namazı kıldıran Diyanet İşleri Başkanlığı’nın canlı yayın hakkını 1 ay askıya aldı.
Diyanet İşleri Başkanı’nın yerinde olsam META hesaplarını hemen kapatırdım.
META’nın tek sansürü bu olmadı, daha önce de Malezya Başbakanı’nın Haniye ile Katar’da yaptığı görüşmenin videosunu kaldırmışlardı.
Baktım, Malezya Başbakanlığı’nın Instagram hesabı artık kapalı, bence doğrusunu yapmışlar.
***
META ile derdi olan sadece Rusya, Filistin değil, META en büyük zararı Avrupa Birliği ülkelerine veriyor.
AB Komisyonu, bu Mart’ta META, Google ve Apple aleyhine Avrupa Dijital Pazarlar Yasası’na uymadıkları gerekçesiyle inceleme başlattı.
Daha önce META’ya anti-tröst yasasına uymadığı gerekçesiyle 798 milyon dolar ceza kesmişlerdi.
İspanya’da 83 medya kuruluşu aynı gerekçeyle META aleyhine 550 milyon Euroluk bir dava açtı.
İngiltere’de 44 milyon kullanıcı adına pazar hâkimiyetini suistimal ettikleri gerekçesiyle META aleyhine 3,1 milyar dolarlık dava açıldı.
Daha çok örnek var ama farkına varmamız gereken nokta bu, ABD merkezli sosyal medya şirketinin sadece siyasi değil, demokrasileri de tehdit eder hale geldiği.
“Demokrasi tehdidi” saptaması bana ait değil, İspanya’daki 83 medya kuruluşunun META aleyhine açtığı davada kullanıldı bu ibare.
Reklam piyasasını algoritmalarla domine ederek, İspanyol medyasını bitirmeye çalışmakla suçlanıyor META.
Tehlikenin farkında olanlar var, peki biz ne kadar farkındayız?
***
Vergi konusu da son derece karmaşık.
META’ya reklam veren KDV’yi ödüyor da META, Türkiye’den topladığı büyük paradan ülkemize ne bırakıyor?
Google, Türkiye’de vergi ödemeyip, girişler İrlanda’dan yapılıyor diye bir bahane sunuyordu, sonuçta 71 milyon lira para cezası kesildi.
Bu noktada META’nın durumunun da hızla netleşmesi gerekiyor.
Avrupa Birliği’nde veri ihlali, reklamsız paralı abonelik dayatması nedeniyle META aleyhine açılmış çok dava var.
Mesela İtalyan Hükümeti, META hakkında 870 milyon Euroluk bir KDV davası açtı.
***
Türkiye’de ve dünyada birçok ülkede sosyal medya kullanım yaşı 13 mü olsun 16 mı tartışması yapılıyor.
Bu doğru ama tek tip ve kurallarını yasalardan üstün gören anlayışa karşı yeterli değil.
META ve Google gibi şirketlerin reklam pazarında daha fazla tekel haline gelmesinin önüne geçecek tedbirleri de mutlaka almak lazım.
Şirketlerin genel reklam bütçelerinin sadece belirli bir yüzdesini bu mecralara ayırmasına izin vermekten tutun da reklam algoritma kullanımının daha şeffaf hale gelmesi ve tüketicilere bilgi verilmesi gibi tüm seçenekler masada olmalı.
Bizim paramızla, bize kendi değerlerini dayatanların, başka ülkelere yaptıkları gibi ulusal güvenliği de riske sokacaklarını unutmamak lazım.
Saydığım tüm bu örnekler, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Meclis Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman ve Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle için bir başlangıç noktası olabilir.
Bu mücadele terörle mücadeleyi sınırlarımız ötesinden başlatmak kadar önemli bir mücadele aslında...
Özay Şendir, Milliyet