İsrail, zulüm ve katliamını bayramlarda özellikle arttırır. Mesela Sincan Belediyesi o meşhur "Kudüs Gecesi"ni, Gazze'ye Kadir Gecesi öncesinde yapılan yoğun saldırılara dikkat çekmek için düzenlemişti. Ama 28 Şubatçı tanklar, zalim İsrail'i değil; Müslümanları hedef almıştı! Davos'taki "One Minute" çıkışı da kısa süre önce yine Kurban Bayramı'nı zehir eden "Dökme Kurşun Operasyonu" katliamlarına isyandan başka bir şey değildi!
Bu yıl ise, zaten 7 Ekim'den bu yana her gün vahşet çıtasını yükselten İsrail, bayramda "cinnet" sınırına ulaştı!
Çünkü Müslümanlara "bayram"ı zehir etmek onlar için bir ibadettir!
Çünkü onlar, bir "din savaşı" sürdürmekte, bu yüzden bayramda yaptığı katliamlarla övünmektedir.
Yani, Yahudilerin insanî bir kırmızı çizgisi yoktur. Bu bakımdan "İsrail ne zaman durur" beklentisi, zavallı bir acziyettir.
Çünkü onlar asla durmaz; ancak durdurulur!
Peki İsrail'i kim durdurur?
Yine "İsrail'i ancak Amerika durdurabilir" analizleri de boş beklentidir. Çünkü Evanjelist Amerika'nın görevi Yahudileri engellemek değil; desteklemektir!
Evet, Müslümanlar görmemek için dirense de bu bir "din" savaşıdır. Daha doğru ifadeyle "din"in de kullanıldığı bir soykırımdır. Çünkü onların "din" ile hiçbir ilgisi olmadığı gibi; en azılı "din" düşmanı da Siyonistlerdir.
Bütün dinlere düşmandırlar. Kendilerini en üstün varlık; daha doğrusu tek üstün varlık olarak gördükleri için, "Dinimizi de kendimiz kurarız" Firavunluğuna sürüklemişlerdir. Bu hastalıklı mantıkla Museviliği de İseviliği de bozarak Yahudilik ve Hristiyanlık şekline dönüştürmüşlerdir.
İslamiyet'i de bozmak için asırlardır yırtınıyorlar. Peygamber Efendimizi zehirleyerek başladılar. Hazret-i Osman döneminde Şiîliği kurdular ve 7. asırdan bu yana İslamiyet'i bozmak, Müslümanların kökünü kazımak için elbirliğiyle çalışıyorlar.
Bu yüzden Müslümanların, Yahudilerden ve onların hizmetindeki Evanjelist Amerika'dan insaf/merhamet beklemesi en büyük gaflettir.
O halde dünya ile alay edercesine sürdürülen bu vahşeti kim durduracak?
Cevap çok açıktır:
İsrail'i sadece "mağdurlar" durdurabilir.
Bunun, "İsrail'i ancak Filistinliler durdurabilir" şeklinde anlaşılması problemin ta kendisidir! Müslümanlar, bu katliamın bir "din savaşı" olduğunu bir türlü anlamak istememektedir. "Filistin sorunu" hatta "Gazze sorunu" gibi söylemlerle mesele gizlenmektedir! Katliamların asıl sebebi, Amerikan silahları değil; Müslümanların "din savaşı"nı görmemesi veya "din kardeşi" ile dertlenmemesidir.
Zaten Yahudiler de bu zaafımızı çok iyi bildiği için nihaî hedefine, bu koridordan "sindire sindire" ilerlemektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 24 Eylül 2019 günü BM Genel Kurulu kürsüsünde "İsrail'in sınırları neresidir?" diye sorarken gösterdiği "haritalar dizisi", İsrail'in değil Müslümanların eseridir!
Peki neden?
Bırakın 22 üyeli "Arap Birliği"ni, sadece Mısır ve Suudi Arabistan bile önlerine dikilseydi, ne İsrail diye bir devlet kurulur ne de bu felâketler olurdu.
Oysa bu devletlerin silik liderleri, katil İsrail'e süt dökmüş kedi gibi yaltaklanırken, Müslümanlara karşı ise acımasız birer diktatör kesilmektedir. Bu yüzden Hristiyanlar bile İsrail katliamlarını protesto ederken, bu İslam(!) ülkelerinden çıt çıkamamaktadır.
Hatta, İstanbul Milletvekili ve Meclis İdare Amiri Hasan Turan bile, 13 Haziran günü omuzundaki Filistin bayrağı renklerini çağrıştıran kumaş parçası yüzünden gözaltına alınarak sorgulandı ve "Burası gösteri yeri değil, Filistin'e git" diye uyarıldı!
Bu Arap devleti görünümlü Amerika Eyaletleri, hâlâ aynı hıyaneti sürdürmektedir.
Mesela Mısır, Gazze'nin "nefes borusu" olan Refah Sınır kapısını ve tünellerini sürekli kapalı tutarak Filistinlilerin boğulmasına; Yahudilerden daha fazla katkı sağlamıştı. 2012'de seçilen Muhammed Mursi'nin ilk işi bu tünelleri açmak olmuştu ama daha bir yıl geçmeden kanlı bir darbe ile devrilmişti. Yerine getirilen Sisi, hemen Refah'ı kapatmış ve tünellere beton basmıştı!
Suudi Arabistan ve BAE, hâlâ devam eden "Normalleşme Projesi" ile İsrail'e, ABD'den daha önemli destek vermektedir!
Hatırlar mısınız; ABD'nin bir önceki başkanı Trump, 21 Mayıs 2017 tarihinde Riyad'da Kral Selman ve Sisi ile birlikte, bir "Esrarengiz Küre"yi, avuçlarının içine alarak poz vermişlerdi. İşte o küre, hep birlikte korudukları "İsrail" idi!
Riyad'daki İİT Zirvesi'nde Türkiye'nin gündeme getirdiği İsrail'e yönelik teklifler, bu yüzden reddedilmiştir. Bu yüzden Netanyahu, Gazze'deki vahşetin en azdığı 12 Kasım 2023 günü, Arap liderlere "Koltuklarınızı kaybetmek istemiyorsanız sesinizi çıkarmayın" şeklinde tehdit etmiştir. Onlar da bu talimata uyarak Gazze'deki soykırım ve zulümleri hiç görmemektedir!
İRAN'I AKLINIZDAN BİLE GEÇİRMEYİN!
Güçlü SSCB'nin Avrupa ve Orta Doğu'ya hızla yayılmasını önlemek için geliştirilen "Yeşil Kuşak/Ilımlı İslâm Projesi" çerçevesinde; tıpkı Fetullah Gülen gibi CIA/MOSSAD kucağında büyüyen Humeyni'nin kurduğu "İran İslam Cumhuriyeti"nin, İsrail'e gerçekten zarar vereceğini düşünmek ahmaklıktır![1]
O halde her Müslüman şu soruya, bu gerçekler ışığında tekrar cevap vermeli:
İsrail'i kim durduracak?
[1] Jak Kamhi, Gördüklerim Yaşadıklarım, Remzi Kitabevi, İstanbul 2013, s. 239.
Nuh Albayrak, Star