Ara sıra Fransa’daki yozlaşmanın seviyesini gözler önüne seren bazı hadiselerden bahsediyorum. Şimdi de Almanya yargı mekanizmasında ortaya çıkan saçmalık derecesinde ve ihanet seviyesinde algılanabilecek bir şeyden bahsedeceğim. 93 yaşındaki Bruno Dey isimli bir adam, 17 yaşında Polonya’da yapmış oldukları sebebiyle yargılanarak ceza aldı. O dönemde Polonya Alman işgali altındaydı ve orada birçok Nazi toplama kampı kurulmuştu. O da bu kamplardan birinde Ağustos 1944’ten Nisan 1945’e kadar görevliydi. 17 yaşında bir çocuktu. Dolayısıyla davası Hamburg’da bir çocuk mahkemesinde görüldü. Görev yaptığı Stutthof’da 65 bin insanın öldürüldüğü söyleniyor. Fakat bu hiç inandırıcı değil, hatta saçmalık ve yalan.

Bruno Dey, 5 binden fazla kişinin öldürülmesine sebep olmaktan dolayı iki sene hapis cezasına çarptırıldı; fakat yaşı bu cezayı çekmeye elverişli olmadığı için evine gönderildi. Kendisi gaz odalarından haberdar olduğunu; fakat kıyımın boyutlarının bu kadar büyük olduğunu bilmediğini söyledi. Tamamen göstermelik bir şekilde 75 yıl sonra yapılan bir yargılamayla iki yıl hapse mahkûm edilirken yaşı sebebiyle cezası askıya alındı.

O dönemden bahsetmek gerekirse; Alman hükümetini tasvip etmememe mukabil Doğu Almanya’da Sovyetlere karşı mücadele ettiklerini ve o dönemde zor bir durumda olduklarını söyleyebiliriz. Bir süre sonra Kızıl Ordu Doğu Almanya’ya girdi. Batı’da ise Amerikan askeri, Fransız askeri ve İngiliz askeri bulunuyordu. O günden bugüne Almanya işgal altında bir devlettir. Avrupa’daki en zengin ülke olan Almanya NATO askerleri tarafından işgal altında tutuluyor.

Alman yargısı bugün acıları kullanmak suretiyle utanç verici bir harekette bulunuyor. Vakti zamanında masum insanların sınırdışı edilmesinden bir farkı yok bunun. II. Dünya Savaşı’na dair bir oyun hâlâ devam ediyor, âdeta insanların aklıyla alay ediliyor. 75 senenin ardından bunun yapılması, meseleyi istismar etmekten başka bir anlam da taşımıyor zaten. Alman yargısı yozlaşmış bir halde ve yozlaşmış tiplerle çalışmaya devam ediyor.

Elbette Nazi suçlarını müdafaa etmiyorum, fakat bugün, savaştan çok uzun bir süre sonra böyle bir davanın açılmış olması ve 93 yaşındaki bir adamın 75 sene evvelki bir şey için yargılanıyor olması, üstüne ceza alması utanç vericidir.

***

Türkiye önemli bir hafta geçirdi. Ayasofya, artık yeniden bir cami. Benim avukatlarım da Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılışına katılıp Cuma namazı kıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da burada namaz kıldı. Bu güzel bir gelişme çünkü orası müzeye çevrilmeden önceki son beş yüz yılını cami olarak geçirdi. 1500 sene evvel bu bina bir katedral olarak inşa edilmiş ve bin yıl kadar öyle kalmıştı. Müze statüsü değişmiş olmasına rağmen hâlâ turistler Ayasofya’yı görmeye devam edebiliyor.

Öte yandan dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğu Erdoğan’ı düşman olarak algılıyor. Elbette Erdoğan’ın birtakım hataları oldu; fakat kendisi asla bir Siyonist yahut Amerikan ajanı değil, Türkiye’nin menfaatleri için çalışıyor ve ülkesini müdafaa etmek için çaba sarf ediyor. Kendisi gerçek bir Müslüman. Ümidim onun bölgeye huzur ve barışı getirmesi yönünde. Benim kanaatim şu ki, Suriye’ye müdahale konusunda tekrar düşünmeli. Evet, Kürtler Amerikan emperyalizmi tarafından manipüle ediliyor ve yanlış yapıyorlar; fakat Türkiye askerî müdahale dışında bir çözüm üretmeli.

Bölgedeki sınırların I. Dünya Savaşı’nın ardından İngilizler ve Fransızlar tarafından çizildiği aşikâr; fakat şu an bir salgın sürecinin içindeyiz ve Türkiye salgınla mücadeleye yoğunlaşmalı. Onun getirdiği ekonomik külfetin altından kalkmanın plânlarına daha fazla zaman ayırmalı. Bu gelecekte daha iyi neticeler doğuracaktır. Türk halkını daha iyi pozisyona getirecektir. Türkiye’nin en önemli özelliği herkesin birbirine saygı gösterdiği bir ülke olması. Tarihindeki başarının altında bu yatıyor. Asla azınlık haklarına saygısızlık edilmemeli ve hukuka riayet edilmelidir.

***

Venezüella için de iyi dileklerimi sunmak istiyorum. Çünkü Venezüella’daki berbat ve zor vaziyet devam ediyor. Komünistlerin arasına sızmış yeterince dürüst olmayan insanlar var. Venezüella hükümeti sosyalist ve vatanperver olmasına rağmen iki yüzlüler ona zarar veriyor. Halk ile hükümet arasındaki bağı zayıflatıyorlar. Güçlü bir vatanperver orduya sahip Venezüella; fakat herkes tertemiz değil. ABD, Bolivarcı hükümeti devirmek için içeriden ve dışarıdan her yolu deniyor. Venezüella’nın bu zor durumunda yardımcı olan Türkiye, Rusya, İran ve Çin’e teşekkür ediyorum. Ümid ediyorum ki hükümet yanlışlarından dönerek Bolivarcı rejimi muhafaza edecektir.

Allahü Ekber!

25.07.2020

Baran Dergisi 707.Sayı