Selâm ile…

Geçtiğimiz hafta İzmir DEU İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Cihat Kısa’nın, Hazreti İsa ve Hazreti Meryem ile alakalı hadsiz ifadeler sarf ettiği ses kaydının yayınlanmasının ardından sosyal medyadan yükselen tepki İslâmî ilimler ve ilahiyat fakültelerinde spontane bir şekilde başlayan eylemlere dönüştü. Yalova Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi öğrencilerinin yaktığı ateşle, Marmara, İstanbul, Malatya İnönü, Sakarya, Aksaray, Çukurova ve İzmir Kâtip Çelebi üniversitelerinin İslâmî ilimler ve ilahiyat fakültelerinde okuyan öğrenciler hem mevzu akademisyene tepki gösterdi, hem de ilâhiyat fakültelerinde Batıcı eğitime son verilmesi gerektiğini haykırdı.

Bu, ilâhiyat fakültelerinde İslâm’a yönelik gerçekleştirilen ilk saldırı değildi ve bu düzen böyle devam ettikçe de son olmayacak. Zira Batıcı bir zeminde kurulan Türkiye’de müesseseleştirilen ilâhiyat fakülteleri, temeli itibariyle Müslüman Anadolu’nun genç dimağlarına İslâm’ı öğretmek için değil, İslâm’ı ve Müslümanları rejimin istediği çizgiye çekmek, doğru yoldan saptırmak için kurulmuştur. Müfredatı bu yönde şekillendirilmiş, oryantalistlerin fikirleri baş tâcı edilmiş, sözde bilimsellik adı altında İslâm’ın naslarına saldıran kafalar burada yetiştirilmiştir. Nitekim gerek DEU İlahiyat Fakültesi’nin gerek mevzu akademisyenin (eğer açıklama yapılan hesap kendisine aitse) gerekse de bu akademisyene destek çıkanların mezkûr ses kaydında bir absürtlük olmadığını iddia etmeleri bunun delilidir.

Aslına bakılırsa Türkiye’de İslâm’a nefretini kusmak isteyenlerin, kâfir olduğunu ilân edip İslâm’a saldırma cüretini gösteremediğinden ilahiyat fakülteleri içerisinde yuvalanıp doğru yolu eğip bükmeye çalıştıkları bir manzaranın ortada olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Misyonu bu olan ilâhiyat fakültelerindeki sapık anlayışlara karşı kurulan İslâmî ilimler fakülteleri ise yine rejimin çizdiği sınırlar içinde kalmaya mahkûm olmuştur.

Hülâsa, yalnız Cihat Kısa ve benzeri akademisyenlerin görevden alınması, Müslümanlara herhangi bir fayda sağlamayacak, sistem yerinde durdukça İslâm düşmanı tipler türemeye ve türetmeye devam edecektir. Bu problemin tek çözümü İslâm nizamının tesis edilmesidir! Artık ok yaydan çıkmış, bu uğurda mücadele azmi olan Müslümanlar gerekeni gerektiği yerde yapmak şuuruyla gücü nisbetinde üzerine düşeni yapmayı beklemektedir.

Kapağımızda bu meseleyi değerlendirdik ve “Batıcı Materyalist Zihniyete Karşı Her Sahada İslâmî Taarruz!” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Ak Sütün İçindeki Ak Kıla Taarruz Vakti!” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, “İslâmî soslarla küfür düzenini ayakta tutmaya çalışmak dangalaklık değilse, nedir?” diye soruyor.

Kapak mevzumuz ile alakalı olarak Harun Çetin ve Hüseyin Avni Hocaefendi ile birer mülâkat yaptık. Harun Çetin “İlahiyatı besleyen Batıcı Kemalist rejimin değişmesi gerekiyor!”, Hüseyin Avni Hoca ise “Cihat Kısa’yı değil, sistemi yargılamak gerek!” diyerek aynı hedefi işaret ediyor ve rejim değişikliği zaruretini dile getiriyor.

Aylık Baran Dergisi 33. sayı çıktı Aylık Baran Dergisi 33. sayı çıktı

Cihat Kısa’nın pespaye ses kaydı, ifadelerine verilen tepkiler ve Müslüman Anadolu’nun mukaddesatına saldırılmasına sessiz kalmayan gençlerinin eylemlerini tüm tafsilatıyla dergimizde bulabileceksiniz.

Çakal Carlos (Salim Muhammed), “Kazakistan’da Emperyalist Oyun” başlıklı yazısında söz konusu ülkede geçtiğimiz hafta yaşanan hadiseleri analiz ediyor ve sebebinin ne olduğunu işaret ediyor.

Kazakistan meselesiyle alakalı olarak Kazak asıllı Prof. Dr. Abdulvahap Kara ile yapmış olduğumuz söyleşiyi de dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.

İbrahim Tatlı, “Sudan Aynasında Türkiye-II” başlıklı yazısında “Türkiye’de rejim değişimi”ni işliyor ve artık rotanın tam olarak belirlenmesi ve Büyük Doğu-İbda’da karar kılınması gerektiğini ihtar ediyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Yeni dönemde görüşmek dileğiyle…

***

Duyuru!

11 Ocak 2022’de Baran Dergisi 16. yaşına girerken, aynı zamanda yeni bir devrenin de kapısını açtı. 11 Ocak 2007’de ilk sayısıyla yayın hayatına başlayan ve cemiyetin meselelerine İslâm’a muhatap anlayışın dünya görüşü çerçevesinde hâdiselere yanaşma şiarıyla yayın politikası güden Baran, bu sayı itibariyle matbû şekilde haftalık olarak yayınlanmayacak, hadiselerin son derece hızlandığı süreçte teknolojik araçları daha hızlı ve etkin kullanmak adına www.barandergisi.net ve www.barandergisi.com adreslerinden yayına devam edilecektir. Matbû yayınımız ise kardeş yayın organı Aylık dergisiyle güç birliği yapmak suretiyle “Aylık Baran” ismi altında aylık periyotlarla sürecektir.