Selâm ile…
ABD ve SSCB arasında yaklaşık yarım asır boyunca devam eden Soğuk Savaş’ın, Sovyetlerin dağılmasıyla Batı lehine sona ermesinin ardından Amerika’nın hâkim güç olduğu tek kutuplu bir dünya düzeni ortaya çıktı. Rusya’nın tekrar toparlanma çabaları, ABD’nin sisteme dahil ettiği Çin’in yine ABD’yi kullanarak ekonomik, teknolojik ve askerî bakımdan olağanüstü denilebilecek çapta güçlenmeye başlaması ve bu süreçte ABD’nin güç kaybı yaşaması tek kutuplu düzeni tartışmaya açtı. ABD, bugüne kadar hâlâ ekonomik ve askerî olarak dünyanın en büyük gücü olmasına dayanarak kutuplaşmayı reddetse de, son yayınlanan Millî Strateji Güvenlik belgesinde de görüleceği üzere artık çok kutuplu bir dünyanın doğduğunu kendisi de kabul etmiş durumda. Genel olarak ABD ve Çin arasındaki rekabet çerçevesinde yeni bir Soğuk Savaş’tan bahsedilse de, bu süreç yeni güç merkezlerinin doğmasına da gebe… Şu anki vaziyeti mevzu güçlerle mukayese edilemeyecek olsa da Türkiye de bu güç merkezlerinden biri ve hatta dünyaya yeni bir düzen teklif etme imkânına sahip tek ülke konumunda…
10. sayımızda bu minvalde tek kutuplu dünya düzeninin hâkimi olan ABD’yi masaya yatırdık ve manşetimizde ise “Tek Kutuplu Dünya Düzeninin Sonu” ifadesini kullandık.
Dergimizin muhtevasına gelecek olursak…
İbrahim Tatlı, “Amerika Nasıl Amerika Oldu?” başlıklı yazısında, Amerikalılarda olan şeyin, kapitalist zihniyete sahip Yahudi ve masonların bu yeni ülkeye yeni bir dünya kurmak için yatırım yapmış olmaları ve onlarla yolları kesişen Protestanların bu ütopyada orta sınıf rolünü oynaması olduğunu anlatıyor.
Faruk Hanedar’ın, ABD’de yaşanan kongre baskınından sonra Baran Dergisi seminerleri çerçevesinde yaptığı “Amerika’da Siyasî Sistem ve İçtimai Ayrışma” başlıklı konuşmanın metnini okurlarımız için hazırladık.
Gazeteci Hakkı Öcal ile “Amerika’da Demokrasi: Seçkinler Arası Uzlaşmanın Kitlelere Onaylatılması” başlıklı bir röportaj gerçekleştirdik. Röportajda ABD’nin siyasî ve içtimaî vaziyetini konuştuk.
Faruk Hanedar, “Yeni Soğuk Savaş’ın Eşiğinde” yazısında Biden’ın Milli Güvenlik Stratejisi çerçevesinde ABD-Çin rekabetini değerlendiriyor.
Ömer Emre Akcebe, “Amerika Türkiye ile Bugünün Değil Yarının Kavgasını Yapıyor” başlıklı yazısında ABD’nin niçin Türkiye’nin karşısında pozisyon aldığını anlatıyor.
Çakal Carlos’un geçtiğimiz haftalarda yayınlanan yazılarından pasajları sizler için derledik.
Nuri Kahraman, “Kentsel dönüşümden toplumsal değişime; gidiş nereye?” başlıklı yazısında kimliğimize yabancılaşmamızı ele alıyor.
Kazım Albay, “Peygamberlerin Gerekliliği” başlıklı yazısında kelâm ilminin üç temel konusundan ikincisi olan nübüvvet bahsini inceliyor.
M. Taha İnci, “19. Yüzyılda Osmanlı” başlıklı yazısının 2. bölümünde bu devrin iktisadi ve mimari vaziyetine bir bakış yapıyor.
Hasan Hüseyin Akdağ, “İslam Mimarisine Dair” başlıklı yazısında Türkevi ve modern dönemdeki sosyal hayatı mukayese edip, İslam mimarisinde evin genel kurgusundan bahsediyor.
Oğuz Can Şahin, “Yağmurdaki Kedi” başlıklı hikâyeyi okurlarına sunuyor.
Abdulkadir Aslan, “İslam ile Yeniden Hayat Bulan Yapılar” başlıklı yazısının son bölümünde kiliseden camiye çevrilen yapıları işlemeye devam ediyor.
Amine Betül Kavin, “Evliliğe Dair” başlıklı yazısında evlilikle ilgili bazı meselelere temas ediyor.
Bahattin Yeşiloğlu “Daha Güzeli Var mı?” ve Zeynel Abidin Danalıoğlu “Servet” başlıklı hikâyeleriyle dergimizde…
Muharrem Çetin, “Kürtlerde Dengbej Kültürü” başlıklı yazısında acıların ve aşkların hikayesi olan dengbej kültürünü işliyor.
Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...
Dergimize online satış sitemiz www.aylıkbaran.com'dan, seçkin kitapçılardan yahut abone olarak ulaşabilirsiniz!