Bugün aktüel bir meseleden bahsedeceğim. Daha önce benzer hususlara temas etmiştim; fakat şimdi tekrar dile getirme zarureti doğdu. Bir Müslüman Türk derneği Strasbourg’da güzel bir cami inşa ediyor. Strasbourg’un cesur bir kadın olan solcu belediye başkanı, bu caminin yapımı için mevzu derneğe 2,5 milyon euroluk bir destek sağlamış. Strasbourg, Fransa’nın Alsas bölgesinde bulunmakta. Bilindiği üzere 1871’den sonra Alsas-Loren Almanlar tarafından işgal edilmişti. Meselemize dönersek; bu yardım kararı kesinlikle yanlış değil. Çünkü Fransa’da milyonlarca Müslüman yaşıyor. Ayrıca bunun belki de 1 milyonunu Müslüman Türkler oluşturuyor. Elbette Türkiye’den gelip olup, Müslüman olmayan Yunan yahut Ermeni kökenliler filan da mevcut. Her neyse, soru şu, niçin Fransa hükümeti bu caminin yapımı için aktarılan kaynağa müdahale etmeye kalkıyor, Türklerle sorunu ne? Bu cemiyet için tehlike oluşturacak bir şey değil ki; bilakis faydalı bir şey, bu caminin inşa edilmesinin ardından bölgeye daha fazla Müslüman ziyaretçi turist gelecektir ve ekonomik fayda sağlayacaktır. Esasında tek problem bu derneği Türk hükümetinin destekliyor oluşu. İnanılır gibi değil… Üstelik Fransa demokrasinin, insan haklarının merkezi olarak bilinen ülke. Elbette Türk hükümeti her yönüyle harika değil; fakat seçimle iktidara gelmiş, bağımsız, Müslüman bir hükümet. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İslâmcı ideolojisinden hoşlanmıyor olabilirsiniz; fakat Türk halkının inancına saygı duymak zorundasınız. Erdoğan son yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara’yı kaybetmiş olsa da hâlâ iktidarda ve hâlâ güçlü. Zannediyorum, hatalarını telafi etmek adına birtakım tedbirler alacaktır. Elbette her hükümet hata yapar, daha az hata yapan iktidarda kalır.

Türkiye’de bağımsız bir hükümet var. Türk ordusu ise uzun bir süre CIA’nın, ABD’nin, güdümünde hareket etti. Erdoğan’ın da içinde bulunduğu hareket bu rejime karşı ilk tavır aldığında bir tecrübe yaşadılar. Afgan mücahidler ile görüşüp onlarla fotoğraflar veren, diğer ülkelerdeki mücahidlerle bağları olduğu söylenen Erbakan, ordudan bir darbe yemişti. Erdoğan bu tecrübeyle Türkiye’yi olabildiğince bağımsız bir hale getirdi. Mesela, bir NATO üyesi olmasına rağmen Ruslarla iyi ilişkileri var, buna karşın Libya’da Trablus halkına karşı savaşan Rus askerî şirketinin de karşısında durdu.

‘Herkesin Menfaatlerine Göre Problemler Ürettiği Bir Süreç’

Şimdi, Türkiye Fransa’da böyle büyük bir caminin yapımına destek verseydi “büyük skandal” olarak karşı çıkılırdı. Buna mukabil Suudi Arabistan’ın Fransa’da birçok cami yapımına doğrudan destek vermesine ses çıkarılmıyor. Fransa, insanların birbirinin inancına saygı gösterdiği bir ülke. Fransız kadınlarıyla evlenen birçok Müslüman var. Fransa Cumhurbaşkanının politikalarını desteklemesem de akıllı bir adam. Irak, Suriye ve Lübnan’a müdahale etmeyi bırakması lazım. Türkiye ile derin problemleri var ve Akdeniz’de Yunanistan’ı destekliyor. Türkiye, bazı noktalarda sınırlarını da zorlayarak petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerinde bulunuyor. Buna karşı çok yüksek sesle itirazlar geliyor. Öte yandan İsrail, Filistinlilerin alanlarında faaliyet gösterip sömürüyor, Lübnan sınırına tecavüz ediyor; fakat kimse buna ses çıkarmıyor. Herkesin menfaatlerine göre problemler ürettiği bir süreç ile yüzleşiyoruz.

Neler olduğunu doğru tahlil etmemiz gerekiyor. Tarih bizden yana. Ermenilerin sınırlara riayet etmeyen tavrına karşı Azerbaycan’ın operasyona başlamasının ardından Türkiye meseleye dahil oldu ve Batı’nın desteğine rağmen Azerbaycan buradan zaferle çıktı. Burada da Batı’yla karşı karşıya gelmesine mukabil Rusya barışçıl bir tavır takındı.

Daha önce birçok defa söylediğim üzere, Türkiye Kürt isyancıları kazanmanın yolunu bulmalıdır. Onları legal plâna çekmeli ve ABD’nin manipüle ederek Türkiye’ye karşı kullanmasına müsaade etmemeli. Kürtlerin büyük bir çoğunluğu Erdoğan destekçisi; çünkü Müslüman hassasiyetiyle hareket ediyorlar ve mevcut hükümeti kendilerinden görüyorlar. Gördüğüm kadarıyla Erdoğan’ın tam olarak gerekli tedbirleri aldığını söyleyemeyiz. Bu benim kanaatim, tam olarak gerçek budur diyemeyiz. Muhaliflere saygı noktasında daha iyisini yapabilir. Erdoğan, legal yollardan bir devrim gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu süreçte güvenlik güçlerinin Türkiye’nin düşmanları tarafından kullanılmasına müsaade edilmemeli.

Yine bir meseleyi tekrar hatırlatayım, Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisini en iyi şekilde korumalıdır. Etrafındaki kadroyu oluştururken dikkatli olmalıdır. Şu anda hayatta kalması önemli; çünkü kendisinden sonra vaziyeti toparlayabilecek bir potansiyel lider görünmüyor.

***

Venezüella’ya da demokrasi bahanesiyle çok tehlikeli bir saldırı gerçekleştiriyorlar. Bu saldırıda misyonerler ve kriminal tipleri kullanıyorlar. İyi bir adam olan Venezüella Savunma Bakanı’nı ülkede neler yaşandığını anlatırken televizyondan dinledim. Venezüella’da gerçekten vatanperver ve dürüst olan, iktidara saygı duyan bir muhalefet de var. Sağcı Sosyal Hıristiyan Parti’nin kurucu annemin amcası ve kesinlikle dış istihbarat servislerinin ajanı yahut Amerikan destekçisi değil.

***

Her şeyin en iyisini ümid edelim.

Allahü Ekber!

28.03.2021

Baran Dergisi 742.Sayı