Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, geçen yıl aralık ayında internet üzerinden meraklılarıyla buluşturulan "Film Mirasım" sitesi ile mobil uygulamasına bu yılın sonuna kadar 200 film daha eklenecek.

42 yıl önce bugün: Hama katliamı 42 yıl önce bugün: Hama katliamı

Bugüne kadar 8 milyon etkileşime ulaşan sitede, Atatürk'ün daha önce yayınlanmamış yüksek kalitedeki görüntülerinden, Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet'in ilk yıllarına, Anıtkabir'in yapımından Kore Savaşı görüntülerine kadar pek çok önemli tarihi 911 belge film var.

Sinema Genel Müdürlüğü arşivlerinden dijitalleştirilerek meraklılarıyla buluşturulan filmlerin 71'i Osmanlı'nın son dönemi 1895-1918, 128'i Atatürk dönemini kapsayan 1918-1938, 195'i de 1938-1950 yılları arasına ait.

Millet yeni görüntüleri değil arşivi merak ediyor!

Memleketimizde 1922-1938 arası sürekli üstü örtülmek istenen, neler olduğu hakkında kimsenin bir şey bilmesinin istenmediği tarihler olarak karanlık bir şekilde bekliyor. Bu dönemde inşa edilen anlayışın hâlâ yaşadığı, devrim kanunlarının hâlâ yürürlükte olduğu 2020 Türkiye’sinde bu karanlık dönem üzerine tartışmalar devam ediyor. Kemalist rejime karşı olanların 5816 sayılı “Atatürk’ü Koruma Kanunu” sebebiyle hakkında konuşmaktan çekindiği, birçoğunun gerçekleri bildiği halde sustuğu bu tarihlerde neler yaşandığının ortaya çıkmasının yolu ise o döneme ait tüm arşivlerin açılmasından geçiyor.

Esasında Cumhuriyet’in kuruluş devresinde Müslüman Anadolu insanını öz değerlerinden koparıp Batılılaştırma çalışmaları açıktan yapıldı. Değerlerine sahip çıkan Müslümanlar ise Batıcı rejim tarafından cebren susturuldu. Fakat hâlâ birçok şey sırrını koruyor; o dönemde kimlerin kimlerle iş tutarak memleketi Batı’ya peşkeş çektiğini, kapalı kapılar ardında kimlerin kimlerle ne konuştuğu hâlâ bilinmiyor. Dışişleri arşivlerini kapalı tutan ender ülkelerden biri olan Türkiye’de araştırmacılar sorularına cevapları yabancı devlet arşivlerinde aramaya devam ediyor. Bu arşivler açıldığında bugüne kadar konuşulanların unutulup yeni şeylerin konuşulmaya başlanacağını da herkes adı gibi biliyor.

Bunun da ötesinde; Kenan Evren döneminde bazı arşiv belgeleri Çankaya’dan Genelkurmay arşivlerine taşınmıştı. Yine seneler evvel Hasan Celal Güzel bir yazı kaleme alarak Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığı döneminde kendisinden M. Kemal’e ait çok değerli belgelerin bulunduğu arşivleri tertiplemek için çalışmasını istediğini, daha sonra ise vazgeçerek “Ben düşündüm, Atatürk’ün yaverleri her şeyi yazmış, çok teferruata girmişler. Hanım ziyaretçilerini bile yazmışlar. Bunlar açıklanırsa Atatürk düşmanları bu belgeleri aleyhine kullanırlar diye endişeliyim. Bunu belki de SEKA’ya gönderirim.” dediğini belirtmişti. Evren daha sonra verdiği bir röportajda, Güzel’in yazısında öyle bir iddia olmamasına mukabil “Yakmadım ben arşivleri.” demişti. Sözünü ettiğimiz bu arşivlerin akıbeti meçhul; fakat bu kadar mesele olmasından da anlaşılacağı üzere tarihin yeniden yazılmasına sebep olacak bir muhtevaya sahip.

Fikrî ve kültürel iktidarın konuşulduğu bu dönemde, memleketin Batıcı çizgiye tam anlamıyla oturtulduğu dönemin aydınlatılması hayatî ehemmiyet arz ediyor.

Bu millet Atatürk’ün yeni görüntülerini değil bir asırlık saklanan arşivlerin açılmasını bekliyor.