7 Ekim'den bu yana İşgalci Yahudilerin devam eden soykırım ve katliamı "müdafaa hakkı" şeklinde değerlendiren ve Gazze'deki soykırımı finanse eden Almanya, terörist İsrail'in garantörü haline geldi.

Steinmeier, işgalci İsrail'e koşulsuz desteğini teyit etti

Dayanışma mesajı vermek için İsrail'e giden Steinmeier, işgalci İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile görüştü.

Steinmer burada yaptığı açıklamada, "İsrail ile dayanışma içindeyiz." dedi.

Terörist İsrail'in varoluş mücadelesi verdiğini savunan Steinmeier, "Dayanışmamız aynı zamanda kendini savunan, varoluşsal bir tehdide karşı mücadele eden İsrail'le de." görüşünü paylaştı.

İsrail Başbakanı Netanyahu, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ile görüştü

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ise Steinmeier'i gerçek bir dost olarak nitelendirerek, Steinmeier ve Alman hükümetine İsrail'in kendini savunma hakkı konusundaki "net duruşları" için teşekkür etti.

Herzog, "İsrail halkı kazanacak. Bir Anka kuşu gibi küllerimizden yeniden doğacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Almanya işgalci İsrail'e silah ve askeri malzeme satışına devam ediyor

Alman Haber Ajansına (DPA) göre, Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığı, hükümetin İsrail’e 2024 yılının 13 Ekim itibarıyla toplamda 45,74 milyon avroluk silah ve askeri malzeme satışına onay verdiğini bildirdi.

Bakanlık, hükümetin, işgalci İsrail'e 2024 21 Ağustos itibarıyla 14 milyon 460 bin avroluk silah ve askeri malzeme satışına onay verdiğini açıklamıştı.

Son olarak İşgalci Yahudilere 30 milyon avroyu aşan silah ihracatına onay veren Almanya, 7 Ekim 2023’ten bu yana işgalci İsrail’e toplam 494 milyon avro değerinde askeri ve ekonomik destek sağladı.

Batı işgalci İsrail'in katliamını fonlamayı sürdürüyor: Almanya'nın silah  ihracatında on kat artış

Böylece Almanya, son 8 haftada İsrail’e 31 milyon avro değerinde silah ve askeri malzeme satışına onay verdi.

Bakanlığın hazırladığı raporda, bir kez daha “İsrail'e silah ihracatı konusunda herhangi bir yasak söz konusu değildir” vurgusu yapıldı.

Nagel Komitesi raporu: İsrail Türkiye ile savaşa hazır olmalı Nagel Komitesi raporu: İsrail Türkiye ile savaşa hazır olmalı

Almanya, işgalci İsrail'in soykırım yapmadığı konusunda ısrarcı

Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sebastian Fischer de 14 Ekim'de Berlin'de yaptığı açıklamada, "İsrail'in Gazze'de soykırım yaptığına dair hiçbir emare görmüyoruz." ifadesini kullanmıştı.

Hükümet Sözcü Yardımcısı Wolfgang Büchner ise Almanya'nın İsrail'e hiçbir zaman silah yasağı uygulamadığını belirterek "Bunu bir kez daha vurgulamak isterim, İsrail'e silah ihracatına yönelik bir yasak söz konusu olmamıştır." dedi.

"Almanya’nın Çıkarları, İşgalci İsrail’in Soykırımını Destekliyor"

Middle East Eye yazarlarından Jürgen Mackert, Almanya’nın işgalci İsrail’in soykırımını kendi ekonomik ve jeopolitik çıkarları için desteklediğini ve bunu ahlaki sorumluluk söylemiyle örtbas ettiğini vurguladı.

Yazının ana başlıkları şu şekilde:

Almanya’nın siyasi ve ekonomik çıkarları, İsrail’in Filistin halkına karşı işlediği soykırımı desteklemesine neden oluyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant için tutuklama emirleri çıkarması ve Uluslararası Af Örgütü’nün soykırımı belgeleyen raporlarına rağmen, Almanya bu suçları tanımamakta ısrar ediyor.

Alman hükümeti, UCM’ye taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmemekle birlikte, insan hakları ve adalet değerleri konusunda çelişkili bir tutum sergiliyor. Uzun yıllardır, Filistin’deki yasa dışı Yahudi yerleşimlerini destekleyen Almanya, soykırımı ve etnik temizliği görmezden geliyor ve raporları reddediyor.

Almanya, “devlet aklı” adı altında, İsrail’e koşulsuz destek sağlayarak bu durumu meşrulaştırmaya çalışıyor. Ancak bu destek, gerçekte Almanya’nın askeri, ekonomik ve jeopolitik çıkarlarını koruma çabasını gizliyor. Almanya, İsrail’in Filistin’deki baskı, gözetim teknolojileri ve savaş yöntemlerinden öğrenerek kendi neoliberal politikalarını güçlendiriyor.

Sonuç olarak, Almanya’nın Filistin halkına yönelik insan hakları ihlallerine göz yumması, uluslararası hukuk karşısında inkarcı ve çıkar odaklı bir politika izlediğini gösteriyor.