Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, Kaf dağının ardında, kuşlar diyarında, güvercinler ülkesi varmış. Güvercinler padişahı Merhamet, zayıflamış ülkesini ihya etmek için var gücüyle çalışıyormuş. Düşmanları olan Karga Krallıkları ise Güvercinler ülkesini ele geçirmek için Karga sever güvercinlerle işbirliği yapıyorlarmış.
Kargacı güvercinler; “Güvercin kaldığımız müddetçe geri kalmaya mahkûmuz, Kargalar bizden çok ilerideler. Onlar gibi ileri kuşlar olmak istiyorsak güvercin gibi yaşamaktan vazgeçmeliyiz. Güvercinlik geriliktir.” Propagandasını yapıp duruyorlarmış. Kargacılık denilen bu akıma kapılan genç güvercinler, gizli Baykuşlar Çetesi ve Kuzgunlar Krallığı ile işbirliği yaparak, Hükümdar Merhamet’in aleyhine çalışmaya başlamışlar. Merhamet’in çok zalim olduğunu, zorbalık yaptığını, özgürlükleri kısıtladığını söylüyorlarmış.
Ülke bu halde iken, kargalarla, güvercinlerin karışık yaşadığı bir beldede, güvercinlerin dikkatini çeken bir şey olmuş. Rahatsız edici pis koku etrafa yayılmış ve güvercinler, pis kokunun kaynağını bulmaya çalışmışlar. Sonunda kokunun geldiği yuvayı bulmuşlar. Yuvanın içinde kabuğundan yeni çıkmış yavru kuş, tuhaf sesler çıkarıyormuş. Pis koku bu yavrudan geliyormuş. Tüyleri iğrenç olan bu yavru kuşa tiksintiyle bakmış güvercinler. Yuva, Pembe ismindeki dişi kuşa aitmiş. Eşi olmayan pek cilveli Pembe’nin, etraftaki kargalarla düşüp kalktığı biliniyormuş. Babasının kim olduğu belli olmayan bu iğrenç yavruya, annesi Seçkin ismini verirken, Güvercinler ise Ahbes lakabını takmış.
Hoşnut ismindeki erkek güvercin, Pembe’nin peşine takılmaya başlamış, sonra evlenmişler. Seçkin’den haberi olmayan Hoşnut, onu yuvasına kabul etmek istememiş. Pembe ona baskı yaparak yavrusunu zorla yuvaya kabul ettirmiş. Pembe, etrafına Ahbes’in babasının Hoşnut olduğunu söylemiş. Derken Hoşnut ölüvermiş. Bir zaman sonra Pembe, iri kıyım bir güvercinle evlenmiş. İyice büyümüş olan Ahbes, bu durumdan rahatsız olup güvercin ordusuna asker olarak yazılmış ve yuvadan ayrılmış. Aslında askerliği sevmiyormuş, çok da korkakmış. Ama başka çaresi yokmuş.
Ahbes lakaplı Seçkin, büyüdükçe daha da çirkinleşmeye başlamış. Güvercin desen değil, Karga desen değil, tuhaf bir yaratık olmuş. Seçkin isminin yanına bir de Olgun ismini ilave etmişler. Ahbes; Kuzgunlara özeniyor, ötüşünü onlara benzetmeye çalışıyor, kanatlarını onlar gibi süzüyor hatta leş bile yiyormuş.
İçindeki Karga damarının farkında olan Seçkin Olgun, pis bakışları, pis kokusu ve pis davranışları ile daha fazla Güvercin gibi yaşayamayacağının farkında imiş. Güvercinlikten, güvercinlerden nefret ediyormuş. Güvercin düşmanı olan, Gizli Baykuşlar çetesine üye olmuş ve Kuzgunlar Krallığı ile işbirliğine girmiş. Artık o bir casusmuş.
Padişah Merhamet’i tahtından indirmek için bir ordu kurulmuş. Ordu’ya Ahbes de katılmış. Merhamet’in yuvası işgal edilmiş ve tahtından indirilmiş. Yuvası yağmalanmış. Merhamet’i seven asker güvercinler parçalanıp öldürülmüş.
Ülkeyi Baykuşlar çetesi işbirlikçisi İtler çetesi idare etmeye başlamış. Arka arkaya girdikleri savaşlar, yaptıkları hatalar yüzünden kaybedilmiş. Güvercinler katliamlara maruz kalmış. Çok acılar çekmişler. Birinci Kuşlar Savaşı başladığında gereksiz yere savaşa girmişler. Savaşlarda ordusuna ihanet üstüne ihanet eden Seçkin Olgun, her şeye rağmen Baykuşlar çetesi tarafından korunmuş ve Güvercin ordusuna General yapılmış. Kuzgunlar Krallığı ile yapılan büyük savaşta yine ülkesine ihanet etmiş. Yaptığı casusluk ve kasıtlı yanlış taktiklerle emri altındaki ordunun mağlup olmasına ve birçok güvercin beldelerinin kaybedilmesine sebep olmuş. Binlerce asker güvercin, hayatını kaybetmiş bu savaşta.
Büyük kuşlar savaşı kaybedilmiş, İtler çetesi dağılmış, güvercinler ülkesi büyük ölçüde kargalar tarafından işgal edilmişti. Güvercinler zor durumdaydı ama buna rağmen çeteler kurarak kargalarla savaşa tutuşmuşlardı.
Ahbes, İşgalci Kuzgunlar Krallığı ile gizlice görüşmeler yapmış. Onlara Güvercinler ülkesine sömürge valisi olmayı teklif etmiş. Eğer Kuzgunlar Krallığının valisi olursa, tüm güvercinleri kargalaştıracağını, onları güvercinlikten çıkaracağını ve tüm güvercinleri Kuzgunların kölesi yapacağını söyleyerek vaatlerde bulunmuş.
İşgal altındaki güvercinler ülkesinin yeni padişahı Birlik, Ahbes’i yanına çağırmış. Ona göstermelik bir görev vereceğini, yetkilerle donatacağını ve savaşçı güvercinlerin yanına göndereceğini söylemiş, orada kargalarla savaşarak ülkeyi işgalden kurtarmasını istemiş. Kendisi de Kuzgunları oyalayacak ve zafere ulaşacaklarmış.
Güvercin çeteleri işgalci Flores Kargaları ve Yakalı Kargalar ile savaşıyormuş ve onların ilerleyişlerini durdurmuşlar.
Seçkin Olgun’u, güvercinler çok güzel karşılamışlar. Hükümdar Birlik tarafından gönderildiği için ona saygı duymuşlar. Ahbes tüm çetelerin bir çatı altında toplanmasını ve kendisini de başkan olarak seçmelerini istemiş. Başkan olmak için o kadar ısrar etmiş ki, bu duruma çok şaşıran güvercinler, ülke işgal altında iken, onun başkanlık ısrarını anlamakta zorlanmışlar. İşgalden kurtulmanın çabuklaşması için Seçkin Olgun’un başkan olmasını kabul etmişler. Ahbes, güvercinlerin önünde Padişah Birlik’e bağlılığını ilan ediyor, ülkeyi işgalden kurtarıp tekrar Padişah Birlik’e bağlanacağını söylüyor, güvercinlik kutsalları üzerine yeminler ediyormuş. Nefret ettiği halde Güvercin şarkılarına eşlik ediyor, halis bir güvercin olduğuna herkesi inandırmaya çalışıyormuş.
Gücünü artırmak için kendine bağlı bir güvercin ordusu kurmaya karar vermiş. Çetelerin savaşı bırakmasını ve ordusuna katılmasını emretmiş. Çünkü halk nazarında kahraman olan bu çetelerin sevilmesinden hoşlanmıyormuş. Tek kahraman kendisi olmalıymış; kahraman olarak sadece kendisinin kabul edilmesini istiyormuş.
Savaş hazırlıkları yapılırken, Seçkin Olgun, yuvasında leş yemeye, pis dişi güvercinlerle gününü gün etmeye başlamış. Ahbes kasıtlı olarak savaş hazırlıklarını uzatıyor, otoritesini güçlendirmek için çalışıyormuş. Kargacı güvercinlerle beraber çalışarak, Padişah Birlik’in hükümdarlığı karşısında kendisini hükümdar olarak göstermeye başlamış.
Kargalar arasında güvercinler yurdunu paylaşma konusunda anlaşmazlık çıkmış. Hiç biri diğerinin güvercinler yurduna tam olarak hâkim olmasını istemiyormuş. Kendisine verilen yerden daha fazlasını isteyen Yakalı Kargaların ilerleyişi Kuzgunlar Krallığını rahatsız etmiş ve onlara olan desteğini kesmiş. Büyük kuşlar savaşı boyunca casusluk yapan, kendilerine hizmet eden Ahbes’in Yakalı Kargalara karşı savaşı kazanması ve kahraman olması Kuzgunların işine geliyormuş. Bunun için gizlilikle işbirliği içinde onunla çalışmaya devam etmişler. Yakalı Kargalar, Kuzgunların kendilerine verdiği desteği kesmelerine bir anlam verememişler ama işgale devam etmişler.
Yakalı kargalarla yapılan savaşta Ahbes lakaplı Seçkin Olgun, uzaktan savaşı idare etmeye çalışmış. Zaten bütün hainler gibi çok korkakmış. Savaşın başında kendisi gibi karga sever komutanlarla yaptığı strateji işe yaramamış, Yakalı kargalar, Ahbes’in yuvasına kadar yaklaşmışlar. Ahbes öyle bir korkmuş ki, ordusunu geri çekmeye karar vermiş. Hatta Kargalar diyarına kaçmayı bile düşünmüş. Vatansever Güvercin komutanlar, geri çekilme kararına karşı çıkmışlar. Kendi planlarını sunmuşlar ve savaşı mutlaka kazanacaklarını söylemişler. Ahbes’in beceriksizliğine rağmen vatansever güvercin komutanların gayretleri ile Yakalı Kargalar mağlup edilmiş, işgal ettikleri yerler kurtarılmış. Güvercinler kahramanca savaşarak büyük bir zafer kazanmış.
Sıra Kuzgunlara gelmiş. Çünkü baş yuva onların işgali altında idi ve Padişah Birlik’i rehin almışlar. Ahbes, Kuzgunların casusu olduğundan onlara savaş açmayacağı, onlara zarar verecek bir şey yapmayacağı zaten belli imiş.
Kuzgunlar, Padişah Birlik’i sürgün etmek istemiş. Bunu kabul etmezse güvercinlere katliam yapacaklarını bildirmişler. Padişah Birlik, hükümdar olmak isteyen Seçkin Olgun’un ihtirası yüzünden ailesinin öldürüleceğini, güvercinlerin birbirine düşüp iç savaş çıkacağını, ülkesini zor durumda kalacağını düşünerek sürgün teklifini kabul etmiş. Gittiği Kargalar ülkesinde açlık çekmiş ve hastalanarak orada can vermiş.
Yakalı Kargalarla savaşı bitiren Seçkin Olgun, kahramanlık gösteren komutanların kimini öldürtmüş, kimini hapsetmiş, kimini ise pasif duruma getirmiş. Sadece kendisinin kahraman olarak görülmesini istiyormuş. Korkaklığı yüzünden az daha kaybedilecek savaşın tek kahramanı olarak bilinmesini istiyormuş.
Kuzgunlar Krallığı ile yaptığı anlaşma gereği, Güvercinler Padişahlığını kaldırmış. Arkasından kuşlar yönetimi idaresini ilan etmiş. Kendisini Kuşlar başkanı olarak seçtirmiş. Kabul etmeyeni ölümle tehdit etmiş. Güvercinlere artık kendi kendilerini idare edeceklerini, Kuşlar başkanını, güvercinlerin seçeceği söylenmiş. Tabiî ki Ahbes bunu uygulamamış. Hiç seçime gitmeden ölene kadar hükümdar olmuş. Padişahlığı kaldırmış ama kendisi padişah gibi davranıyormuş. İstediği şeyleri güvercinler kabul etmek zorunda imiş. Yoksa ölümle cezalandırıyormuş. Seçim yapmayı hiç düşünmemiş. Çünkü güvercinlerin içinde kargalaşmış olanların sayısının az olduğunu, kargacı olmayan güvercinlerin seçimi rahat kazanacağını bildiğinden, güvercinlerin henüz kuşlar yönetimi idaresini içine sindiremediği gerekçesiyle seçime gitmediği gibi, kendisine muhalif olanları ya öldürtmüş, ya hapsetmiş. Aslında kurduğu yönetim şekli Kargacılar diktatörlüğü imiş. Kuşlar idaresi yönetimi ismi bir kandırmacaymış. Bütün önemli görevlere sadece kargacılar getirilmiş. Kargacı olmayan güvercinler önemli işlerden uzak tutulmuş.
Ahbes, güvercinleri kargalaştırmak için birçok kanunlar getirmiş.
Güvercin diliyle şarkı söylemek yasaklanmış.
Bütün güvercinlere Karga renklerine boyanma mecburiyeti getirilmiş.
Güvercin takvimi kaldırılıp Karga takvimi uygulamaya konmuş.
Baş yuva olarak Ahbes’in yuvası kabul edilmiş.
Güvercinlik gelenekleri yasaklanmış, Kargalık gelenekleri mecburi tutulmuş.
Ötüş devrimi adı altında güvercin sesi yerine uyduruk sesler icat edilmeye başlanmış. Güvercinler karga gibi ötmeye zorlanarak, güvercinliklerini unutmaları arzulanmış.
Leş yemek serbest bırakılmış hatta özendirilmiş. Toplantılarda leş yeme âdeti getirilmiş.
Her yere Ahbes’in, karga dışkısından imal edilmiş, daha çok kargaya benzeyen heykelleri dikilmiş. Bu heykel önünde saygı uçuşu ibadetleri yapılmış. Küçük güvercinleri bu putların önünde topluyor ve onlara saygı duruşu ibadeti yaptırıyorlarmış.
Güvercinlik tarihi ret edilmiş. Tarihi Ahbes’in doğumuyla başlatmışlar. Güvercinlik tarihinin büyükleri kötülenmiş.
Eğer Seçkin Olgun olmasa idi yok olacaktık, bizi yok olmaktan o kurtardı, o olmasaydı isimlerimiz karga isimleri olurdu gibi şeyler söyleyerek onu ilahlaştırmışlar.
Güvercinler ülkesi, kargalaştırılmış güvercinlerin baskısı ve zulmü altındaymış artık. Güvercin gibi yaşamak isteyen, kargacılığa karşı çıkan herkes vatan haini ilan edilmiş.
Bir güvercin ismi olan Seçkin’den rahatsız olan Ahbes, bu ismini atmış, olgun ismini de Olgon olarak değiştirmiş. Bundan sonra namı, Güvercinlerin atası Olgon olmuş.
Çaka denilen yuvasında eğlenceye dalan Ahbes, sabahlara kadar leş yiyor, pis güvercinlerle ve pis kargalarla her türlü sapıklıklar yapıyormuş. Bazen de küçücük güvercinlere sapıklıklar ediyormuş.
Güvercinler ülkesini işgal edip katliamlar yapan Yakalı Kargalar Krallığı ile barış yapmış, onlarla can ciğer olmuş. Hatta krallarını davet edip bir güzel ağırlamış.
Kargalaşmış güvercinler kendilerine benzemeyenleri dışlıyor onlara saldırıyorlarmış. Güvercin kalanlara gericiler diyerek hakaret ediyorlarmış. Güvercin atalarından nefret ediyor, onların soyundan geldikleri için utanıyorlarmış. Yumurtadan karga olarak çıkmadıkları için üzülüyorlarmış. Güvercin oldukları halde güvercin düşmanı, karga dostu olarak yetiştirilmişler.
Ahbes ve arkadaşları bir zaman sonra ülkede tek bir kargalaşmamış güvercinin kalmayacağını, güvercinliğin tamamen biteceğini düşünüyorlarmış. Ahbes hırsına doymuyor kendisinin ilah olarak kabul edilmesini istiyormuş. Küçük güvercinlere nerede olursa olsunlar Ahbes’in onları göreceğini söylüyorlarmış.
Çok leş yemekten sağlığı bozulan Ahbes’in karnı iyice şişmiş, ağrılar içinde kıvranmış. Hekim güvercinler çare bulamamış. Karga hekimlerini çağırmışlar. Onlar da çare bulamamış. Şiştikçe şişen iğrenç karnı sonunda patlamış ve geberivermiş. Ölüsünden öyle pis kokular gelmiş ki, yanına zor yaklaşmışlar. Ölmüş haliyle tam bir leş kargasına benzemiş.
Ahbes öldükten sonra da kurduğu diktatörlük devam etmiş. Kim hükümdar olursa olsun güvercinler ülkesi, onun güvercin düşmanı, kargacı fikirleriyle idare edilmeye devam edilmiş. Ebedi lider ilan edilen Ahbes’in putlarına zarar verenler, onun aleyhinde konuşanlar cezalandırılmış. Onu sevmediğini söylemek bile suç kabul edilmiş.
Yavru güvercinlere; ülkeyi işgal eden kargalar hakkında, kötü tek kelime edilmezken, sanki ülkeyi işgal edenler, asil ve temiz güvercinler imiş gibi hep onlar kötülenmiş. Yavru güvercinlere atalarından nefret ettirmeye çalışmışlar. Onlara ata olarak sadece Ahbes’i göstermişler. Eğer Ahbes olmasa idi kargalaşamayacak hep güvercin gibi yaşamaya devam edecektik demişler. Güvercinler, güvercinlikten nefret etsin, kargalar gibi olsun diye bütün yaşam tarzı ona göre kurgulanmış.
Buna rağmen aslında kargalar, kargalaşmış güvercinleri yine de sevmiyormuş. Ataları asil ve temiz güvercinlere bir gün benzeyecekler diye kuşkuyla bakıyorlarmış. Kargacı güvercinler o hale gelmişler ki bütün güvercinlerden ve güvercinlikten nefret eder hale düşmüşler.
Zamanla güvercinler üzerinde baskılar azalmaya başlamış. Sonrasında güvercin şarkıları söylemek serbest bırakılmış. Kargacılar bunu duruma çok öfkelenmişler. Güvercin şarkısı duyduklarında tüyleri diken diken olmuş. Güvercin kalmakta ısrar eden Kargacılık düşmanlarını, boğarak öldürdükleri günleri özleyip durmuşlar. Güvercinliğe kargalardan daha çok düşman kesilmişler. Öyle ki Güvercinleri seven kargalara bile kızmışlar. Hatta ülkelerini işgal eden, katliam yapan Yakalı kargaları bile çok sevmişler. Onları sevdikleri kadar temiz ve asil güvercinleri sevmezlermiş. Ahbesçi güvercinler her ne kadar ırk olarak güvercin olsalar da kendilerinin güvercin olduğunu hatırlatan her şeye düşman olmuşlar. Daha da saçmalayıp, güvercin kalmakta ısrar edenlerin, Kargaların uşağı olduğunu ilan etmişler. Gerçek güvercinliğin karga gibi boyanıp, karga şarkıları söyleyip, karga gibi yaşamak olduğunu iddia etmişler.
Kargacılar, Ahbes’in kurduğu kargacı diktatörlüğün ebedi olarak süreceğini, güvercinliğin tamamen yok edildiğini bir daha asla geri dönmeyeceğini sanıyorlarmış. Fakat gizli gizli güvercinliğini yaşayan güzide kuşlar, Kaf dağının içindeki bir geçitte toplanarak, arkalarından esen kuvvetli bir rüzgâr ile ani bir şekilde güvercinler ülkesinde ortaya çıkmışlar. Ahbesçi güvercinler şaşkınlığa uğramışlar. Ahbesçiler ile temiz ve asil güvercinler arasında mücadele artarak devam etmiş. Karga renginden arınmış güvercinlerin parlak-mat renkleri kargacıları çıldırtıyormuş. Kargalıktan arınıp güvercinleşenler olduğu gibi kargalaşmaya çalışan güvercinler de eksik değilmiş.
Dağ içindeki geçitten esen tatlı rüzgâr, ahbesçileri tedirgin etmeye devam etmiş. Ciğerleri alışık olmadıklarından bu tatlı rüzgâr karşısında nefes almakta zorlanmışlar.
Temiz ve asil bir güvercin, yuvasında iken yavaş yavaş kendini göstermeye başlayan güneşe bakmış. Kıbleye doğru uçuşa geçmiş ve yerde Ahbes’in putunu görmüş. Ona doğru kartal gibi kanatlarını açarak süzülmeye başlamış. Büyük bir nefretle Ahbes'in putuna pislemiş.
Ahbesçiler bu saldırı üzerine toplanıp intikam yemini edip, güvercin kalmakta ısrar edenleri yok edeceklerini ilan etmişler. Kargacı güvercinler, temiz güvercinlere gördükleri yerde saldırmaya başlamış. Hadiseler duyulur duyulmaz temiz ve asil güvercinler toplanmışlar ve güvercin şarkıları söyleyerek Ahbes putlarına hücum etmişler. Ülkedeki bütün putlar yerle bir edilmiş. Güvercin şarkıları dağları, ovaları doldurmuş, her yer bu şarkılarla inlemiş. Güvercinler, kanatlarını kartallar gibi açmış ve şimşek bakışlarıyla, asil duruşlarıyla sert uçuşlar yapmışlar. Ülkenin gerçek sahipleri olduklarını ilan etmişler. Ahbesçi diktatörlüğe son verdiklerini duyurmuşlar. Kargacılar öyle korkmuşlar ki, ülkeyi terk etmekten başka çare bulamamışlar. Güvercinler ülkesinde, Kargasever Ahbesçi diktatörlük böylece sona ermiş.
Ahbesçilerin propagandasından kurtulan Kargalaşmış güvercinler ise yavaş yavaş karga boyalarından arınmışlar, kendi öz renklerine kavuşmuşlar. Leş yemekten tuhaflaşan bakışları bile değişmiş. Yeniden güvercinliklerine kavuşmalarının mutluluğunu yaşamışlar.
Dağlarda, ovalarda, ağaçlarda, yuvalarda şu söz yankılanmış:
“Ahbes’e lanet!
Ahbes’e lanet!
Ahbes’e lanet!”
Masal: Masalcı Dede