İletişim Başkanlığı tarafından Taksim Meydanı'nda açılan "Kurşun Geçirmez Düşler: Gazzeli Çocuk Ressamlar Sergisi" ziyaretçilerini bekliyor.

Sergide, Filistinli çocukların bakış açısıyla Gazze'de savaşa tanık olan çocukların duyguları, yaşadıkları travmalar, acılar, içinde bulundukları zorlu koşullar sanat aracılığıyla aktarılıyor.

Sergi, terörist İsrail’in saldırılarının ardından Gazze’de savaşa tanık olan çocukların duygularını, yaşadıkları travmalarını, acılarını, içindeki bulundukları zorlu şartlarını sanat aracılığıyla aktararak, uluslararası toplumda farkındalık oluşturmayı amaçlıyor.

Sergi, Gazze’de 2008-2009 yıllarında gerçekleşen Dökme Kurşun Operasyonu sırasında annesinin roketle hedef alınarak şehit edilmesi ve ardından ailesinden 26 kişinin katledilmesine tanık olan 6 yaşındaki Gazzeli bir kız çocuğu olan Mona’nın çizdiği resimden hareketle gazeteci Abdullah Aytekin tarafından başlatılan resim projesini içeriyor.

Suha Arın belgesellerinde Mimar Sinan’ın izini sürmek Suha Arın belgesellerinde Mimar Sinan’ın izini sürmek

Sergide, Aytekin tarafından toplanarak bugüne kadar muhafaza edilen ve bir kısmı daha sonra yaşanan saldırılarda şehit olan Gazzeli çocukların çizdiği 266 eserin arasından bir seçki yer alıyor.

Sergide İsrail’in son saldırılarının ardından saldırılarda hayatını kaybeden gazeteciler ve doktorlar için de özel bir bölüm ziyaretçilerin dikkatine sunuyor.

Toplam 1350 metrekarelik bir alana kurulan sergi, Gazzeli çocukların resimlerinden oluşan fiziksel enstalasyonlar ile yine resimlerin orijinallerinin aktarıldığı dijital gösterim bölümlerinden oluşuyor.

Bir diğer bölümde ise İsrail’in son saldırılarının ardından şehit olan çocukların eşyaları, savaşı ve yıkımı tasvir eden moloz yığınları sergileniyor.

Sergide İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan panoda ise şunlar yer alıyor:

İşgal altındaki Filistin toprakları, bugün görmeden idrak edemeyeceğimiz kadar büyük kayıpların ülkesi; mücadele etmeyi şart kılan acımasız bir savaş alanı. Burada çocuklar daha yürümeyi öğrenmeden mücadele etmeyi öğrenir; ölümü öğrenir, yaylım ateşinin açtığı yaraları öğrenir.

Fakat çocukların düşleri vardır. Tanklara kafa tutabilen, evleri yıkılsa bile dimdik ayakta kalan, zincirlere değil zeytin dallarına sarılı düşlerdir bunlar; çocuk zihninin el değmemiş masumiyetinden güç alır.

Gazeteci ve aktivist Abdullah Aytekin, savaşın gölgesinde büyüyen Gazzeli çocukların düşlerini eserleriyle ölümsüzleştirmek istedi; ilham perisi ise Gazzeli Maysa Yousef ve 6 yaşındaki Mona idi. Mona, annesiyle beraber 26 yakınının şehit oluşuna gözleriyle tanıklık etti, yaşadığı acıyı küçük elleriyle resme döktü. Maysa Yousef ise Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi'nin Filistinli çocuklar için gözyaşlarını tutamadığı anlara şahit oldu; acıyı paylaşmanın içtenliğiyle onun bir portresini çizdi. Portrenin üzerinde Arapça olarak şu cümle yazılıydı: "Sayın Hanımefendi, gözyaşlarınız bize ulaştı."

Gazzeli çocukların anlatacak çok şeyi vardı; ama dinleyen hiç kimse yoktu. Bu yüzden bölgedeki okullara kağıt, kalem, boya gibi malzemeler dağıtılarak çocukların kendi dünyalarını olduğu gibi resmetmeleri ve tanıklıklarını ölümsüzleştirmeleri için bir ortam oluşturuldu.

Resimlerinde diğer çocukların çizdiği gibi ağaçlar, sıcak evler, güneşler değil hiçbir çocuğun ne maruz kalması ne de şahit olması gereken ızdıraplar vardı. Çocukların emanetini Gazze'nin dışına, Mısır'a doğru taşıyan kimi insanlar ise şehit düştü; yer altındaki tünellerde savaşa ve işgale kafa tuttu. Binbir zorlukla Türkiye'ye getirilen resimler 2008 yılındaki Dökme Kurşun Operasyonu'ndan bu yana Abdullah Aytekin tarafından özenle korundu; şimdiyse Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından "Kurşun Geçirmez Düşler: Gazzeli Çocuk Ressamlar Sergisi" ile izleyicilere açılıyor.

266 eserin muhafaza edildiği "Kurşun Geçirmez Düşler: Gazzeli Çocuk Ressamlar Sergisi" için bazı resimler aslına sadık kalınarak dijital hale dönüştürüldü, bazıları ise geleneksel resim formunda izleyicilere açıldı. Bazıları artık aramızda olmayan Gazzeli çocukların iç dünyasını ve hislerini ziyaret edeceğimiz; acı ve düşlerine tanıklık edeceğimiz ve hikayelerine kulak vereceğimiz bu sergide, masumiyetin eserleri tüm saflığıyla ve özgürce yaşayacak. Tıpkı adil bir dünyada tüm çocukların yaşaması gerektiği gibi.